Söyle ey tıp, delilik neden, niçin çoğalır?
Hadiseler mi sebep, neden kafa bulanır.
Müsebbibler kim acep, niçin normal azalır?
Sonra çoklar oluyor tımarhane delisi.
Kimin akıllı kimin deli olduğunun belirsizleştiği bu dünya da şuna eminim ki kendime delileri daha yakın hissediyorum. Bu kitapta da
Bedia Tuncer isimli öğretmen 1963 yıllarında eğitim amaçlı görevlendirildiği bir akıl hastanesinde orada ki bazı hastalara şiirler yazdırmış ve bunları da bir araya getirerek
İnilti kitabını ortaya çıkmasına vesile olmuştur. Çok kıymetli ve bir o kadar da faydalı bir çalışma olduğunu düşünüyorum. Hem oradaki insanların duygu ve düşüncelerine biraz olsun anlayabilmek açısından biz okuyucular adına hem de -ve daha önemlisi- şiirler yazarak duygularını ifade etmeye çalışarak bir tür psikolojik rehabilitasyon yaşayan orada ki insanlar için.
O insanlar da bizim gibi sevdiler, üzüldüler ağladılar, güldüler, acı çektiler ve hepsinin başka başka bir hikâyesi vardı.
Edebi kaygı vs gütmeden -içinde beni çok şaşırtan kalite de şiirler de olduğunu belirteyim- sadece onları anlamak adına okumanız gerekiyor. Merak edenler zaten okuyacaktır ki etmeniz de gerekiyor bence.
» Alıntılar «
Gemiyi bir limana demir atamaz olduk
Dalgalı dağları aşamaz olduk.
Kaba dalgalarla denize daldık
Büyük denizleri aşamaz olduk
İnanma yalandır yalan gülerim
Sen dudaklarımda bir iki hece
Ben kadere çoktan beri küserim
Yağmur olur ince ince her gece
Yastığıma damla damla düşerim.
Eğer senin sevgine doyamadan ölürsem,
Ben de bir fâni gibi toprağa gömülürsem
Ne olur kabrime getir, birkaç tane karanfil
Şu benim son arzumu kendine vazife bil
Getirdiğin bukete iki tane de gül kat,
İster yavaş yavaş koy, istersen uzaktan at,
Sadece inan bana, sevdim seni gerçekten,
Onun için istedim, o sevdiğin çiçekten...
Uzun yıllardan beri bir kabrin içindeyim.
...bu dünya yalandır,
Boş ver aldırma.