Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Meryemo kısmı...
Ben, böyle acı acı düşünüp dururken arkamda ayak sesleri işittim, hızla döndüm, yalın ayakları, kapkara saçları, gri kara gözleri, esmer yuvarlak yüzüyle, sırtını tek başına örten kirli, yırtık entarisiyle karşımda Meryemo'yu buldum. Çekinerek bana sokuldu, elimi tuttu. Elleri ateş gibi yanıyordu. Bu arada yüzünü, ayaklarını, ellerini güzelce yıkadığını, saçlarını özenle taramış olduğunu anladım: — İnsanoğlu çok kötü, dedi. Bizim buralarda barındığımızı biliyor da kurtarmaya çalışmıyor. Bak, sen ortadasın. Okuluna gitmeye çalışıyorsun, göndermiyorlar. — Sen, çoktan beri mi bu yaşayışın içindesin? diye sordum. — İki üç yıldır. Şimdiye dek hep kapanın elinde kaldım. Demir Ali kocamdır. Ama, öbür çocuklar da benden yararlanırlar. Başka kızlar bulmasınlar diye onlarla da yatar kalkarım. Ben, şimdilik bu üç erkeğin karısıyım. Sen de içimize karışırsan seninle istersen yatarım.. Yüzüm kıpkırmızı olmuştu. Yanaklarımın yanışından anlıyordum. On bir, on iki yaşındaki bu kız çocuğunun dünyası, beni birdenbire allak bullak etmişti. Aşağıdan yukarı gözlerini yüzüme kaldırıp elimi güçlüce sıkan kızcağız: — Yoksa, beni çok kirli, pasaklı bulup da benimle yatmaz mısın? — Sen, çok küçüksün, Meryemo, seninle yatmak, bir kez suçtur. Seninle bir kez yatmak, bir erkeği birkaç yıl içeri atar. — Boş ver onlara sen. Kanun, bizim yüzdüğümüz bataklığa pek uğramaz. Bizim yaşamımızda kanuna göre yapılan hiçbir iş yoktur. Bu yatma işi de öyle. Bütün erkek berduşlar, ya birbirleriyle yatıp kalkarlar, ya da bencileyin henüz reşit olmamış küçük kızlarla düşüp kalkarlar. Biz, bir kez kaldırımlara düşünce kadın olmamız bir gün bile gecikmez. Kaç yaşında olursak olalım, hemen erkekler karakuş gibi başımıza çökerler. Ya da yine bizim gibi sokaktan yetişmiş kartaloz sokak çaçalarının elinin altında boğaz tokluğuna türlü aygır gibi erkeklerin altına atılırız. Ben, şu birkaç yıl içinde elinden geçtiğim kocalarımın sayısını unuttum. Meryemo, beni elimden çekerek barınaktan ötelere götürmek istiyordu. Oralar, ıssız yerlerdi: — Musa abi, dedi, canın çekerse, şuracıkta benimle yat. Sonra, kalabalık olursa avuçlarını yalarsın. Onlar, birbirlerinin yanında benimle yatabilirler, ama, sen yatamazsın. Senin halini pek sevdim. Hiç olmazsa yarın senin gibi güzel bir çocukla yattığımı düşünerek avunurum. Bıktım, usandım bu pis berduşlardan. Kerhaneye gideceğim, yaşım küçük. Ne yapacağımı şaşırdım. Bu Demir Ali iyi bir gençse de yakında mortoyu çekecek. Büsbütün ipsiz sapsız heriflerin elinde kalacağım. — Peki, Meryemo hiçbir akraban, filan yok mu, yaşayan? — Bana sen olsun Meryemo deme, Meyrem, de. Bana Kürtler böyle derler. Görüyorsun, ben bir Kürt kızıyım. Babam, anamın üstüne başka karı aldı. Anam da beni yüzüstü bırakıp başka kocaya kaçtı. Ben de sokağa düştüm. Senin ağzın da süt kokuyor, Musa Beg. Gel, haydi, şu çalıların dibinde yatalım da biraz alış bu işlere. Böyle diyerek kalın bileklerinin ucundaki güçlü elleriyle beni sürükleyip götürmek istiyordu. Meryemo, dedim, biliyorum ki, bana, sözüm ona, bir iyilik etmek istiyorsun, bırak bunu. İyi biliyorum ki, sen de bıkmış usanmışsındır bu gibi işlerden. Dönelim. Orada bir hasta var. Bir isteği olur. İyi bir çocuk o. — Aldanma, Musa Beg. Bu berduşların iyisi olmaz. Hepsi, aç kurttur. Aç kurdun yapabileceği bütün kötülükleri gözlerini kırpmadan yaparlar. Yalnız, sizin eski mektep arkadaşı olmanız Demir Ali'nin hoşuna gitti de böyle güzel konuştu. Yoksa, o bir canavardır. Hastalık onu bir yumuşattı. Onda yalnız satlıcan değil, ince hastalık da var diyorlar. Ölmesini istemem, ama, o bu hastalığı yenerek kalksa bile eski gücünü bulamaz. O, birtakım arkadaşlarıyla bir evde oturuyordu. Böyle işe yaramaz bir hasta olunca onu kaldırıp sokağa attılar. Bu darüleytamlı Santırfor Ali olmasaydı, çoktan o mortoyu çekerdi. Mektep arkadaşlığı, onları birbirine bağladı. Demir Ali iyileşirse bütün İstanbul'u haraca keseceğini söylüyor. Hani, iyileşse yapar mı yapar. Çok işlerini dinledik. Amaaan, boş ver bütün bunlara, Musa Beg. Sen, mektebine gitmeye çalış. Bunların seni mektebine göndereceğine de hiç inanma. Şimdi, güzel güzel konuşur, sonra unuturlar. Hepsi de gelgeç akıllıdır. İyilikten çok kötülükten yanadırlar. İyi şeyler düşünür, kötü şeyler yaparlar. Yırtıcı dağ kurtları gibi kötüdürler. Sen, buralarda çokça durma. Onların seni mektebine göndereceklerine de bel bağlama. Ellerine, bu bir iki gün içinde para geçecek olursa hemen matiz olmaya kalkarlar. Seni, beni unutur giderler. Hepsi de buldukça esrail, orein (eroin) içerler. Kurtlarla, kuşlarla bir arada yaşa da bunlarla yaşama, Musa Beg. Sen, bunları bilmezsin. Bunlarda insanlık kalmamıştır. Biçimlerine hiç aldanma. Elimden kalem tutmak gelse de bunların ettiklerini yazsam dağ gibi bir kitap olur.
Sayfa 145 - Tekin YayıneviKitabı okudu
·
65 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.