Öykü ve şiir yaratmak için doğmuş olanlar, aşık olmakla yetinemezler, çünkü aşkın sanatsal bir yapıtı oluşturacak entelektüel örgüsü yoktur"
Her anı ölüdür.
Şimdi sen de bir anısın. Sen de ölüsün. Her zaman be- nimle birlikte olan, birlikte taşıdığım, yaşadığım sözcüklerime dönmem gerek. Sözcüklerim olmadan o gökyüzüne nasıl da- yanabilirdim. O caddeye, o geceye, gecelere, uykuyla uyanık- lik arasında öylesine yatıp uyuyamadığım için sinirlendiğim ve her şeyi düşünüp, kalkıp düşündüklerimi sözcüklere çevi- remediğim gecelere. Ya da uykunun ölümsü derinliğinde var oluşumuzun küçüklüğünü algıladığım gecelere. Bu yaşam, be- ni ancak içimde esen rüzgarları, içimde seven sevgileri, içimde ölen ölümü, içimden taşmak isteyen yaşamı, sözcüklere dönüş türebildiğim zaman ve sözcükler, o rüzgara, o ölüme, o sevgiye yaklaşabildiği zaman dolduruyor. Başka hiçbir şey.
Şimdi sen bir anısın. Tenin herhangi bir yerde sürdürecek
yaşamını. Hiçbir sevginin ardından gidemem. Sevgi inandırıcı
değildir. Düşüncelerin bulduğu, düşüncelerin biçimlendirdiği
bir durumdur. Düşünüldüğü oranda büyür, derinleşir, büyütü
Jür, derinleştirilir. Ne denli düşünülürse, o denli büyür. O denli
dayanılmaz boyutlara ulaşır, ulaştırılır. Gerçekleştirilemez. So- yutlaşır. Ve hiçbir zaman bitmez. Yaşam gibi. Ölüm gibi.
"Insan sevgiye biri yanımızda olmadığından acı çekene dek daya- nir, oysa gerçek yalnızlık dayanılmaz bir hücredir."