Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

383 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
2021 yılında yabancı yazarları okuyarak başladığımız serüvende 2022 ve 2023 yılını şimdiye kadar yerli yazarlar okuyarak geçirmiştik. En çok özlediğim ise açık ara Mario Puzo olmuştu. Omerta yani Suskunluk Yasası ise okumayı en çok beklediğim kitaplarının başında geliyordu. Zaten çok fazla seçeneğimiz de yok kitapları özelinde. O yüzden hızlıca başlayalım. Yine klasik bir New York başlangıcı bizleri bekliyor. Zaten ABD'ye göç etmiş İtalyan mafyaları özelindeki romanları onun tek ve en önemli tarzı. Raymondo Aprile ise New Yorklu bir mafya lideri ve onun uğradığı suikastın öyküsü ise kitabın konusu. Aprile’nin en önemli felsefesi ise karşımıza “Merhamet kötü bir alışkanlık” şeklinde başlayan bir cümle ile çıkıyor. Astorre ise yerine geçmesi için yetiştirdiği ve suikast sonrası merhamet edip etmeyeceğini beklediğimiz ana karakter olarak karşımıza çıkacak. Tabi burada birkaç soru da var. İlginç olarak çok fazla yer verilmeyen polisleri görüyoruz kitapta. Mafya kitaplarında olsun günümüz dizi ve filmlerinde olsun işin içinde mafya varsa açıkçası kolluk kuvvetlerine yer verilen eserler çok fazla olmaz. Burada ise FBI ajanı Kurt Cilke karakteri karşımıza çıkacak. Bunun yanında cinayet için birkaç alternatif daha var. Timmona Portella gibi bir mafya lideri de olabilir, karanlığın temsilcisi Marriano Rubio mu? Göreceğiz. 1967 yılına geldiğimizde yine karşımıza Sicilya çıkıyor. Sicilya deyince aklımıza (tüm Mario Puzo hayranları başta olmak üzere) Mafya ve Baba’lar gelir. Vincenzo Zeno ise burada karşımıza çıkan Büyük Baba. Grandfather olarak değil de Grande Father olarak söyleyelim ki eş anlamlı kelimelerden kafamız karışmasın. Aynı zamanda daha güncel olarak belirtirsek, teşbihte hata olur mu, son kabadayı Seyfo Dayı tarzı bir adam olduğunu söyleyebiliriz. Tamamen mafya törelerine bağlı, saygın bir kişi ve uyuşturucu, fuhuş ve adam öldürme gibi eylemlere bulaşmayan biri olduğunu öğreniyoruz. Her mafya gibi silah ve içki kaçakçılığı sanırım suç olarak görülmediğinden bunlar listeye dahil edilmemiş. Fakirlere yardım eden bir karakter olarak aslında 1999 yılında yazıldığını da düşünürsek onun bile Don Carleone karakterini ne kadar özlediğini düşünerek kaleme aldığını söyleyebiliriz. Aynı zamanda kendisinin tamamladığı son romanı olduğunu da ekleyelim. Ölümünden sonra yani 2000 yılında ise yayımlanmıştır. Zeno’nun yanında ise 3 kişi var. Craxxi en zekileri, Bianco en güçlüleri, Aprile ise en sessizleri ama Baba’ya en yakın olan kişi olarak öne çıkıyordu. Peaky Blinders sahnesi gibi sahne yani. Benzetmelerle gidiyoruz bugün. Aprile en yakını olduğu için aynı zamanda küçük oğlu Astorre’nin bakımını da Baba’nın verdiği yetkiyle üstleniyor. Çocuğun büyübüp gelişmesi ve büyüdükten sonra yaşananlar ise çok daha detaylı ve karmaşık gibi görünen ama aslında her detayın düşünüldüğü bir roman olarak gözümüze çarpıyor. Baba kitabının kalitesini beklemek mantıklı olmaz ama Baba kadar kaliteli bir eser olduğunu söylemek oldukça mantıklı olacaktır. Zaten o rüzgarı hissetmemek elde değil. Daha önce de söylediğim gibi, yazar kendi eserinden o kadar etkilenmiş ki sanki oradan bir karakterin hikayesini anlatır gibi anlatmış desem yeridir. Filmlerde de bazen yaparlar bunu, yani Spin Off diyebiliriz bu duruma. Aynı zamanda bu tarz romanlarda bu kadar detay vermek için bir şeyler biliyor olmak gerektiğini düşünüyorum. Seveni vardır yoktur bilemeyiz ama Kurtlar Vadisi dizisinin her sene ayrı bir detayı çıkmaya devam etmektedir. Sadece biz dizi olmadığı söylenir durur. Aynısını Mario Puzo romanları için de söylemek mümkündür. Bu kadar bilgi, girilmesi yasak olan Vatikan arşivlerinin içindeymiş hissini veren Dan Brown romanları dışında adeta bu romanda da bana yaşatılır. Bunun en temel sebebini de yazarın o dünyayla mutlaka bir bağlantısı olmasına bağlarım. Nasıl ki Baba filminde oyuncu olmak isteyen Johnny Fontana karakteri karşımıza çıkıyor, bunu bir tek eski topraklar bilir ama. Bu kişinin Frank Sinatra olduğunu Mario Puzo yazmış ve hem romana hem filme işlemişse, hatta uzun süre Sinatra ve Puzo adeta kavgalı yaşamışsa bazı detaylar da böyledir. Aslında okuduğum kitabı tekrar okumam ama açık konuşmak gerekirse her sene itina ile seyrettiğim Godfather filminin kitabını da yeniden okumayı düşünebilirim. Ne kadar detaycı ve ne kadar anlamlı bir kitap olduğundan uzun uzadıya bahsettikten sonra sanırım artık kalan tek seçenek kitabı okumak, değil mi dostlar. Okumak isteyen, kitabı bulamayan, kitap takıntısı olmayıp PDF okurum diyen tüm kardeşlerim istediği zaman istediği kitabı benden istemeye devam edebilirler. Eğer bu tarz romanları seviyorsanız elinizden bırakamayacağınızı bildiğim gibi daha hassas, naif insanlarımız da vardır mutlaka, onlara bu kitabı tavsiye etmeyeceğim etkilenmemeleri için. Mafya türü romanlar sonuç olarak her kitap gibi herkese hitap eden romanlar değil. Bunun yanında sınırlı sayıda Mario Puzo kitaplarını daha sonra çabucak referans alabilmek ve unutmamak için yeni oluşturmaya başladığımız liste usulüne devam ederek, eski incelemeleri de paylaşıma ekleyerek ilerleyeceğiz. PDF için ulaşabilirsiniz. #27927686 #27963166 #54922867 #80847490 #83260689 #85928552 #90485624 #98606726 #216966970 #217468449 O halde elveda Mario Puzo, hoş geldin Shakespeare diyor; hepimize iyi okumalar, mutlu geceler diliyorum..
Omertà
OmertàMario Puzo · İnkılap Kitapevi · 2001340 okunma
·
275 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.