Kısa ama bir o kadar dolu bir eserdi. Aytmatov'un kalemini, üslubunu çok seviyorum, insanı yormayan çoğu zaman ağlatıp bazen de tebessüm ettiren bir sıcaklık var eserlerinde.
Kitaba fazla duygusal yaklaşmam henüz mesleğini yerine getiremeyen bir öğretmen olmamın etkisi var sanırım.
Aytmatov Kırgızistan'ın ataerkil toplum yapısını bu eserinde de gösteriyor bizlere. Savaşların devam ettiği bir dönemde henüz okulu bile olmayan bir köyde öğretmen olarak işe koyulan, derme çatma bir yeri okula çeviren Düyşen'in ve ona hayranlık duyarak 'ilk öğretmenim' hitabıyla yaklaşan Altınay'ın hikayesi bu.
(Spoiler içerebilir :))
Amcası ve yengesiyle kötü şartlarda yaşamak zorunda kalan Altınay'ın hayatı, köylülerin karşı çıkmasına rağmen pes etmeyerek öğrencilerini okula kendi sırtında taşıyan bir öğretmen olan Düyşen ile tamamen değişiyor. Zor şartlarda, kar boylarını geçtiğinde bile şikayet etmeyerek okula giden bir avuç çocuk. Ve onları her şartta tek başına eğiten öğretmen..
Altınay on beş yaşına bastığında amcası ve yengesi tarafından yaşlı bir adama 'kuma' olarak veriliyor. Öğretmenin yardımıyla ordan kurtulup eğitim alma umuduyla köyünü terk ediyor. Yıllar sonra çok tanınan bir ressam olarak köyüne dönüyor..
Okurken çok haz aldığım bir eser oldu. Bir çocuğun en büyük şansı küçükken iyi bir öğretmene denk gelmesidir. Mesleğini bir an önce yapmak isteyen ben ve benim gibi öğretmenlere ithaf etmek istiyorum bu eseri.