Buzul çağının sonlarında büyük ölçekli küresel bir iklim değişikliğinin gerçekleştiği doğrudur. Kuzey Amerika'da ve Avrupa'da devasa boyda buzullar kayboldu. Deniz yüzeyinde dünya çapında yüz metrelik bir yükselme olunca kıyılar bambaşka bir görüntü aldı. Beringia bölgesinin su altında kalıp Asya'yla Amerika'yı birbirinden ayıran Bering Denizine dönüştüğü herkes tarafından bilinir. Ama Yakındoğu'da da büyük bölgelerin su altında kaldığı daha az bilinir. Örneğin bugünkü haliyle Basra Körfezi, Hürmüz Boğazının batısında yer alan ve eskiden su yüzeyinde olan topraklar su altında kalınca şekillendi. Karadeniz de benzer ama daha karmaşık bir şekilde oluştu.
Holosen döneminin başlarındaki ani iklim değişikliğine rağmen Ön Asya'da mevcut gıdaların miktarında herhangi bir azalma, daha doğrusu insanları hayatta kalmak için yeni stratejiler benimsemeye zorlayacak düzeyde bir azalma yaşanmadı. Günümüzde bildiğimiz kadarıyla tam tersi bir durum söz konusuydu. Pleistosen döneminde (1,6 milyon ile 10 bin yıl öncesi arası) yaşanan oldukça kuru bir dönemi daha yağmurlu, insanlarla hayvanlar açısından daha uygun bir iklim izledi. Çevre ve iklim faktörlerine kültürel gelişim üzerinde etkili olacak toplumsal değişiklikler eklendi. Kısa bir süre önce tespit ettiğimiz büyük şölenler ve anıtsal kutsal mekanlar olgusu gerçekleşti. Bu faktörlerin ikisi de Ön Asya'da önemli bir rol oynadı, çünkü avcılıktan çiftçiliğe geçiş dönemindeki insanlara orada rastlarız.