“Alnımdan kan akarak yere serileceğim, Yatakta ölmek nasip olmayacak. Ziyanı yok, varsın vursunlar. Vatan benim ölümümle bir şey kaybedecek değildir. Bir Talat gider, bin Talat yetişir!” sözleri tarihe geçen ve bir bakıma başına gelebilecekleri tahmin eden, Osmanlı'nın son sadrazamlarından, İttihat ve Terakki'nin önemli isimlerinden birisi olan Talat Paşa, devletin en çetrefilli dönemlerinde tarih sahnesinde yer almış, günahı ve sevabıyla çeşitli görevler yapmış tarihi bir karakterdir. Pek çok emsali gibi o da tartışılan isimlerden birisidir ve tartışılmaya da devam edecektir. Ancak tartışılmayacak bir şeyi varsa, o da, Almanya’da Tehliryan/Tayliryan adlı Ermeni bir terörist tarafından suikasta uğraması ve hayatını kaybetmesidir. Üstelik Almanya mahkemeleri, bir Türk devlet adamını sokak ortasında kahpece öldüren bu kişiyi serbest bırakmıştır.
Eski bir İttihatçı olan Arif Cemil, Talat Paşa’nın Almanya günlerini ve uğradığı suikastı, roman tarzına yakın bir şekilde anlatıyor.
Arif Cemil Denker bu yazıları 1930'lu yıllarda bir gazetede neşretmiş. Bir yazı dizisi olarak yayınlanmış. Yarı belgesel, bazen roman tadında ve belli bir kurgusu olan, belgelerden ziyade doğrudan anlatıma dayanan bir kitapla karşı karşıyayız.
Okuduklarımızın gerçek olması, elbette okurlarda merak duygusu uyandırıyor. Döneme ve konuya ilgi duyanlar için dikkat çekici bir eser olan Talat Paşa’nın Son Günleri’ni, GUFO Yayınevi seksenli yılların meşhur TV dizisine olan benzerliği nedeniyle Duvardaki Kan adıyla yayınlamış.