Item: Martı Jonathan Livingston
Rating: 8 puan verdi
Author: Emre Bulut

Emre Bulut

@Emrebuluttt·

12 Eylül 2023 16:35

147 syf.

· Kitabı okudu

8/10 puan verdi

31 saatte okudu

Gökyüzünden Gelen Mesajlar

Richard Bach, Amerikalı kurgu kitapları yazarı.

Martı Jonathan Livingston kitabı ile tüm dünyaya adını duyurmuştur. 1970 senesinde tüm dünyada en çok kitap olmuştur. Yarı otobiyografik kitaplar yazmayı genellikle tercih eden Bach, kitabın felsefesini de yukarıda da belirttiğim gibi kurgu dışı tarzını kullanarak anlatır. Sınır kavramına özellikle çok takmıştır.

Martı Jonathan Livingston kitabında da bahsettiği gibi ölümün bir son olmadığını ve gözle görünen şeylerin sınırının olmadığı, sınırın sonsuz olduğunu vurgular. Havacılıkla, kuşlarla, uçmakla ilgili aşırı ilgilidir ve araştırmaları bu konu üzerinden devam eder. Kendisi de uçuş eğitimi alan ve hatta bir uçuşunda ciddi bir şekilde yaralanan biridir. Hatta kitaptaki 4. bölüm bu kazanın ardından kitaba eklenmiştir. İlk uçuşunu 14 yaşında yapmıştır. Annesi bir kampanya esnasında pilotla tanıştırmış ve ilk uçuşunu bu şekilde tatmıştır. Pilotluk kariyer aslında savaş pilotluğu olarak başlamıştır. Hatta filmlerin uçuş sahnelerinde de görev almıştır. 1.Dünya Savaşında kullanılan birçok uçak modelini uçurduğu bilinmektedir.

Martı Jonathan Livingston kitabı onlarca yayınevi tarafından yine bilindik hikaye ile reddedilmiştir. Daha sonra arkadaşı olan fotoğrafçı Russell Munson un fotoğrafları eklenince birden bu kadar az kelime içeren bu kitap çok satmaya başlamıştır. Hatta bu sürpriz başarı medyaya çok yer almıştır. 10bin kelimeden az bir eserden bahsediyoruz ve çok satmasından. Çok büyük bir başarı. Kitabın gariplikleri film sektöründe de devam etmiştir. Mahkemelik olmuş ve yayınlanan filmden

Richard Bach ın adı jenerikten çıkarılmıştır. Film 1973 yapımıdır. Mesaj içerikli, hatta mesaj vermeye odaklı bir kitap olarak değerlendirdiğim

Martı Jonathan Livingston kitabına geçecek olursam; kişisel olarak yansıma, kendini gerçekleştirme, özgürlük gibi kavramlara odaklı bir kitaptı. Normalde kitap 3 bölümden oluşuyormuş, 4. bölüm sonradan eklenmiş. Onunda hikayesini anlatıyor kitabın sonunda. Yazıldığı dönemede yukarıda değindim. Bazı önemli meselelerden bahsedeyim kitaptaki. Birinci konu sorgulama mevzusu. Neden sorgulamıyorsunuz, neden elinizdekilerle yetiniyorsunuz, neden daha fazlası olmasın, neden özgürlüğünüzü, ya da kontrolünüzü başkasına vereseniz ki tarzında birçok soru vardı ve tabii ki de cevap da vardı kitapta. Buradaki mesajlar hoşuma gitti. Sorgulayan zihinler geliştirir. İkinci konu ise farklılık konusu idi. Sen bir şeyi diğerlerinden farklı yapıyorsan, bu sende sorun olduğunu mu gösterir? Yani 100 kişiden 1 tanesi farklı yapıyorsa, 99 kişi haklı, ya da doğru olmak zorunda mı diyor yazarımız kitapta. Ki haklı. Dışlanmış olmak eziklik değil, başka bir bakış açısına göre özel olmaktır diyor. Jonathan ın üzüntüsü dışlanmak değildi bu arada. Hatta tam tersi mutlu ve özgür hissediyordu kendini. Onun hüzün duyduğu konu diğerlerinin bundan nasiplenemiyor oluşuydu. Bu kısımda yine çok ders çıkarılacak başka bir konu. Cennet kavramı da yine çok güzeldi. Jonathan, kendi isteklerinin gerçekleştiği ortama cennet diyor ama ona hocası cennet senin içindeki kendi mükemmeliğin diyordu. Buna bayıldım. Yani tatmin olma, kendini gerçekleştirme mevzusu. Harika detaydı. Her işi sevgi ile yap mesaji da yine önemli bir mesajdı. Yine öğrendiği, iyi olduğuna inandığı, mutluluk duygusu aldığı öğretileri başklarına da anlatmalıyım düşüncesi de kusursuzdu. Mesih veya şeytan ilan etme olayı da gerçek hayatla çok benzerlikler gösteren bir kavramdı. Bildiğiniz üzere bir kişinin lider vasfının olması, ya da ağzının iki iyi laf yapıyor olması bile günümüzde arkasında yüzbinlerin toplanmasına vesile oluyor. Hele konu siyasi ya da dini bir konu ise milyonlara ulaşmaması imkansız. Yazar bu mevzu ile ilgili de herkese, her şeye inanmayın da diyor ki zaten ilacı da bu işin bu. Daha bugün bile bir kadının cinci hocaya gitmesi ve içindeki kötü ruhun cinsellik yaşanarak sadece çıkabileceğini okuduk ki, bunu yüzlerce yıl geçse bile yaşayacakmış gibiyiz. O nedenle önce kendinizi tamamlayın, sonra her şey yoluna girmiyorsa bir değerlendirme yaparsınız diyebilirim. Öğrenme ile ilgili de bir düşüncesi mevcut. Adım adım, yavaş yavaş, sindire sindire diyor. Yani bir anda ben oldum demeyin diyor. Ki hiçbir zaman da olamayacaksınız. Bunun egosunu günümüzde malum yaşayan kişi çok. Ama olmak diye bir kavram bence yok. Olmanın sınırı yok. Bilginin sınırı yok. Öğrenmenin de. Dilimize 1994 yılında yani 24 sene sonra çevirilmiştir. Bu kadar çok satacak kadar büyük bir eser değildir bana göre. Ama görsel sanatlarında burada önemini bir kez daha görüyoruz ki, çok önemli bir eser haline getirmiş. Mesajları genel anlamda iyi. Bazıları mesela sevgi vurgusu standart. Ama bazı mesajlar özel. Farklı. Benim için kitap ister 1000, ister 50 sayfa olsun, mesajı önemlidir. O nedenle bu kitap, bu anlamda özel bir eserdir. Ama vooav, uuuuu falan denilecek kadar da harika bir eser değildir. 8 puan bu kitap için idealdir bana kalırsa.

Martı Jonathan LivingstonRichard Bach · Epsilon Yayınları · 201967bin okunma

··

6,6bin görüntüleme

Ayuzawa Kaichou

@AyuzawaMisaki ·

12 Eylül 2023 16:50

Açıklayıcı ve bol çıkarımların olduğu bir inceleme olmuş. tebrikler😊

@Emrebuluttt ·

Teşekkürler Arzu 😇🙏🏾

@cimbom_21 ·

İnsan her zaman becerilerinin farkında olup gidebileceği en iyi yerlere gitmeli, özgüvenli olmalı. İncelemeniz çok güzel⭐

Emre Bulut

@Emrebuluttt ·

12 Eylül 2023 17:01

Teşekkürler Hamdiye 😇🙏🏾

Petekkk

@Dilsizarkadas ·

12 Eylül 2023 17:38

Geçen gün kitapçı da elime alıp sonra yavaşça bıraktım .Zira kitap hakkında bilgim yoktu .Sadece duymuştum .Bu inceleme sayesinde alıp okuyacağım .Teşekkür ederim .

Emre Bulut

@Emrebuluttt ·

12 Eylül 2023 17:50

Çok sevindim. İyi okumalar. 😇👌🏾