Bütün önemli görevlere erkek kardeşleri ile kuzenlerini mi yerleştirmiş? Kuzey'de buna nepotizm yani akraba kayırıcılığı denirdi. Güney'de ise buna "Aile kurulu" deniliyordu. "Yatay çatlağı" geçer geçmez, nice kavramın tercüme edilmesi gerekiyordu. Dikkatimi çeken Clarence olmuştu: Rejime karşı çıkan bir Avrupalıya "ayrıcalıklı" deniliyordu; günün birinde bir yazısında Afrikalı bir ayrılıkçıdan söz ettiğinden, yayın müdürü, bir imla yanlışını düzeltircesine, ona danışmak gereğini bile duymadan "Afrikalı muhalif" diye değiştirmişti. Aynı düşünce sistemi içinde Kuzey'e yerleşen bir Güneyli işçiye "göçmen" deniliyordu da, Güney'e yerleşen bir Kuzeyli işçi "sürgün" diye tanımlanıyordu. Birbirine karıştırmayalım!