Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Radyo Konuşması 2
Birincisi dava konusu olduğu için neşredilemedi Serdengeçti Muhterem kardeşlerim, bugün İstanbul'un Fetih günüdür. "Feth-i mübîn" Türk milletine ve bütün İslâm âlemine mübarek olsun. Kardeşlerim: Fetih denilince, ilk akla gelen Ayasofya'dır. Hâlâ zulmetler içinde olan Ayasofya! Ayasofya için ben vaktiyle bir yazı yazmış bundan dolayı tevkif edilmiş, yedi ay hapishanelerde yattıktan sonra beraat etmiştim. Şimdi bu yazının bir kısmını, fethin yüzsuyu hürmetine, sizlere teberrüken okuyorum: Ey İslâmın nûru, Türklüğün gururu, Ayasofya... Şerefelerinde Fethin, Fatih'in şerefi ışıl ışıl yanan nuhteşem mabet... Neden böyle bir hoş, neden böyle bomboşsun?... Hani minarelerinden göklere yükselen, tâ... mâverâdan gelen ezanlar... Hani o ilâhî devir, ilâhî nizamlar... Ayasofya ses vermiyor, Ayasofya bir hoş, Ayasofya bomboş... Hani nerde, şu muhteşem minberde, binlerce erin ve gazinin baş koyduğu şu temiz yerde, şimdi hangi kirli ayaklar dolaşıyor?... Ayasofya, Ayasofya, seni bu hâle koyan kim? Seni çırılçıplak soyan kim? Hani nerde, gönüllerden kubbelere, kubbelerden gönüllere gürül gürül akan Kur'an sesleri?... Kur'an sesleri dindirilmiş... Müslümanlar sindirilmiş... Allah, Muhammed, Hulefâ-i Râşidîn'in, bu din ulularının levhaları kubbelerden yerlere indirilmiş. Ayasofya, Ayasofya seni bu hâle koyan kim? Seni çırılçıplak soyan kim? * Aziz kardeşlerim, sözde muhafazakâr ve milliyetçi olan A.P. iktidarı eline büyük fırsatlar ve imkânlar geç mesine rağmen, Ayasofya'yı câmi yapmamış, bu hususta dahi Demirel, Mason Localarının direktiflerini bir emir eri gibi yerine getirmiştir. * Muhterem kardeşlerim, geçenki konuşmamızda altı oku, altı direk hâline getirip, onunla apartmanlar kuran, milleti can evinden vuran, halkla zerre kadar ilgisi olmayan Halk Partisi icraatından bahsetmiş, emirleri ve müsaadeleri olmadan, Yenişehir'deki akasya ağaçlarının bile çiçek açmadığı bir devirde, topraktan, petrolden, halktan, hukuktan bahsetmeyen millî şefin, sandalyeden düşüp, ayakları toprağa değince, nasıl bir toprak kanunu savunucusu, iktidar lâmbasının gaz, petrolü tükenince, nasıl bir petrolcü olduğunu size anlatmıştım. Şimdi İsmet Paşa mahallesinden Süleymaniye mahallesine geçiyoruz. Burası benim eski mahallemdir. Bu mahalleyi ve sakinlerini iyi bilirim. Sevgili kardeşlerim: Bugün ben bir partideyim, fakat asla partizan değilim. Benim konuşmalarımda esen hava partizanlık havası değildir. Ben nerede, hangi şartlar altında bulunursam bulunayım, fikirlerimden, davamdan zerre kadar fedakârlık yapmam. İcabında ben, mahpusluğu mebusluğa tercih eden bir adamım. Tam 28 yıl şer kuvvetlerine karşı koydum; namussuzlarla amansızca mücadele ettim. 92 defa mahkemeye verildim, 8 defa hapishaneleri boyladım. Zincirlere vuruldum, kollarımda kelepçeler, şehirlerden şehirlere, hapishanelerden hapishanelere sürüldüm. Azap hücrelerinde tabutluklara atıldım... So nunda A.P.'den de atıldım, hep atıldım. Fakat asla satılmadım. Aziz kardeşlerim, Türk halkı gibi, A.P.'ye oy veren kardeşlerimiz gibi, bizler de bir Allah'a, bir kitaba inanan, bir türlü giyen, bir türlü yiyen "şükür Allah'a" diyen insanlarız. Renk renk, türlü çeşitli insanlar değiliz. Muhterem kardeşlerim, A.P., Müslüman Türk milletinin oyları ile iktidara gelmiş bir partidir. Bu iktidar iki temel üzerine dayanıyordu, biri hak, diğeri halk... Kırat, bu iki temeli de tepmiş, milletin iktidarını temelsiz, emelsiz bir hâle getirmiştir. Biliyorsunuz, biz iktidara geldiğimiz zaman, şumullü geniş bir af çıkardık. Bu afla cânileri, katilleri, ırz düşmanlarını, hırsızları hepsini hepsini affettik. Yalnız Allah yolunda olanları, Allah dedikleri için yallah hapishaneleri boylayanları o nûr gibi insanları, imanlı üniversite gençlerini affetmedik. Daha doğrusu affedilmediler. Ben de bu din kardeşlerimi affetmeyenleri affetmedim. Onları, millet de, Allah da affetmeyecektir. İşte A.P. ile benim mücadelem bu tarihten itibaren başlar. Gazetelere yazdığım yazıların, yaptığımız bu samimi mücadelenin hızını kesmek, tesirini azaltmak için, A.P. yöneticileri, Müslüman geçinen, eli az çok kalem tutan, din simsarlarını, Müslümanlardan devamlı surette mukaddesat vergisi tarh eden din bezirgânlarını kiraladılar. Bu sahte "ehvenişer" fetvacıları, bütün gençliğini bu yolda harcamış bizleri, gerçek Müslümanları "Kâfir", Bilgi locasından gelen Süleyman Beyi "Hazreti Süleyman" ilân ettiler. Müslüman Türk milleti! Biliyorsunuz: Seçimlerde, Demirel dindarlarla, hocalarla beraberdir. Seçimden sonra iktidara gelince de Masonlarla localarla beraberdir. Bir ayağını Eyüp Sultan'a, bir ayağını Moskova'ya atan münafıklardan bu millete hayır gelmez. Allah bu millete Eyyüp sabrı versin. Sultan Süleyman'a kalmayan bu dünya, Demirel Süleyman'a da kalmaz. Yunus Emre'nin dediği gibi "Süleyman var, Süleyman'dan içerü.. A.P. iktidarı hak nizamını, hak yolunda olanları böylesine çiğnedikten, çiğnettikten sonra, büyük halk kitlelerine de arkasını dönmüş, aslını saklayan haramzadeler gibi, hakkı da, halkı da unutmuştur. Memlekette bir sürü yolsuzluklar almış yürümüş, personel kanunu çıkmadan porselen yolsuzluğu çıkmıştır. Ay da binlerce maaş alan ve hemen hepsi Mason olan büyük memurlara haddini bildirecek, küçük memurların yüzünü güldürecek olan bu kanun hâlâ tatbik sahasına konulmamıştır. Bir tarafta cebi dolarlı, boynu yularlı kodamanlar, diğer tarafta eşeğine bile yular bulamayan dert, sıkıntı çeken insanlar... Bir yanda kulüpler, barlar, lidolar, kafedanslar, kafeteryalarda kafa çekenler ve sonra tenbelhaneler... Esrar çekenler, bıçak çekenler... Kahvehanelerde "yatandaş" hâline gelen vatandaşlar. Bütün bunlar, bütün bunlar... İşte Türkiye... Kardeşlerim, bugün Türkiye büyük buhranlar için dedir. Her gün çıkan ihtilâl haberleri... Sokaklara dökülen gençler... Yürüyüşler... Grevler... Gösteriler... Bildiriler... Kimse yarınından emin değil. Herkes bir birine soruyor: "Ne oluyoruz, nereye gidiyoruz?" Büyük şehirlerin meydanlarında "Morison Süleyman, satılmış, istifa!" avazeleri, âfâkı çınlatmakta... Üniversitelerde ortanın, kıyının solcuları, o yolun yolcuları solcular. Demir Perde'yi de, Çin Seddi'ni de aşarak Kızıl Çin'e ulaşmakta, Mao, Mao diye miyavlamakta... Talebe yurtlarında, bu memleketin çocukları birbirlerine yuha çekmekte, bıçak çekmekte, hatta tabanca çekmektedir. Geçenlerde azılı komünist bir talebe Müslüman bir genci tabanca ile alçakça öldürmüştür. Artık üniversitelerde bile fikir konuşmuyor. Silâhlar konuşuyor... Fikir kurşun olmuş, tabanca namlularında beklemekte! Başta korkak, sarsak, bir idare... Vaktiyle, genel merkezlerine iki taş atılınca hemen istifa mektubunu oracığa bırakıp pencereden kaçan, kırattan da tırıs giden, bir genel başkan ve arkadaşları... Bunlar mı bu memleketi bu bâdireden kurtaracaklar?... Geç babam geç... Atı olan Üsküdar'ı geçti... Kızıl atlılar da neredeyse kıratlıları geçecekler... İkide bir Meclis'te Sükan (herhalde doktorluğundan kalmış olacak) "Ben komünistlerin nefes alışlarını bile dinliyorum" diyor. Hakikatte ise komünistler, Faruk Sükan dostumuzun nefesini kesmek üzereler. Faruk Bey, bu işlerin farkında değil. Kardeşlerim: Sükanlar, mükanlar, suyunu, su işleri müdürleri, bu sudan, havadan gelmiş adamlar, bu işlerin adamı değildirler. Evet Demirel bir hesap adamıdır. Kızılırmak'ın falan kolundan saniyede ne kadar su aktığını bilir. Kızılırmak'tan anlar, velâkin Kızılay'dan anlamaz. Suyun içinde, canlı balık... Sudan çıkınca alık. * Kardeşlerim: Koskoca Demokrat Parti iktidarını, Beyazıt meydanları, Kızılaylar yıktı. Barajlar, garajlar Menderes'i kurtaramadı. Türkiye'deki komünistler türlü maskeler altında, bütün dünyada denenmiş bir metotla çalışıyorlar. Türkiye'ye milyonlarca ruble akıyor. Silâh, cephane akıyor. Bizim hükûmet ne yapıyor bunlara... Bakıyor. Süleyman Bey, "Türkiye'yi büyük yapacakmış!" Hakikatte Türkiye büyük felâketler arefesinde... Neredeyse Kızılay'da bir kızılca kıyamet kopacak ve Kızılay kızıl meydan hâline gelecek. Hâl böyleyken, Demirel ve arkadaşları, gelinlik kızlar gibi sandık sevdasında... "Biz sandıktan çıktık" diyorlar da, başka bir şey demiyorlar.. Evet kalkınma silkinme, yatırım batırım, garaj baraj... Bunların hepsi lâzım, fakat kardeşlerim, bize hepsinden evvel iman barajları lâzım, yalnız Keban ve seçim kanunu barajı değil... Şimdi de İstanbul'da 4 milyar lira harcayarak, bir asma köprü yapacaklar. Anadolu'da dört yüz liraya mal olacak köylerimizin köprüleri dururken, Türkiye'nin mali gücünün üstünde böyle bir şeye girişilmesi israftır, lükstür. Bir köprüye bu kadar parayı harcayanlar, yarın Sırat köprüsünden geçemeyeceklerdir. Sevgili kardeşlerim. Artık iş iyice çığırından çıkmıştır. Kırat'ın yuları da onların elinde değildir. Onlar ipin ucunu kaçırmışlardır. Hiçbir şeyi kontrol edecek hâlde değillerdir. Sadece yabancıların telkini ile nüfus kontrolü yapıyorlar. A.P. gittikçe bir salla parti hâline gelmektedir. Disiplinli, kontrollü, iradeli bir idareye hasret çekiyoruz. Bu anarşiye, huzursuzluğa, serkeşliğe artık yeter. "Dur..." diyecek "Sağa bak, hizaya gel" diyecek cesur, mert, sert, erkek bir sese ihtiyacımız var. Talebeyi okula, askeri kışlaya, namussuzu hapishaneye sokacak bir irade ve idare... Sevgili kardeşlerim, C.K.M.P. bir parti olmaktan ziyade, bir fikir ve iman ocağıdır. C.K.M.P. oy partisi, suretihaktan görünen, kuzu postuna bürünen, koyun partisi, oyun partisi, değildir. Er kişilerin partisidir. Burası, kavi imanların, temiz vicdanların, dik seciyelerin, eğilmez başların, mücahitlerin otağıdır, aslanlar yatağıdır. C.K.M.P. Allah'tan başka kimseden korkmayanların partisidir. Korkusuzlar bize geliniz. İman ordusuna katılınız. Kardeşlerim, bizler iman edenler, yeni bir Malazgirt savaşına hazırlanıyoruz. Bu savaş ruhların bir savaşı olacaktır; bu savaş, imanlılarla imansızların savaşıdırİnanmayanlar, münafıklar, riyakârlar, kâr peşinde koşanlar; Moskova kıbleli, cepleri rubleli komünistler, siyonistler, ne kadar "ist ve pist" varsa hepsi bu savaşta helâk olacaktır. Taze bir iman ve heyecan tufanı ile Anadolu'yu, bu aziz vatanı yeniden fethedeceğiz. Evetyeni bir fetih, yeni bir basübadelmevt olacak. Bugün ler belki yarın, belki yarından da yakındır. Hepinizi Allah'a emanet ederim kardeşlerim. 29 Mayıs 1968
Sayfa 65
·
587 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.