Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Birinci Harbi Umumi sırasında maden kömürü tedarikindeki müşkülattan dolayı, artık trenler muntazam seferler yapmamaya başlamışlardı. Hemen her istasyonda, lokomotifler islim alıncaya kadar beklemekte ve bunun için de külliyetli odun yakmaktaydı. Artık trenlerde, hareket saati makinistlerle istasyon memurlarının elindeydi. Trenlerin hareketi oduna bağlı olunca, odunun da temini mühim bir mesele olmuştu. ormanlar istasyonlardan çok uzak mesafelerde bulunuyor, bir çok istasyona bunların gönderilmesine imkân olmuyordu. Bir gün Aclun ormanlığından odun getirilmesi için münasip şekilde deve şevki emir alınmıştı. Güya bu işin kontrolü ve yakıtın temini için Kerek Mutasarrıfı Fehmi Bey tayin edilmiş ve emrine iki vagon tahsis edilmişti. Biri adı geçenin mutfağı vazifesini görür, diğeri de yatak ve istirahat salonu vazifesi görürdü. Aldığım emirde bu zatın memuriyetine ait bir izahat yoktu. Ben bu sırada Ezra Jandarma Bölük Komutanlığı'nda bulunuyordum. Dürzi isyanında ve Sami Paşa harekâtı sırasında Havran Mutasarrıfı bulunduğu anlaşılan bu zat, bir gün iki vagonuyla geldi. Kaymakamlığı ziyaretten sonra bana da geldi. “Ezra şeyhi Şeyh Mezzal’i görmeye gideceğim, bana bir ester buldurunuz” dedi. Kendisi şişmanca bir zattı. “Ester bulunmaz, uslu bir kısrak bulundurayım” dedim. “Kısrağa binemem. Ester yoksa kuvvetli bir merkep bulunsa olur” dedi. Arzusu yerine getirildi. Köye gitti, geldi. Ne yaptığını bilmem, işi hakkında da bana bir kelime söylemedi. Günlerce istasyonda vagonunda kaldı. Ben emir aldıktan soma, demiryolunun harpteki kıymetini takdir ettiğimden bu işi düzenlemek için bir liste yaptım. Şeyhlere haber gönderip hemen faaliyete geçmelerini emrederek, ciddiyetle işe giriştim. İcraatımı yakinen takdir eden şeyhler ve halk kurulmuş bir makine düzeninde çalışmaya ve odunları Dera İstasyonu’na yığmaya başladı. Filhakika ağır yüklere dayanamayan bazı hayvanatın telef olduğunu haber almaktaydım. Fakat ne çare ki üç mühim ordunun yegâne ordu gerisi hizmetini bu biricik hat temin edecekti. Sızlanmalar ve şikâyetleri reddediyor, sıranın bozulmasına asla razı olmuyordum. Bir gün Ezra Kasabası Belediye Reisi Cibran, abası altında tuttuğu bir şeyle daireme geldi. Kapıyı kapatıp, “Aman Bey, şunu lütfen kabul ediniz” diye, büyükçe bir kefiye içerisinde miktarını bilmediğim altın ve beyaz mecidilerden ibaret külliyetli bir parayı masanın üzerine koydu. Kasabanın develerinin Aclun’a gönderilmemesini veya hiç olmazsa pek seyrek gönderilmesini rica etti. Kasabanın şeyhi bana bu teklifi yapamadığı ve yalnız bu soysuz Cibran’ın buna cesaret ettiği aşikardı. Şiddetle reddettim. O bana, “Siz almazsanız bu parayı Fehmi Bey’e verir, yine kasabanın develerini geri bıraktırırım” diye tehdit savurdu. “Ben kimsenin emrinde değilim ve hiçbir kimse benim emir ve tertibatımı bozamaz. Sen ne cesaretle devletin en mühim işlerini geri bıraktırmaya uğraşırsın?” dedim. Parayı da, müsadere etmeyerek adamı yanımdan uzaklaştırdım. Zaten bu ve diğer bazı şahsiyetlerden şüphe ediyor, bozgunculuklarına set çekmek için bahane arıyordum. Ertesi günü dört merkep tedarik ettirerek Cibran ve diğer üç arkadaşını daireye getirtip, aynı eşeklerle vilayet merkezine sevk ettirdim. Odun işi gayet iyi bir şekilde devam etti. İşin ciddiyetini takdir buyuran Cemal Paşa, Hicaz Demiryolu Ezra Kısım Fahri Müfettişliği unvanını verdirdi. Ve ayrıca (600) altı yüz kuruş madeni parayı her ay mükafatı nakdiye olarak göndertti. Ben Ezra’da bulunduğum müddetçe bu parayı muntazam aldım. Ben ayrıldıktan sonra yerime gelen Lazkiyeli Kıdemli Yüzbaşı Abdülkadir Bey de almak istemiş fakat verdikleri cevapta, “Jandarma komutanlarının Hat Müfettişliğiyle bir alakası yoktur. Selahattin Bey’den bahsetmek istiyorsanız onun şahsiyetine münhasırdı. Onun yerine kimseye bir şey verilmez” şeklinde karşılık gelmiş. Bir arkadaş da bana bir mektupla vaziyeti yana yakıla bildirdi.
·
15 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.