“Sadece zaman zaman gözlerimi herhangi bir nesneye, mesela barakanın kapısının pervazı gibi çünkü hiç kimse öyle bir ortamda sokağın gürültüsünden uzaklaşıp, kapının pervazının ne kadar hüzünlü bir duruşu olduğunu düşünüp oraya bakmazdı ve oradaki gözlerden gözlerimi kaçırabilirdim, işte böyle bir nesneye gözlerimi dikmek ihtiyacı hissediyordum, dalıp gitmişim gibi.”