Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Küplü bir sehpa yapılmıştı ona Bir de {bira fıçısı]. (Tavernacı Kadın) Deniz kıyısına yerleşmişti Taverna{cı] Siduri (Yabancı kökenli olduğu sanılan bu sözcük (ki Akkadçada “o benim siperimdir/o bana siperdir anlamına gelir) Şi.duri diye de telaffuz edilebilir. Bu şekliyle, her şeye karışan İştar’ı adlandırır oldu daha sonraları. Bize göre, burada gizemli, başka bir deyişle, bilinmeyen bir kadın, hem de evli bir kadın söz konusu olabilir, çünkü yüzü “peçeli” dir; ve çiviyazısına göre, adının önünde “tanrısallığı” belirten bir işaret bulunduğu için, öte dünyaya/doğaüstü dünyaya aittir ve “tavernacı”dır: yani ikibininci yılın ortalarına kadar (sonra erkekler üstlendi bu rolü) yürürlükte olan bir geleneğe göre, halka kendi eliyle yaptığı (mesleki becerisi 3· dizede belirtiliyor) bira -ülkenin “ulusal” içkisi- sattığı bir tavernası vardır. Taverna “içki satılan” bir yer olmasının dışında, “köşe bakkalı” hizmeti de görüyordu; temel yiyecekler satılıyordu burada. Tavernacı kadınlar, sadece müşteriler hakkında değil, ülke hakkında da bilgi vermekte, başkalarından daha yetenekliydiler. Burada, dünyanın bir ucunda, müşterilerinin kimler olduğu pek bilinmese de, bu “köşebaşı tüccarları”nın, efsanede yansıyan simgesidir Siduri (bkz. E. Cassin, Note sur le “Commerce de carrefour . . . “, Journal of Economic and Social History of the Orient, IV /Il, 1961, s. 164 ve devamı). Gılgamış’ı bilgilendirmek için, Siduri özellikle gerekliydi yazara; ve folklorun mantığa ihtiyaç yoktur asla.)
Sayfa 170Kitabı okudu
·
11 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.