Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

İnsanlar genelde yalnızlardan uzak durmaya çalışıyor, yalnız olmalarının bir nedeni olduğunu düşünüyor, yalnızların birlikte yaşaması zor insanlar olduklarına karar veriyor ya da daha da kötüsünü akıllarına getiriyorlar. Belki de bu yalnız insanlar kuduz olmuşlardır. Bazı insanlarla beraberken kendimle baş başa olduğum zamanlardan daha fazla sıkıldığım doğru.. Kimlik konusunu işleyen bir belgeseldeki çocuk psikiyatrının söylediklerine göre bir çocuk gerçekten kendisi olmayı hayır sözcüğünü ilk kez kullandığında başarıyormuş. Bir başkası değil de kendim olmayı istediğim için ben çok sık hayır dedim. Hayır diyerek başkalarından uzaklaşırız, kurallara karşı çıkar, yalnızlıkla baş başa kalırız. Ama tüm bunların karşılığında da özgürlüğümüzü kazanırız. Yalnızken kendimi özgür hissediyorum, canımın istediği şeyi düşünebilirim, kendi düşüncelerime sığınıyorum. Kafası başka yerde, denilenlerden oluyorum. Kafamın başka yerde olmasına bayılıyorum, düşüncelerimin arasındaki yollara sapmayı, zihnimdeki çılgınlıkları özgür bırakmayı çok seviyorum.. Montaigne Denemeleri'nde insanlara kendi evlerinde gizli bir odalarının olmasını öneriyordu. Kendimize dükkanın arkasında yalnız bizim için bağımsız bir köşe ayırıp orada gerçek özgürlüğümüzü kendi sultanlığımızı kurmalıyız. Orada, yabancı hiçbir konuğa yer vermeksizin kendi kendimizle her gün baş başa verip dertleşmeliyiz. Karımız çocuğumuz servetimiz adamlarımız yokmuş gibi konuşup gülmeliyiz. Öyle ki hepsini kaybetmek felaketine uğrayınca onlarsız yaşamak bizim için yeni bir şey olmasın.. Leonardo Da Vinci şöyle yazmış: Yalnızsan tamamen kendine aitsin. Başkalarının sesleri fakirlerin ortam müziğidir. İlginizi çekmeyen konularla ilgileniyormuş gibi görünmek yüreğinizi acıtır. diye yazmıştı Goncourt Kardeşler. Çevremi saran o sonsuzluğa uzanan içi boş kalabalıkların ortasında yalnız olmayı isterdim. Başkalarından rahatsız oluyorum. Biri bana yaklaşınca hemen uzaklaşıyorum. Kendimi insanlardan soyutlamak için büyük bir delik kazanmaya karar verdim. Yalnız sıfatının çoğul haline kafam bir türlü ermiyor. Çoğulun insana hiçbir faydası yok, dörtten fazla olunca bir avuç aptalız işte diyordu arkısında Brassens. İnsan çoğul haldeyken genelde kaba ve fütursuz oluyor. Tekil haldeyken daha kibar ve daha az gürültücü oluyor. Bu sıfatın çoğul halini sevmesem de dişil halini seviyorum, kadın sözcüğünden önce kullanmak ona çok yakışıyor. Yalnız kadınlar büyüleyicidir. Onların başkalarına yerleşen hüznüne hayranım. İnsan gerçekten onların yalnızlığının bir an önce sona ermesini ister. Onların yanındayken daha az yalnız olmayı ümit edebiliriz. Sevmek birbirine bakmak değil, birlikte aynı yöne bakmaktır. Yalnızlık özgürlük için ödenen bedeldir. Kışın daha da yalnız oluruz, yazın ben kendimi hiç yalnız hissetmem. Onun sayesinde, o hep yanımdadır, kimseye görünmeden bana hep eşlik eder. Yanımdan hiç ayrılmaz, yürürken yanımdadır, koşarken yanımdadır, ben durunca o da durur. Bir kötü özelliği var ne yazık ki, gölgem konuşamıyor. Çocuklar hep en kötüyü düşünür. Terk edilmiş her çocuk mahvolacaktır. Usulca ayrılmak isterim bu dünyadan, gürültü yapmamak için yalınayak gecenin karanlığına karışarak.
·
19 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.