Gönderi

Özel olduğumuza inanmak içten içe bir güvenlik duygusu sağlarken, ölümü yadsımaya ilişkin diğer önemli mekanizma-nihai bir kurtarıcıya inanç bir dış güç tarafından sürekli gözetilip korunduğumuzu hissetmemize olanak verir. Sendelesek de, hasta da olsak, yaşamın tam sınırına da gelsek, inanırız ki bizi daima geri getirecek olan büyük ve her şeye gücü yeten bir hizmetkar vardır. Bu iki inanç sistemi, insanlık durumuna verilen bu iki taban tabana ait yanıt, birlikte bir diyalektik oluşturur. İnsan ya kahramanca bir kendine güvenle özerkliğini vurgular ya da üstün bir güçle kaynaşma yoluyla güvenlik arar: yani belirir veya birleşir, ayrılır veya içine gömer. Ya kendi kendinin ana babası olur ya da ebedi çocuk olarak kalır. Çoğumuz, çoğu zaman, ölümün bakışından tedirgince kaçınarak rahatımıza bakar, kıs kıs gülüp Woody Allen'le aynı fikirde olduğumuzu söyleriz: "Ölümden korkmuyorum. Sadece geldiği zaman orada olmak istemiyorum." Oysa bir başka yol vardır ki bize tam ölüm bilincinin aklımızı olgunlaştırıp yaşamımızı zenginleştirdiğini öğretir.
·
9 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.