Aşk romanları okumanın belli bir yaş ve yaşama sevinci gerektirdiği , hala kulaklarımızın kırmızı , yanaklarımızın pembe ve ellerimizin heycanla nerde durması gerektiğini bilmediğimiz ve elbette kelebekler.. Midemizde onlarca uçuşan kelebekler döneminde değilsek edebi yanınının sadece ders çıkarımı ile sınırlı kalabileceğini düşündüğüm o zamanlarımda tanıştım , Siyah Lale kitabı ile yoksa bu kitabın ilk sayfasına şöyle yazıp ; "Sen bir harikasın Rosa. Şey gibi, şey, şey..." "Siyah lâle gibi," yazıp tüm ruhuma, biyolojime ve psikolojime çiçek aşısı yapan "O" kişiye gönderirdim bu eseri. Biraz romantizm biraz sihir.
Kısa sürede , sürükleyici bir polisiye roman tadında okudum eseri. Beni aşka inandırmasa da siyah lale için verilen emeklere ve elbette mucizeye inandırdı.Neden olmasın?