Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

120 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
31 saatte okudu
İnsan bir şeye bağlanmaya görsün. Çöz çözebilirsen.
**Yazılanlarda bir parça da olsa size dokunan bir yer varsa oraya daha önce birisi dokunduğu içindir**. Böyle bir epigraf ile başlamış
Taş Sektirme Ustası
Taş Sektirme Ustası
kitabına. Bu deyiş bam telimeden vurdu beni. Dedim acaba hangi yaşanmışlıklar iç olacak bana. Kolay değil yaşanmışlıkların ya da ifade edilemeyen boşlukların, insanı zincir gibi bağlayan, esir eden bağların dile gelmesi. Kitap ile ilgili bunca güzel kompozisyonlar, incelemeler de okumuşken ben kaygı duydum nasıl ifade edebilirimle ilgili.. Kitapta bir taş metaforu var . Taş sektirme.. ' En uzağa gidince ne fark ediyor ' "En azından bir adım ötesini görmüş oluyor, benim gibi değil," .. Köklere bağlılık, gitmek istemek ama gidememek. Sıkışmışlık; ifade edilemeyince suskun çığlık, eleştirirel bakış.. Kitapta ifade bulan bir paradoks var. Buridan'ın eşeği bir paradoksu... "Bir balya saman ve bir kova su arasında tam ortada kalan eşeğin hâlini anlatır. Eşit derecede aç ve susuz olan eşek yaşamak için hangisini tercih edeceğine nasıl karar versin?" Suya gitse açlıktan ölecek, samana gitse susuzluk ölecek. Kararsızlık, orta kalmış olma duygusu daha çabuk öldürecek. Çok zaman yaşadığımız bir duygudur bu. Ruhen ezginlik, çevre baskısı, çevrenin beklentileri, uyumsuzluk, kaçış halleri, deli olma, deli gibi olma halleri.. Sığınma isteği.. bir adım olsun isteği.. "Kelimeler yetmeyince herkes taşla anlatır derdini ya da taşa." Taş sektirme burada imdata yetişiyor. Nefes oluyor. Yara bandı görevi görüyor. İnsanlar taşa benzer mi.. Taş.. biçim ve renkleri farklı.. taşın adı sert.. sertlik koruyamıyor onu , sonunda hamur olmaktan , parçalara bölünmekten kurtulamıyor .. biçare.. kolay değil dalgalara teslim olmak .. Teslim olmanın kolay olduğunu kim söylemiş! İnsanları kıyıya atan söylenmemiş ne çeşit suskunluklar var ki.. aynı bu taşlar gibi şekil buluyor. Ve toz.. uçuşan tozlar gün ışığı içinde ve gölgede fark edilen.. Toz gibiydim , hareketli, yerinde duramayan ama yine de sınırlarını bilen.. O çelişki.. ömür boyu şikayet... gitmekle kalmak arasındaki çelişki .. içinde bir yerde kırılan adı konulamayan dişliler, kırılınca işlemeyen, bir adım mesafe kat edemeden dönmedolap misali yerinde sayma halleri.. Bu zincirleri ben örmedim ama bağlandım ! "Bağlanıp kaldım burada, kendi yarattığım bir sınırdan söz etmiyorum. Atlar citlerini kendi örmez, onların üzerinde geçmeyi bilir. Eğer yol varsa." Kova içinde can çekişen balık.. zıplıyor zıplıyor. Ait olduğu yere gitmek istiyor. O balığı atabiliyorsan geldiği yere ve boş kova ile dönüşü göze alıyorsan seni bağlayan zincirin halkalarından birini kırdın demektir. Taş meteforu öyle çok yerde kullanılmaş ki.. Eski yıkılmış virane olmuş evlerin hissettirdiği gibi.. Ayna Taşı, her şeyi bilmenin ağırlığı ile ceşmenin başında durur ve insana gelip geçiciliğini anlatmak isteyen..kibir bilmez. Soluk taşı, "Aradan yıllar geçmiş, her şeyi ardında bırakmışsın gibi düşün, öyle gel yanıma." Yada taş, kıymetli olanı verebilmek icabında.. Mezar taşı, Zamana inat sonsuzluk. Ahlat taş.. sert, duvar ustası yontar onu, dilinden anlamak gerek.. insan da öyledir. Taş metoforu ile örülü küçük epigraf ile giriş yapılmış bölümlerden bizden deyişler, kimi esprili, kimi hüzünlü, birbirine bağlı hikayeler okudum. Bahanelere sığınıp gidememek.. Bırakmayı hafife alma, doğru mu diye sormaya başladığında arkana baktığında seni bağlayan bir çok şey görürsün. Kitap bitince düşündüm ben de.. ebedî, sonsuzluk taşım nerde doğdum ise orda olsun. Keşke olsun. İnsan köklerinden ayrı yere düşüyor ama hep orayı düşlüyor. Akışta görülmüş ve bir nebze ilgi çekmişse ne mutlu bana. Bir tek safiri gördüm, kıyıda yalnız yatan. Suya en yakın yerde, benim gibi yorgun. Renginin parlaklığı gitmiş. Sırtı bana dönük, denizi seyrediyor. Belki o çevirdi onları. Geride başka iz yok. Safiri alıyorum elime. Biliyorum ne istediğini. Gidenlerin peşinden fırlatıyorum onu da. Denize kavuşmaktan mutlu, sekerek kayboluyor gözden. Suya dalmadan önce son bir defa bana bakıyor. Hiç kimseye anlatma diyor bunları. Ben de batan bir taş gibi içimde tutuyorum. Yaşlanınca nedir akılda kalan,. Herkesin avuçlarında bir şey kalır. Son gücünü ona saklar. .. mecbur kalınca olgunlaşıyor insan. Yoksa kim böyle bir şey ister ki. .. seçmemişsin ki, mecbur kalmışsın büyümeye. İyi okumalar dileklerimle..
Taş Sektirme Ustası
Taş Sektirme UstasıResul Bulama · 0151 okunma
··
2.167 görüntüleme
Resul Bulama okurunun profil resmi
İnceleme bitince düşündüm ben de, "İnsanları kıyıya atan söylenmemiş ne çeşit suskunluklar var," denmişse incelemede; attığım taş yerini bulmuş, susulan yerden devam edilmiş sayıyorum. Ben sanmıştım ki taş suyun üzerinde biraz gider, sonra batar. Kimse hatırlamaz bunu. Sizin gibi değerli okurlar bir şeyler yazdıkça, yazma ihtiyacı duydukça gönüllere dokunduğunu, hikâyenin tanıdık geldiğini görüyorum ve çok mutlu oluyorum. O zaman diyorum ki safir de olsa fırlatacaksın bu dünyada, içerde kalmasın, elbette kıymetini bilen çıkacaktır. Değil mi ki "taş da bir kum da bir." İyi ki yazdınız, sizdeki yansımalarını paylaştınız değerli hocam. Teşekkürler.
Sevgican okurunun profil resmi
Ben teşekkür ederim. İnce nüasları fark edebilmek ve okuyucusu çok olsun dileklerimle.. Çok teşekkür ederim.
Resul Bulama
Resul Bulama
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.