Fakat şu kadarını söyleyebiliriz ki,
mevcut kaynaklar çerçevesinde bile, Türklerin lslam'a geçiş
sürecinin, milliyetçi muhafazakar tarih tezinin ileri sürdüğü
gibi olmadığı, yani, "Türkler'in Müslüman olmadan önce
de lslam'a çok yakın dini inançlara sahip oldukları, bu
sebeple ona hiç yabancılık çekmeden ve direnmeden kolayca
uyum sağladıkları" şeklindeki fikrin gerçeği yansıtmadığı,
aksine bu sürecin, çok karmaşık siyasi, sosyo-ekonomik
ve kültürel birtakım şartlar dahilinde cereyan ettiği ortaya
çıkmaktadır. O halde Türk Müslümanlığının tarihsel boyutunun,
dört başı mamur, her zaman ve her yerde katıksız
bir Ehli Sünnet kalıplarına uygun mükemmel bir lslamlaşma
varsayımını da beraber getiren bu kolaycı ve problemsiz
tezin gerçeği yansıtmadığını kabul ederek bu tarihsel boyut
meselesine yeniden ve ciddiyede eğilinmesi gerekiyor.