Başımıza gelen hiçbir kötülük, bizi bunun önlenebileceği koşulları düşünmekten daha fazla üzmez; bu nedenle sükûnetimiz açısından hiçbir şey, tüm tesadüflerin kendilerini hüküm süren kaderin araçları olarak gösterdiği ve böylece bizim de meydana gelen kötülüğe iç ve dış koşulların çatışmasıyla çekildiğimizi kabul ettiğimiz olaylara gereklilik yönünden bakmaktan daha etkili değildir: yani kadercilik.