Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

2086 syf.
9/10 puan verdi
·
38 günde okudu
Nazım'ın hasretindeyiz
Asıl adı Mehmet Nâzım RAN olan Selanik doğumlu şairimiz Nazım Hikmet'in hayatından biraz söz edelim. Siyasetle çok iç içe geçmiş bir ömür yaşamış ve bu sebeple de sürekli olarak cezaevine girip girip çıkmış. Son olay ise, çürüğe çıkarıldığı halde askerliğe çağrılması onu tedirgin etmiş, kendisini ortadan kaldırmak için düzenlenmiş bir komplo olduğunu düşünerek Moskova'ya kaçırmıştır. Aşk hayatı ise, Cemal Süreya gibi çok karışık, ilk eşi Nüzhet Hanım, ikinci eşi diş hekimi Yelena Yurçenko, (salgın hastalığa yakalanarak ölmüş) üçüncü eşi Piraye Altınoğlu. Piraye ile birlikteyken, mahpusluk yıllarında tanıştığı Münevver Andaç'la beraber yaşamaya başlamış. Piraye'den boşandıktan üç gün sonra M. Andaç'tan oğlu Mehmet dünyaya gelmiş. Moskova' ya yerleşince geçirdiği kalp krizi sonrası doktoru Galina Grigoryevna Kalesnikova ile birlikte yaşamaya başlamış. Ve son olarak âşık olduğu, kendisinden 30 yaş küçük tiyatro sanatçısı ve senaryo yazarı Vera Tulyakova ile evlenmiş. (Nazım şiirlerinde bütün bu kadınlara da yer vermiştir. Hayatına giren her bir kadına birazcık dize birazcık da keder armağan etmiştir.) Şair dedesinin de etkisiyle, küçük yaşta şiir yazmaya başlamıştır. Şiirlerinde hapishane günleri, mahpusluk, tabiat, direniş, hürriyet, vatan, memleket, insan, aşk, sevda, kadın, ayrılık, yalnızlık, ölüm gibi temaları işlemiştir. Kitapta geçen 'memleketimden insan manzaraları' bölümü ne de güzeldi. Ne kadar iyi insan tahlilleri yapmış Nazım Hikmet. Memleketin işsizliği o gün de vardı bugün de aynı yani sen gideli çok şey değişmedi kalemin üstadı. Ayrıca yine kitapta geçen 'Taranta–Babu’ya mektuplar' adlı bölümde, Nazım Hikmet, İtalyan Faşizmini özel bir kurguyla, bir dizi şiir ve mektupla anlatır. Kitap, İtalya’ya resim öğrenmek için gelen Habeşistanlı bir delikanlının, karısına yazdığı mektuplardan oluşur. Mektuplar, faşistler tarafından tutuklanan delikanlının odasını kiralayan “kendi ülkesinde kendi dilini istediği gibi kullanamadığı için, Asya ve Afrika dillerine merak saran” bir İtalyan tarafından ulaştırılır yazara. Taranta-Babu’ya yazılmış ve sahibine ulaşamamış olan bu mektuplar aracılığıyla Nazım, İtalya’da hüküm süren faşizmi neredeyse bütün yönleriyle önümüze sermeyi başarır. Taranta-Babu ile delikanlının kavuşulması artık mümkün olmayan sevdaları ise okuyucunun damağında buruk bir lezzet bırakır. Nazım Hikmet bir şiirinde vasiyet etmiş. "Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni." demiş. Fakat vatanına, memleketine hasret hemde delice, çıldırasıya hasretiyle Moskova'da defnedilmiş. Zor bir hayat ama ne derler herkes kendi seçimlerinin kurbanıdır. Ben daha çok o güzel şiirleriyle ilgileniyorum. Bir nakış gibi ince ince işlemiş dizelerini... Aslında Nazım Hikmet'in tüm hayatı, yaşamı ve aşkları bu dizelerde.. Ben çok beğendim. Bir çok da alıntı yaptım. Siz de Nazım'ın hasretine gönüllüyseniz kapılın o dizelere... Sizlere de birkaç alıntı bırakıp noktalayayım. *kimi insan otların kimi insan balıkların çeşidini bilir ben ayrılıkların kimi insan ezbere sayar yıldızların adını ben hasretlerin *İlerdeki güzel günler beni görmeyecek bari selâm yollasınlar geberiyorum kederden. *Çok yorgunum, beni bekleme kaptan. Seyir defterini başkası yazsın. Kubbeli, çınarlı mavi bir liman. Beni o limana çıkaramazsın... *Sende, ben, imkânsızlığı seviyorum, fakat aslâ ümitsizliği değil... *En güzel deniz : henüz gidilmemiş olanıdır. En güzel çocuk: henüz büyümedi. En güzel günlerimiz : henüz yaşamadıklarımız. Ve sana söylemek istediğim en güzel söz : henüz söylememiş olduğum sözdür. *O diyor ki bana: — sen kendi sesinle kül olursun ey! Kerem gibi yana yana.. Dert çok, hemdert yok Yüreklerin kulakları sağır.. Hava kurşun gibi ağır.. Ben diyorum ki ona: — kül olayım kerem gibi yana yana. Ben yanmasam sen yanmasan biz yanmasak, Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa.. Şiirle kalın...
Bütün Şiirleri
Bütün ŞiirleriNazım Hikmet Ran · Yapı Kredi Yayınları · 20193,362 okunma
·
58 görüntüleme
Çilem okurunun profil resmi
"1936'da ben çocuktum, o devdi. Nâzım, bir dâvânın kanatlarında yükseldi. Şairi mitoslaştıran uğradığı zulümler oldu. "Gözlerimiz temiz damlalardır" veya "Ağlama salkım söğüt ağlama" kabiliyetli bir lise talebesinin müsvedde defterinde bunlara benzer mısralar bulunabilir. Nâzım, demir parmaklıklar arkasında konuştuğu için sesinde kükreyişe benzeyen bir mehâbet vardı. Oktay Rıfat, "Nâzım'da tek mısra yoktur" dediği zaman şaşalamıştım. Gerçekten de yok. Nâzım, freskler çizen adam. Sevecekseniz bütün olarak seversiniz, kıtıklarıyla, yapmacıklarıyla, gevezelikleriyle...Yanımda hiç bir kitabı yok. Nâzım'ı Avrupa çapında meşhur eden ne? Şâirliği mi? Hayır, kavgası." (Cemil Meriç, Jurnal I, s. 261-262.)
Cemil Meriç
Cemil Meriç
/
Jurnal - Cilt 1 - 1955-1965
Jurnal - Cilt 1 - 1955-1965
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.