Lâ: Sonsuzluk Hecesi kitabını, 10-12 yıl önce okumuştum. O zaman tarzına ve üslubuna hayran olduğum yazarın, başka bir kitabını okumak kısmet olmamıştı. Ancak, kitapçıda kitapları incelerken, başka bir müşterinin kitabı aldığını görünce, bende de okuma isteği oluştu ve kitap grubumuzda değerli okur arkadaşlarım @randallflagg007 , @gizemm57 ve Özgür Bey ile aramızda yaptığımız kitap hediyeleşmesi ile kitabı hediye olarak aldım.
Akademisyen ve yazar olan Nazan Bekiroğlu, kendi memleketi olan Trabzon'u merkez alarak, muhteşem bir eser ortaya çıkarmış.
Tebriz, Bakü, Batum, Tiflis, Yezd, İstanbul bütün bu şehirler; Settarhan, Zehra, Azam, Sofya, Mirza Han, Büyükhanım vs. birçok isim.
İnsanın kaderi bütün bu insanlardan, şehirlerden geçer ve bir yol olur. Bu yollarda âşık olunur, acılar çekilir, bedeller ödenir; eksilirsin, artarsın ama sonunda aynı kişi değilsindir.
Yazar kimsenin dikkatini çekmeyen insan hikayelerine odaklanıyor. Eski fotoğraflar üzerinden, mekândan ziyade, insana odaklanıyor. Fotoğraflar üzerinden geçmişe gidip, dedesinin ve ananesinin gölge izleyicisi oluyor. Belki sesini o insanlara duyuramıyor ama hikayelerini anlatarak kendisini mutlu ediyor.
İki büyük savaş, muhacirlik, tehcir, açlık, ölüm, mutluluk, aşk, kendini bulma, kendini unutma, hepsi ve daha fazlası var. Sanki bütün bunlar iki insanın kavuşması için olmuş; insanlar bunun göç etmiş, ölmüş ve yaşamış. Her şey vuslat için var olmuş.
Kitabın bana göre en çarpıcı bölümünü direk paylaşıyorum. Sadece bu bölümü okusam bile, kitabı alıp okumamam için yeterliydi.
“Böyle bir yorgunluğu ancak benzer yolları yürümüş olan anlar. Senin yorgunluğunu benim yorgunluğum, senin gördüklerini ancak benim gördüklerim siler. Gerisin geri birlikte yürürsek eğer o yollar haritadan silinip gider. Bütün işaret taşlarını iptal edebilir, bütün güzergahları ihlal edebiliriz. Bütün o sesleri, tatları, kokuları yok edebiliriz. İnkar etme kalbin mucizesini, yeter ki el ver.”
Romanı okurken dikkatimi çeken en önemli şey; farklı din ve kültürdeki insanların kılık, kıyafet gibi şeylerden çok rahat neye mensup olduğunun anlaşılması oldu. Herkesin aynı olmaya çalıştığı günümüzü düşündüğümüz zaman ne büyük zenginlik.
Herkesin okumasını tavsiye ederim. Emin olun dolu dolu bir kitap.
