Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

_Nasıl oldu da 1000 yıldır ordu gibi birbirine kenetlenen bu millet, kurdun saldırdığı sürüye döndü? Farkında mısınız ayağımızın altındaki zemin her gün biraz daha kayıyor ve tutunmak için sarıldıklarımız bir bir elimizde kalıyor. Cumhuriyetle birlikte eğitim reformuna girişip eksiklikleri gidereceğimize, daha da güdük hale geldik. _Özgürlük sevgisi doğal olarak insanda o kadar güçtür ki, bir kere özgürlüğe alıştığında, artık her şeyi onun uğruna feda edecektir. Sırf bu sebepten ötürü talim-terbiyenin disiplin kısmı çok erken dönemlerde yerini almalıdır, çünkü bu yapılmadığı zaman, hayatta daha sonra kişiliği değiştirmek kolay olmayacaktır. Disiplinden yoksun [yani kendi kendine sınırlama becerisi gelişmemiş] insanlar gelip geçici her arzuyu, her hevesi takip etmeye yatkındırlar. Bunu vahşi kavimler arasında da görürüz, onlar her ne kadar bir müddet Avrupalılar gibi iş yahut vazifelerini yerine getirseler de, hiçbir zaman Avrupalılara, Avrupalıların tarz ve tavırlarına alışamazlar. Onlardaki, Rousseau ve diğerlerinin tasavvur ettikleri gibi, soylu özgürlük duygusu değil, fakat bir tür barbarlık –deyiş yerinde ise hayvanlık, henüz gelişmemiş insani tabiattır. Dolayısıyla insanlar kendilerini erken yaşlarda aklın buyruklarına boyun eğmeye alıştırmalıdır. _Anlayış eğitime, eğitim de anlayışa bağlıdır. _Eğitim toplumun şimdiki aşaması için değil, o toplumun daha iyi geleceği için olmalıdır. _Mühendisin yaptığı hata hemen belli olur ama insanın yaptığı hatanın bedeli on yıllar boyu sürer ve bu toplumlar, ödedikleri bedelin neyin bedeli olduğunu da bilmezler. _Bir yara durduğu yere neden kangrenleşir? İyileşmesi gereken zamanda iyileşmediği, hekim adıyla dolaşanın kendini bilmez müdahaleleriyle git gide derinleştiği için. _Eğitim sayesinde insan disipline boyun eğdirilmelidir yani hayvani tabiatımızı, insanlığımızın daha iyi bir duruma gelmesi için sınırlayan tesiri anlamalıyız. Eğitim insanı bir kültürle donatmalıdır. Medenilik-incelik-nezaket dediğimiz kültür türü gereklidir. Anlayış kazandırıp, yeteneklerinin yeşermesi için uygun zemin hazırlamalıdır. Ahlaki terbiye eğitimin parçası olmalıdır. _Ahlaki eğitim ihmal edilirse çocukta bir çok kusur kökleşecektir ki daha sonraki aşamada eğitimin bütün kazanımları o kusur karşısında güçsüz kalacaktır. _Her şeyin bir zamanı var. Yetişkin için nasıl çocukça bir akıl uygun değilse, çocuk için de yetişkin davranışları uygun değildir. _Kökü derine olan meseleler, derin düşünürler talep ederler. _Acelemiz yok ama ecelimiz var ve o ecelin de acelesi. _Çocuklara düşünmeyi öğretmek gerekir. Bu keyfi değil, belirli ilkelere göre hareket ermesini öğrenmeyle başlar. _Eğer bir çocuk kötü davranışlarından ötürü cezalandırılır, iyiliğinden ötürü ödüllenirilirse, o sadece ödül için doğru davranacak ve hayata atılınca da iyiliğin her zaman ödüllendirilmediğini, kötülüğün de cezalandırılmadığını gördüğünde sadece menfaatlerini düşünen ve menfaatlerine göre doğru ya da yanlış davranan bir insan olacaktır. _İnsan özgürleşmiş olsaydı özü gür olması gerekirdi, şimdiki gibi cılız, mecalsiz, takatsiz, hakikatsiz değil. _Amerikan kültüründe dünyada insan ancak kendini pazarlayabildiği kadarıyla vardır. Önce kendi sonra başkaları. Her şey kendi çıkarı için ve bu uğurda bildiğinden şaşmayan, şekilden şekle giren ve deniz suyuyla susuzluğunu gidermek isteyen ama dinmeyen susuzluğuyla inadına kamçılayan, acımasız, merhametsiz birisi olması gerekir. Kamçılamakla kalmayıp besleyip gürbüzleştirmek de kişisel gelişimdir. Oysa ihtiyaç uyulan şey, insanın daha atılgan, daha pervasız olması değil, kendini ve etrafını dinleyip temkinli şekilde hareket etmesidir. _Hırslarından dolayı burnunun ucundan ötesini göremeyenlerin önünün kesilmesi gerekir. Hele kamunun yanına bile yaklaştırılmamaları gerekir. Bunlar olmayanı pazarlama arayışındalar. Eskiler az görünür, mütevazi şekilde yaşarlardı ve varlığını bilinmezlik toprağına göm çünkü görünmeyen şey meyve vermez derlerdi. Bunlar gömülmek bir tarafa, ışıkların üzerlerinden kaymasına bile tahammül edemiyorlar. _Çok var ki bu topraklar adam yetiştirmiyor. Hasbelkader yetişmiş olanlara da dünya dar ediliyor. _İnsanın içinde gelişmemiş halde bulunan birçok nüve vardır. Doğal yeteneklerini açığa çıkararak bu nüveleri geliştirmek ve kaderini gerçekleşmesini sağlamak görevimizdir. _İnsanın görevi kendini geliştirmektir. Ruhunu inceltmek ve ahlaki yasaya uymaktır. En büyük ödev eğitimdir. Çünkü anlayış-kavrayış eğitime, eğitim e anlayış-kavrayışa bağlıdır. İyi eğitimle dünyadaki her şey görünür hale gelir. Kötülük, denetim altına alınamamış vahşi tabiatın sonucudur. _Ağırbaşlılık(Vakar) insanı soylulaştırıp diğer bütün varlıkların üzerine çıkarır ve kişiliğindeki insanlığın bu vakarını ihlal etmeyecek şekilde davranmasının vazifesi olduğunun farkındalığına dayanır. _Ödev aşkına bir şey yapmak akla itaat etmek demektir. _Tanrısal korku yerine vicdanı, öz saygıyı, ağırbaşlılığı, duygu yerine anlayış gücünü, kasvetli bir dindarlık yerine, neşeliliği, iyi dindarlığı, iğrençliğin yerine nefreti koyması çocuklara öğretilmelidir. _Din, tanrı bilgisine tatbik ezilmiş ahlaktır. İbadetler sadece taze güç kazandırmalı. Tanrıyı hoşnut etmenin tek yolu iyi insan olmaktan geçer. Din ahlakla birleşmezse bir lütuf kazanma çabasından öteye geçemez. _1. Bölüm: Eğitim üzerine_ _Talim ve terbiye(disiplin) İnsanın insanlıktan çıkmasını engelleyen, hayvani dürtülerinden alıkoyan şeydir. _Serkeşlik, kanun kural tanımazlıktır. Disiplinden yoksun insanlar her arzuyu takip ederler. Vahşi kavimler böyledir ve disiplin erken yaşta verilmezse, ileriki yaşlara buna alışamazlar. Vahşilerin avrupa tarzına alışamamaları gibi. _Hayvanlar eğitime gereksinim duymazlar. Eğer öyle olsaydı örneğin, serçe yumurtalarını kanaryanın yanına koyarsanız, yavrular kanaryanın ötüşünü öğreneceklerdi ve kanarya gibi öten serçelerimiz olacaktı. _İnsan ancak eğitimle insan olabilir. Eğitimden geçmemiş insan kaba, talim terbiye görmemiş insan serkeştir. Hiç kimse gençliğinde iyi bir eğitim almadan olgunluğa erişemez. _Bir fikir, henüz tecrübe edilmemiş mükemmeliyet tasavvurundan başka bir şey değildir. _Eğitim sistemiyle insanlar varoluşunun amacına ulaşamamakta çünkü her insan değişik şekilde yaşamaktadır. _Tekdüzelik ancak, herkesin aynı ilkelere göre davranması ve bu ilkelerin onlar için ikinci bir tabiat olması durumunda ortaya çıkabilir. Aynı kökten filizlenen bir bitki aynı renkte çiçekler açar ama tohumdan filizlendiğinde çiçekler çok değişik renkleri ihtiva eder. Tabiat bir bitkiye çok çeşitli tomurcukları yerleştirmiştir ve bunların gelişimi sadece uygun ekim meselesidir. O halde insan için de bu böyledir. _Eğitim ancak nesiller boyu tatbikatla kusursuz hale gelebilecek bir sanattır. Her nesil bir önceki neslin birikimlerini geliştirerek yükseltir. böyle bir sürecin sonucunda fevkalade bir kültür ortaya çıkar. İnsan soyunun tümü eğitilmeden başarıya ulaşılamaz. _Kötü bir eğitim almış insan, başkalarını eğitmeye çalışırken, kendi hatalarını tekrarlamaktan başka bir şey yapmayacaktır. Eğitim bilimsel olmazsa, tutarlı olmayacak ve bir nesil başkasının inşa ettiğini yerle bir edecektir. _Çocuklar bu zaman için değil, gelecek için eğitilmelidir. Aileler çocuklarını günümüzün şartlarına uyabilecekleri şekilde eğitirler ama bundan çok daha iyi bir eğitim gereklidir ki gelecekte daha iyi bir dünya kurulabilsin. Bu noktada 2 güçlük vardır. Aileler ve idarecilerin kendi çıkarları için insanları araç olarak kullanmaları. _Kültürün ilerlemesi tek bir insanla başlar ve zamanla diğerlerini de etkiler. _İnsan ya alıştırılarak ya da mekanik biçimde eğitilebilir. Hayvanlar alıştırılarak-uysallaştırılarak- terbiye edilir. Ama bunlar da yeterli değil, çünkü çocuklar düşünmeyi öğretmek gerekir, bunun için de sabit ilkeler gereklidir. Kötülüğü tanrı yasakladığı için değil, vicdanen kaçınmaları gerektiği öğretilmeli. _Bir insan akıllı olmadıkça nasıl mutlu kılınabilir ki? _Rehber yönlendiricidir ve öğretmen ile aralarında fark vardır. Biri okul için diğeri hayat için eğitir. _Çocuğa küçük yaşta itaat etme- özgürlüğü kısıtlamaya tahammül etmek öğretilmeli ki ileriki yaşlarda mahrumiyetin, kendi kendine yetmenin ve bağımlılıktan kurtulmakta gerekli olan şeyleri elde etmenin ne kadar güç olduğunu öğrenebilsin. Hatta bu konuda cezalandırılabilir. Eğer böyle olmazsa mekanik bir eğitim olurdu. İtaatsizlik ederse, beklediği eğlence reddedilmelidir. _Çocuklar ileriki evrelerde kendilerine yeter hale gelmek zorundadırlar çünkü ailelerinin evlerinde nasılsalar bunu hep böyle olacağını, zahmetsiz, ekmeğin ve suyun hep önlerine geleceğini zannederler ve hayatları boyunca çocuk kalırlar. _2. Fiziki Eğitim Üzerine_ Bebeği sarıp sarmalama alışkanlığını terk etmeli, İtalyanlar gibi bir sandık içinde tutulmalıdır. Bebeği sallamamalıyız. Dadılar bebeğin ağlamasını dindirmek isterler ama ağlamak sağlıklı bir şeydir. Ağlayan çocuğun yardımına koşup ninniler söylemek çocuk için iyi değildir ve çoğu kez, onu bozan şeyin tohumları böylelikle atılmış olur çünkü ağlayarak istediğini yaptıran çocuk daha fazla ağlayacaktır. Çocuk isteğini doğru şekilde dile getirirse bu yerine getirilmelidir ve böylece açık sözlü olma alışkanlığı kazanacaktır. Çocuklar düşe kalka yürümeyi öğrenmeli. Ne kadar az araç kullanılır ve çocukların bir çok şeyi kendi kendilerine öğrenmelerine izin verilirse daha iyidir. Fazla müdehale çocuğu kadınsılaştırır- pasifleştirir. _Alışkanlık, herhangi bir şeyin tabiatımız için gereklilik haline gelinceye kadar sürekli tekrarlarının sonucudur. Tekrarlar vücudumuzda değişim meydana getirirler. Alışkanlık ne kadar kökleşirse insan o kadar az özgür hale gelir, tıpkı hayvanlarınki gibi. _Çocuklar belirli bir uyku ve yemek düzenine alıştırılmalılar. Kendi başlarına bırakılırlarsa beden, düzensizlikten zarar görür. _Sert yatak, yumuşaktan daha sağlıklıdır. Katı bir eğitim bedenin güçlenmesine yarımcı olur. Katı eğitimden insanları gevşeklikten alıkoyan şeyleri anlamalıyız. _Çocuklar için iradelerini kırmak amacıyla üzerlerinde bezdirici-küstürücü ve kölelere mahsus bir disiplin uygulamaktan daha zararlı bir şey tasavvur edilemez. _Çocuğun ağlaması engellenirse öfkesini yutar ve daha fazla besleyip büyütür ve kin tutmaya alışır. Çocuğa zorla bir şeyler yaptırmak ikiyüzlülüğü öğretmek olur. Dayaktan sonra çocuğun kendisini cezalandırmış olan elleri hangi hislerle öptüğü tasavvur edilebilir. Tabi ki minnettarlık duyguları değildir. Çocukta utanma duygusu olmadığından, ayıp, yazık sana gibi söylemler çocuğu çekingen yapacaktır. Çocuğa gösterilen aşırı ilgi de çocuğu bencil, hilekar yapar ve aileler çocuğun gözünde saygıyı yitirirler. Çocuk ağlayıp sızlayarak hiçbir şey elde edemeyeceğini bilerek yetiştirilirse, cüretkar olmaksızın dürüst, ürkek olmaksızın mütevazi olacaktır. Ağlayarak iş yaptıran çocuklar zorbaya dönüşür ve hükümranlıkları sonra erdiğinde kırılıp mahzunlaşırlar. _İnsanlar, yüksek tabakaya mensup olanların burunlarının havada olduğundan söz ederler fakat bu hayatları boyunca hiçbir engellemeye karşılaşmamış olmanın sonucu olarak belli bir kendine yeterlilik tavrından başka bir şey değildir. Alt tabakanın çocukları ise daha arsız oldukları söylenebilir çünkü bu sınıf, çocuklarıyla maymun gibi oynar, öpüp okşar… _Tabiat insana utangaçlık duygusu vermiştir. Bunun dışında aileler çocuklarını sürekli utanıp aşağılarlarsa çocuklarına ömür boyu pençesinden kurtaramayacakları bir ürkeklik musallat olacaktır. _Çocuğun iradesini kırmak onu köleleştirir ama doğal muhalefet onu uysallaştırır. Bizi sevindiren bir şeyi çocuk reddediyorsa biz de onun sevdiği şeyi reddetmeliyiz. _3. Kültür_ Çocuğu yürütmek için kullanılan yürüteçler bırakılmalı çünkü bu doğal esnekliğin yıkımına neden olur. Çocuk emekleyerek kendi kendine yürümeyi öğrenmeli. _4. Ruhun eğitimi_ Kültür, ruhun bozulmasını önlemeyi hedefler. Sanat ise ruha bir şeyler ilave eder. Fiziki eğitim tabiatı hedefler, ruhi eğitim özgürlüğü. Okul eğitimi mecburi bir iş düzeyindedir, serbest eğitim ise oyun. Meşguliyet hoş bir şey değildir çünkü insan kendini işe vermede güçlük yaşayacaktır. Amaçsız meçguliyet ise hoştur. Yürüyüşe yürümek için çıkıyorsa yürükçe keyif alırız ama bir yere gitmek için yürüyorsak sıkılabiliriz. _İnsan meşguliyete ihtiyaç duyar. Göğün bize çalışmak zorunda kalmaksızın tüm ihtiyaçlarımızı sunarak alicenaplık göstermiş olup olmayacağı kesinlikle olumsuz cevaplanmalıdır. Özgürlük kısıtlaması gereken bir iş olsa bile. Adem ve Havva bile cennette kalsaydı mutmu mesut şarkı söylemek yerine can sıkıntısından kıvranırlardı. Eğitim zorlayıcı olmalı ama böyledir diye kölece olması gerekmez. Çocuklar bu kısıtlamaların kıymetini hayatın daha sonraki evrelerinde idrak edecekler. _Yüksek melekelerden farklı olarak aşağı melekelerin kendi başlarına bir kıymetleri yoktur. Sözgelimi iyi hafızaya sahip fakat yargı gücünden yoksun bir insan. Böyle bir insan yürüyen bir kamustan farksızdır. _anlayış genelin bilgisidir. Yargı gücü genelin özele tatbikidir. Akıl ise genel ve özel arasındaki bağlantıyı anlama yetisidir. _roman okuma çocuklar için tasavvur edilebilecek en kötü şeyir. Çünkü onlar bundan faydalanamazlar. Roman okuma hafızayı zayıflatır. Hayal güçlerini tutsak eder. Her türlü roman çocuklardan uzak turulmalıdır. Hele başkasına anlatmak için akılda tutmak gülünç oluru. Hafızalarını geliştirmek için doğa tarihi, bitki bilimi, maden bilimi, resim, biçim bilgisi, matematik, coğrafya, harita öğretilmelidir. _Eğitimin amacı bilgi vermek değil, zihni güçlendirmektir. Eğitimde ceza verilirse her şey bozulacaktır. Çocuk cezalardan dolayı değil, doğru olduğu için doğru davranmasını öğrenmelidir. _Duyuların eğitimi, hayal gücünün eğitimi (çocukların hayal gücü geniştir. Masallarla daha da genişletmeye lüzum yoktur. dizginlenmelidir.) _Anlayış gücü söylediğimiz ya da herhangi bir şeyi anlayabilmemiz için gereklidir. o kadar çok insan vardır ki anlamadan dinlerler ve okurlar. Çocuklar kavrayış gücünü aşan şeyler hakkında akıl yürütmeye teşvik edilmemelidir. _Zihni melekelere geliştirmenin en iyi yolu her şeyi kendi başımıza yapmamızdır. Bunu yapmaya çok az insan muktedirdir ve kendi kendilerini eğitmiş insanlardır. Sokrates yöntemi idealdir. _5. Ahlaki eğitim_
·
84 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.