Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Birçoğumuzun yükseliş denemeleri, kafamızı çarptığımız görünmez camların yarattığı baş ağrısı nedeniyle zamanla hüzünlü vazgeçişlere dönüşür. Canımız daha az acısın diye kaderci ezberlere sığınırız. Kadercilik, mizacımız değildir, morfinimizdir. Zamanla şartlar değişir, mevsim Akdeniz olur, ama biz yılgın ve yorgun ruhumuzdan yayılan kasvetli kayıtsızlığın sisleri arasında göremeyiz yeni fırsatları. Yirmili yaşlarda hayallerimiz vardır, imkânlarımız yoktur; kırklı yaşlarda güzel imkânlar buluruz, ama hayallerimizi unuturuz. Başarı isteğimiz yüksekken imkânlarımız yoktur, imkânlarımız çoğaldığında ise isteğimiz azalır. Meydan buluruz, at bulamayız, at buluruz meydan bulamayız! Kısacası, hayat kırıklıklarımız hayal gücümüzü hadım ediyor. Günün sonunda mesai saati, maaş bordrosu, koltuk takımı ve okul servisi taksitleri arasında sıkışıp kalan rutin bir hayata teslim oluyoruz. Çocukluk hayallerimiz içimizde nasırlaşmış ukdelere dönüşüyor. Çoğumuz 35'inde ölüyor, 70'inde gömülüyor! Norman Cousins ne güzel özetlemiş: "Hayatta en büyük kayıp ölüm değildir. En büyük kayıp, biz yaşarken içimizdeki bir şeyin ölmesidir."
Sayfa 124Kitabı okudu
·
10 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.