Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

_İsa havarilerine, öleceğini ve 3 gün sonra dirileceğini söyledi. Onlar inanmadı. Bir bulut yaklaştı ve Tanrı: Oğlumu dinleyin dedi. _İsa, 2 körü iyileştirdi. Sonra isa'ya içine cin girmiş birisini getirdiler. İsa cini kovunca adam sevinçten göbek attı. _İnsanların size nasıl davranmasını istiyorsanız, siz de onlara öyle davranın. _Kim kendini bilge sanıyorsa, bilge olmak için akılsız olsun! Çünkü bu dünyanın bilgeliği, Tanrı’nın gözünde akılsızlıktır. _Düşmanın acıkmışsa doyur, su ver. Bunu yapmakla onu utanca boğarsın. Kötülüğü iyilikle yen. _Herkes kendi yararını değil, başkalarının yararını gözetsin. _Süsünüz örgülü saçlar, altın takılar, güzel giysiler gibi dışla ilgili olmasın. Gizli olan iç varlığınız, sakin ve yumuşak bir ruhun solmayan güzelliğiyle süsünüz olsun. Şefkatli, alçakgönüllü olun. _Hiç yemin etmeyin. Evet’iniz evet, ‘hayır’ınız hayır olsun. _Annesini ya da babasını beni sevdiğinden çok seven bana layık değildir. _Bir kadına şehvetle bakan her adam, yüreğinde o kadınla zina etmiş olur. Eğer sağ gözün günah işlemene neden olursa, onu çıkar at. Çünkü vücudunun bir üyesinin yok olması, bütün vücudunun cehenneme atılmasından iyidir. Boşanmış bir kadınla evlenen de zina etmiş olur. _Göklerdeki Babamın isteğini kim yerine getirirse, kardeşim, kız kardeşim ve annem odur. _Annesine ya da babasına söven kesinlikle öldürülecektir. _İsa rahiplere dedi ki: Yahya doğru yol için geldi, inanmadınız ama fahişeler inandı. Siz fahişelerden de geridesiniz. _Sezar’ın hakkını Sezar’a, Tanrı’nın hakkını Tanrı’ya verin. _Ben İbrahim’in Tanrısı, İshak’ın Tanrısı ve Yakup’un Tanrısı’yım _İsa, Yahya tarafından Şeria Irmağı’nda vaftiz edildi. Sudan çıkarken gök yarıldı ve sen benim oğlumsun diye ses duyuldu. _İsa, insanları tohumlara benzetiyor, tutan, kuruyan, kök salan…. _Zenginleri tanrı sevmez. Malını mülkünü sat fakirlere bağışla. _Dul bir kadının oğlunun cenazesi geçerken, haydi kalk dedi ve çocuk dirildi. İsanın namı yayıldı _Başkasına öğretirken, kendine de öğretmez misin? Çalmamayı öğütlerken, çalar mısın? “Zina etmeyin” derken, zina eder misin? _Çalışana verilen ücret lütuf değil, hak sayılır. Sıkıntı dayanma gücünü, dayanma gücü Tanrı’nın beğenisini, Tanrı’nın beğenisi de umudu yaratır. isa bizim için öldü ve biz aklandık, tanrının gazabından kurtulduk. _Boş gezenleri uyarın, yüreksizleri cesaretlendirin, güçsüzlere destek olun, herkese karşı sabırlı olun. Sakın kimse kötülüğe kötülükle karşılık vermesin. Birbiriniz ve bütün insanlar için her zaman iyiliği amaç edinin. Yaşlı adama çıkışma, babanmış gibi yol göster. Genç erkeklere kardeşinmiş gibi, yaşlı kadınlara annenmiş gibi, genç kadınlara tam bir yürek temizliğiyle kız kardeşinmiş gibi yol göster. _Artık yalnız su içmekten vazgeç; miden ve rahatsızlıkların için biraz da şarap iç. _İsa, musadan yücedir. Tanrının insan şeklindeki halidir. _Zenginim, zenginleştim, hiçbir şeye gereksinmem yok diyorsun; ama zavallı, acınacak durumda, yoksul, kör ve çıplak olduğunu bilmiyorsun. _Bilmediğim dille dua edersem ruhum dua eder ama zihnimin buna katkısı olmaz. Öyleyse ne yapmalıyım? Ruhumla da zihnimle de dua edeceğim.Tanrı’yı yalnız ruhunla översen, yeni katılanlar senin ne söylediğini bilmediğinden, ettiğin şükran duasına nasıl “Amin!” desin? Bilinmeyen diller imanlılar için değil, imansızlar için bir belirtidir. Borazan belirgin bir ses çıkarmasa, kim savaşa hazırlanır? 9 Bunun gibi, siz de anlaşılır bir dil konuşmazsanız, söyledikleriniz nasıl anlaşılır? Havaya konuşmuş olursunuz. İnsanların ve meleklerin diliyle konuşsam ama sevgim olmasa, ses çıkaran bakırdan ya da çınlayan zilden farkım kalmaz _Sizler akıllı olduğunuz için akılsızlara seve seve katlanıyorsunuz! Aslında sizi köle edenlere, sömürenlere, sizden yararlananlara, büyüklük taslayanlara ya da sizi tokatlayanlara katlanıyorsunuz. Utanarak kabul ediyorum ki, biz bunu yapacak güçte değildik! _Aziz Yuhanna diyor ki: Bir canavar çıktı ve herkesi heykel yapmaya davet etti. Heykeli canlandırıp kendine inanmayanları öldürtecekti. Canavar herkesin başına 666 sayısını damgaladı. Kendi simgesi. Gökteki melek dedi ki, bir insan canavara taparsa tanrı ona şiddetli bir azap edecek yakıcı bir içki içirecektir. İnsanların üzerine gökten tanesi yaklaşık kırk kilo ağırlığında iri dolu yağdı. _Rab. Eğer o ilk antlaşma kusursuz olsaydı, ikincisine gerek duyulmazdı. Oysa halkını kusurlu bulan Tanrı şöyle diyor: ‘İsrail halkıyla yeni bir antlaşma yapacağım günler geliyor. Onlar ilk antlaşmama bağlı kalmadılar. Ben de onlardan yüz çevirdim. Tanrı, “Yeni bir antlaşma” demekle ilkini eskimiş saymıştır. _Matta_ _İsa Mesih’in annesi Meryem, Yusuf’la nişanlıydı ama birlikte olmalarından önce Meryem’in Kutsal Ruh’tan gebe olduğu anlaşıldı. Nişanlısı Yusuf, onu herkesin önünde utandırmak istemediği için sessizce ayrılmak niyetindeydi ama Rabbin bir meleği rüyada ona görünerek şöyle dedi: “Davut oğlu Yusuf, Meryem’i kendine eş olarak almaktan korkma çünkü onun rahminde oluşan, Kutsal Ruhtandır. Meryem bir oğul doğuracak. Adını İsa koyacaksın. Halkını günahlarından O kurtaracak.” _Bazı yıldızbilimciler: “Yahudiler’in Kralı olarak doğan çocuk nerede? Doğuda O’nun yıldızını gördük ve O’na tapınmaya geldik.” Rabbin bir meleği Yusuf’a rüyada görünerek, “Kalk!” dedi, “Çocukla annesini al, Mısır’a kaç. Ben sana haber verinceye dek orada kal. Çünkü Hirodes öldürmek için çocuğu aratacak.” _İsayı, Yahya vaftiz etti. İsa vaftiz olur olmaz sudan çıktı. O anda gökler açıldı ve İsa, Tanrı’nın Ruhu’nun güvercin gibi inip üzerine konduğunu gördü. Göklerden gelen bir ses, “Sevgili Oğlum budur, O’ndan hoşnudum” dedi. _İsa, İblis tarafından denenmek üzere çöle götürüldü. 40 gün 40 gece oruç tuttuktan sonra acıktı. O zaman Ayartıcı yaklaşıp, “Tanrı’nın Oğluysan, söyle şu taşlar ekmek olsun” dedi. İsa ona şu karşılığı verdi: “İnsan yalnız ekmekle yaşamaz, Tanrı’nın ağzından çıkan her sözle yaşar’ diye yazılmıştır.” Sonra İblis O’nu kutsal kente götürdü. Tapınağın tepesine çıkarıp, “Tanrı’nın Oğluysan, kendini aşağı at” dedi, “İsa İblis’e ‘Tanrın Rab’bi denemeyeceksin’ diye de yazılmıştır. İblis bu kez İsa’yı çok yüksek bir dağa çıkardı. O’na dünya ülkelerini göstererek, bana taparsan, bütün bunları sana vereceğim” dedi. İsa: “Çekil git, Şeytan! ‘Tanrın Rab’be tapacak, yalnız O’na kulluk edeceksin’ diye yazılmıştır.” Bunun üzerine İblis İsa’yı bırakıp gitti. Melekler gelip İsa’ya hizmet ettiler. _İsa, halk arasında rastlanan her hastalığı, felci, cin çarpmasını iyileştiriyordu. _Kurallar (Tevratı güncelleştirme) _Göze göz, dişe diş’ dendiğini duydunuz. Ama ben size diyorum ki, kötüye karşı direnmeyin. Sağ yanağınıza bir tokat atana öbür yanağınızı da çevirin. Size karşı davacı olup mintanınızı almak isteyene abanızı da verin. Sizi bin adım yol yürümeye zorlayanla iki bin adım yürüyün. Sizden bir şey dileyene verin, sizden ödünç isteyeni geri çevirmeyin.” _Komşunu seveceksin ama düşmanından nefret edeceksin’ dendiğini duydunuz. Ama ben size diyorum ki, düşmanlarınızı sevin. O, güneşini hem kötülerin hem iyilerin üzerine doğdurur. Eğer yalnız sizi sevenleri severseniz, ne ödülünüz olur? Vergi görevlileri de öyle yapmıyor mu? Yalnız kardeşlerinize selam verirseniz, fazladan ne yapmış olursunuz? Putperestler de öyle yapmıyor mu? _Başkasını yargılamayın ki, siz de yargılanmayasınız. Çünkü nasıl yargılarsanız öyle yargılanacaksınız. _Kutsal olanı köpeklere vermeyin. İncilerinizi domuzların önüne atmayın. Yoksa bunları ayaklarıyla çiğnedikten sonra dönüp sizi parçalayabilirler. _Adam karısına bağlanacak, ikisi tek beden olacak. onlar artık iki değil, tek bedendir. O halde Tanrı’nın birleştirdiğini, insan ayırmasın. _İsa, öğrencisine: Karşı köye gidin, orada bağlı bir eşek ve sıpa bulacaksınız. Onları bana getirin. Bir şey diyen olursa, ‘Rab’bin bunlara ihtiyacı var, hemen geri gönderecek’ dersiniz.” Siyon kızına deyin ki, ‘İşte, alçakgönüllü Kralın, Eşeğe, evet sıpaya binmiş Sana geliyor. _Dileyin, size verilecek; arayın, bulacaksınız; kapıyı çalın, size açılacaktır. _Dar kapıdan girin _Sahte peygamberlerden sakının! Onlar size kuzu postuna bürünerek yaklaşırlar, ama özde yırtıcı kurtlardır. Onları meyvelerinden tanıyacaksınız. _Gölde fırtına koptu. İsa kalkıp rüzgarı ve gölü azarladı. Ortalık sütliman oldu. _Kızı ölen birine yardım için gitti. Çekilin!” dedi. “Kız ölmedi, uyuyor.” Onlar ise kendisiyle alay ettiler. Kalabalık dışarı çıkarılınca İsa içeri girip kızın elini tuttu, kız ayağa kalktı. _12 havari öğrenciye hastalıkları iyileştirmeyi öğretti ve İşte, sizi koyunlar gibi kurtların arasına gönderiyorum. Yılan gibi zeki, güvercin gibi saf olun. Kardeş kardeşi, baba çocuğunu ölüme teslim edecek. Çocuklar anne babaya başkaldırıp onları öldürtecek. Benim adımdan ötürü herkes sizden nefret edecek. Ama sonuna kadar dayanan kurtulacaktır. _Kendi içinde bölünen ülke yıkılır. Eğer Şeytan Şeytan’ı kovarsa, kendi içinde bölünmüş demektir. _İnsanların işlediği her günah bağışlanır ama Ruh’a edilen küfür bağışlanmayacaktır. _İyi insan içindeki iyilik hazinedir. _Birkaç ekmek ve balığı bölerek 5 bin kişiyi doyurdu _Sabaha karşı İsa, gölün üstünde yürüyerek onlara yaklaştı. Öğrenciler, O’nun gölün üstünde yürüdüğünü görünce dehşete kapıldılar. “Bu bir hayalet!” diyerek korkuyla bağrıştılar. _Pis ellerle yenilen insanı kirletmez. insanı kirleten ağzıdan çıkan şeylerdeir, zina küfür hırsızlık. _Bebekler isaya övgüler düzüyordu _Celile’de bir araya geldiklerinde İsa onlara, “İnsanoğlu, insanların eline teslim edilecek ve öldürülecek, ama üçüncü gün dirilecek” dedi. Öğrenciler buna çok kederlendiler. _Pontius Pilatus MS 26-36 yılları arasında Roma İmparatorluğu'nun Yahudiye eyaletinin valisi _İsanın yargılanışı_ _Petrus izledi. İsa’ya ihanet eden Yahuda, “Kimi öpersem, İsa O’dur, O’nu tutuklayın” diye onlarla sözleşmişti. Dosdoğru İsa’ya gidip, “Selam, Rabbî!” diyerek O’nu öptü. Tutukladılar. Sonra istersem 12 tümenden yardımcı melek gönderir babam dedi. Öğrencileri kaçtı. Kahinler onu öldürmek için yalancı şahit aradılar. Sonunda ortaya çıkan iki kişi şöyle dedi: “Bu adam, ‘Ben Tanrı’nın Tapınağı’nı yıkıp üç günde yeniden kurabilirim’ dedi. Tanrı’nın Oğlu Mesih sen misin?” Nasıl diyorsanız öyledir. İsa’nın yüzüne tükürüp O’nu yumrukladılar. Bazıları da O’nu tokatlayıp, “Ey Mesih, peygamberliğini göster bakalım, sana vuran kim?” dediler. Vali, isayı önce kamçılattı, sonra çarmıha gerilmek üzere askerlere teslim etti. askerler isayla dalga geçti. Selam Yahudi kral diye kafasına kamışla vurup gerdiler. “Hani sen tapınağı yıkıp üç günde yeniden kuracaktın? Haydi, kurtar kendini! Tanrı’nın Oğlu’ysan çarmıhtan in!” diyorlardı. Saat üçe doğru İsa yüksek sesle, “Tanrım, Tanrım, beni neden terk ettin?” diye bağırdı. İsa, yüksek sesle bir kez daha bağırdı ve ruhunu teslim etti. O anda tapınaktaki perde yukarıdan aşağıya yırtılarak ikiye bölündü. Yer sarsıldı, kayalar yarıldı. Mezarlar açıldı, ölmüş olan birçok kutsal kişinin cesetleri dirildi. Bunlar mezarlarından çıkıp İsa’nın dirilişinden sonra kutsal kente girdiler ve birçok kimseye göründüler. _Ferisiler Pilatusa, “Efendimiz” dediler, “O ‘Ben öldükten üç gün sonra dirileceğim’ dediğini hatırlıyoruz. Onun için buyruk ver de üçüncü güne dek mezarı güvenlik altına alsınlar. Yoksa öğrencileri gelir, cesedini çalar ve halka, ‘Ölümden dirildi’ derler. Son aldatmaca ilkinden beter olur.” Mezarı güvenlik altına aldılar. .Ansızın büyük bir deprem oldu. Rab’bin bir meleği gökten indi ve mezara gidip taşı bir yana yuvarlayarak üzerine oturdu. Görünüşü şimşek gibi, giysileri ise kar gibi bembeyazdı. Nöbetçiler korkudan titremeye başladılar, sonra ölü gibi yere yıkıldılar. Melek kadınlara şöyle seslendi: “Korkmayın! Çarmıha gerilen İsa’yı aradığınızı biliyorum. O burada yok; söylemiş olduğu gibi dirildi. Kadınlar korku ve büyük sevinç içinde hemen mezardan uzaklaştılar; koşarak İsa’nın öğrencilerine haber vermeye gittiler. İsa ansızın karşılarına çıktı, “Selam!” dedi. Yaklaşıp İsa’nın ayaklarına sarılarak O’na tapındılar. O zaman İsa, “Korkmayın!” dedi. “Gidip kardeşlerime haber verin, Celile’ye gitsinler, beni orada görecekler.” _Markos_ _Vaftizci Yahya çölde ortaya çıktı. İnsanları, günahlarının bağışlanması için tövbe edip vaftiz olmaya çağırıyordu. Şu haberi yayıyordu: “Benden sonra benden daha güçlü olan geliyor. Ben sizi suyla vaftiz ettim, ama O sizi Kutsal Ruh’la vaftiz edecektir.” İsa, Yahya tarafından Şeria Irmağı’nda vaftiz edildi. Sudan çıkarken gök yarıldı ve sen benim oğlumsun diye ses duyuldu. O andan sonra denenmek için 40 gün çöle gönderildi. İsa cinleri konuşturmadan kovuyordu, çünkü onlar isayı biliyorlardı. _Hirodes’ kardeşinin karısıyla evlenince, Yahya bu kutsal yasaya aykırıdır dedi. Kral da onun başını kestirdi. Sonra isa gelince. Galiba bu Yahya ve tekrar dirildi dedi. _İsa havarilerine, öleceğini ve 3 gün sonra dirileceğini söyledi. Onlar inanmadı. Bir bulut yaklaştı ve tanrı: Oğlumu dinleyin dedi. _Musa, erkek karısını boşayabilir dedi. isa ise erk ve kadın bütündür. Boşanmaları günahtır dedi. _Adam öldürmeyeceksin, zina etmeyeceksin, çalmayacaksın, yalan yere tanıklık etmeyeceksin, kimsenin hakkını yemeyeceksin, annene babana saygı göstereceksin.’ ” ve en önemlisi malını mülkünü sat fakirlere ver. Zenginleri tanrı sevmez. _Luka_ _Zekeriya oğlu Yahya doğuyor. Melek meryeme, tanrının oğlunu doğuracaksın diyor. İsanın adını melek verdi. İyi ağaç kötü meyve, kötü ağaç da iyi meyve vermez. Her ağaç meyvesinden tanınır. _Dul bir kadının oğlunun cenazesi geçerken, haydi kalk dedi ve çocuk dirildi. İsanın namı yayıldı. Yahya ona adamlarını gönderip beklenen Mesih sen misin dedirtti. o da körleri iyileştiren, sakatları düzelten benim. Daha ne? _Kaybolan koyun benzetmesi. 100 den 1i bulunursa itaat etmiş kişi gibi değerlidir. _İyi olmak için ne yapmalı? Öldürme, zina yapma ve en önemlisi malını fakirlere ver. _Yuhanna_ _İsanın ilk mucizesi: Annesiyle düğüne gitmişti ve şarap kalmamıştı. İsa bütün fıçılara su doldurun dedi ve o sular en kaliteli şaraba dönüştü ve ilk mucizesini gerçekleştirdi. _Baba kimseyi yargılamaz, bütün yargılama işini Oğul’a vermiştir. Öyle ki, herkes Baba’yı onurlandırdığı gibi Oğul’u onurlandırsın. Oğul’u onurlandırmayan, O’nu gönderen Baba’yı da onurlandırmaz. Bana itaat edene sonsuz yaşam vardır. _Günah işleyen herkes günahın kölesidir. _Yahudiler: Biz zinadan doğmadık. Bir tek Babamız var, o da Tanrı’dır” dediler _Lazar, isanın dayısı. Öldü ve 4 gündür mezardayken annesi ağladı ve isadan yardım istedi. İsa da tanrı babasından yardım dileyip onu diriltti ve Yahudiler iman etti. _İsanın ünü yayılmaya başlayınca Romalılar onu öldürme planı yapmaya başladı. _Meryem isanın mezarına gitti ve boştu. 2 melek içierde oturuyordu. Sonra arkadan bir ses. Kadın ne ağlıyorsun dedi. Meryem onu bahçıvan sandı bir şey demedi. Sonra fark etti ki rabbi karşısında. Kucaklamak istedi ama isa izin vermedi. Ben yüce babamın yanına gidiyorum, döneceğim dedi. _Yuhanna diyor ki: İsanın hayatının tanığı öğrencisi petrustur. Onun anlattıklarından öğreniyoruz. _Elçilerin işleri_ _Elçiler isanın göğe yükselişine şahitlik ettiler. Sonra tanrı konuşuyor ve toplanmış birçok farklı dilden kavim anlıyor. Sarhoş muyuz diyorlar hayır. Tanrı isadan sonra hepinizi kutsadı. İsa bazı rahiplere görünüp görev veriyor. Barnabayla saul bunlardan birileri. Anadoluya gidiyorlar. Pavlus efeste Dimitri adında bir adamın Artemis tanrısının heykelcileklerini yapıp sattığını gördü ve uyardı tek tanrı isadır. Efesliler ayaklandı en büyük Artemis. _Roma: Başkasına öğretirken, kendine de öğretmez misin? Çalmamayı öğütlerken, çalar mısın? “Zina etmeyin” derken, zina eder misin? Kutsal Yasa’yı yerine getirirsen, sünnetin elbet yararı vardır. Ama Yasa’ya karşı gelirsen, sünnetli olmanın hiçbir anlamı kalmaz. Ancak içten Yahudi olan Yahudi’dir. Tanrı insanları İsa Mesih’e olan imanlarıyla aklar. Çalışana verilen ücret lütuf değil, hak sayılır. Sıkıntı dayanma gücünü, dayanma gücü Tanrı’nın beğenisini, Tanrı’nın beğenisi de umudu yaratır. isa bizim için öldü ve biz aklandık, tanrının gazabından kurtulduk. _Benliğe uyanlar benlikle ilgili, Ruh’a uyanlarsa Ruh’la ilgili işleri düşünürler. Benliğe dayanan düşünce ölüm, Ruh’a dayanan düşünceyse yaşam ve esenliktir. Çünkü benliğe dayanan düşünce Tanrı’ya düşmandır; Tanrı’nın Yasası’na boyun eğmez, eğemez de... Benliğin denetiminde olanlar Tanrı’yı hoşnut edemezler. Ne var ki, Tanrı’nın Ruhu içinizde yaşıyorsa, benliğin değil, Ruh’un denetimindesiniz. Ama içinde Mesih’in Ruhu olmayan kişi Mesih’in değildir. Eğer Mesih içinizdeyse, bedeniniz günah yüzünden ölü olmakla birlikte, aklanmış olduğunuz için ruhunuz diridir. Mesih İsa’yı ölümden dirilten Tanrı’nın Ruhu içinizde yaşıyorsa, Mesih’i ölümden dirilten Tanrı, içinizde yaşayan Ruhu’yla ölümlü bedenlerinize de yaşam verecektir. _Bedenlerinizi diri, kutsal, Tanrı’yı hoşnut eden birer kurban olarak sunun. Ruhsal tapınmanız budur. Bu çağın gidişine uymayın; bunun yerine, Tanrı’nın iyi, beğenilir ve yetkin isteğinin ne olduğunu ayırt edebilmek için düşüncenizin yenilenmesiyle değişin _Korintliler_ _İnsanın düşüncelerini, insanın içindeki ruhundan başka kim bilebilir? Bunun gibi, Tanrı’nın düşüncelerini de Tanrı’nın Ruhu’ndan başkası bilemez. Tanrı’nın bize lütfettiklerini bilelim diye, bu dünyanın ruhunu değil, Tanrı’dan gelen Ruh’u aldık. Ruhsal kişilere ruhsal gerçekleri açıklarken, Tanrı’nın lütfettiklerini insan bilgeliğinin öğrettiği sözlerle değil, Ruh’un öğrettiği sözlerle bildiririz. Tohumu ben ektim, Apollos suladı. Ama Tanrı büyüttü. 7Önemli olan, eken ya da sulayan değil, ekileni büyüten Tanrı’dır. _Kim kendini bilge sanıyorsa, bilge olmak için “akılsız” olsun! 19 Çünkü bu dünyanın bilgeliği Tanrı’nın gözünde akılsızlıktır. _İnsanlar, Siz Mesih’insiniz, Mesih de Tanrı’nındır. _Herkes kendi yararını değil, başkalarının yararını gözetsin. _(Kadının başı)_ Her erkeğin başı Mesih, kadının başı erkek, Mesih’in başı da Tanrı’dır. Başına bir şey takıp dua ya da peygamberlik eden her erkek, başını küçük düşürür. Ama başı açık dua ya da peygamberlik eden her kadın, başını küçük düşürür. Böylesinin, başı tıraş edilmiş bir kadından farkı yoktur. Kadın başını açarsa, saçını kestirsin. Ama kadının saçını kestirmesi ya da tıraş etmesi ayıpsa, başını örtsün. Erkek başını örtmemeli; o, Tanrı’nın benzeri ve yüceliğidir. Kadın da erkeğin yüceliğidir. Çünkü erkek kadından değil, kadın erkekten yaratıldı. Erkek kadın için değil, kadın erkek için yaratıldı. Bu nedenle ve melekler uğruna kadının başı üzerinde yetkisi olmalıdır. _Bütün beden göz olsaydı, nasıl duyardık? Bütün beden kulak olsaydı, nasıl koklardık? Gerçek şu ki, Tanrı bedenin her üyesini dilediği biçimde bedene yerleştirmiştir. Eğer hepsi bir tek üye olsaydı, beden olur muydu? Göz ele, “Sana ihtiyacım yok!” ya da baş ayaklara, “Size ihtiyacım yok!” diyemez. _Sizler Mesih’in bedenisiniz, bu bedenin ayrı ayrı üyelerisiniz _Bilmediğim dille dua edersem ruhum dua eder ama zihnimin buna katkısı olmaz. Öyleyse ne yapmalıyım? Ruhumla da zihnimle de dua edeceğim.Tanrı’yı yalnız ruhunla översen, yeni katılanlar senin ne söylediğini bilmediğinden, ettiğin şükran duasına nasıl “Amin!” desin? Bilinmeyen diller imanlılar için değil, imansızlar için bir belirtidir. Borazan belirgin bir ses çıkarmasa, kim savaşa hazırlanır? 9 Bunun gibi, siz de anlaşılır bir dil konuşmazsanız, söyledikleriniz nasıl anlaşılır? Havaya konuşmuş olursunuz. İnsanların ve meleklerin diliyle konuşsam ama sevgim olmasa, ses çıkaran bakırdan ya da çınlayan zilden farkım kalmaz _Sevgi sabırlıdır, sevgi şefkatlidir. Sevgi kıskanmaz, övünmez, böbürlenmez. Sevgi kaba davranmaz, kendi çıkarını aramaz, kolay kolay öfkelenmez, kötülüğün hesabını tutmaz. Sevgi haksızlığa sevinmez, gerçek olanla sevinir. Sevgi her şeye katlanır, her şeye inanır, her şeyi umut eder, her şeye dayanır. İnsanların ve meleklerin diliyle konuşsam ama sevgim olmasa, ses çıkaran bakırdan ya da çınlayan zilden farkım kalmaz. Peygamberlikte bulunabilsem, bütün sırları bilsem, her bilgiye sahip olsam, dağları yerinden oynatacak kadar büyük imanım olsa, ama sevgim olmasa, bir hiçim. _İsrailoğulları’nın zihinleri körelmişti. Bugün bile Eski Antlaşma okunurken zihinleri aynı peçeyle örtülü kalıyor. Çünkü bu peçe ancak Mesih aracılığıyla kalkar. _Tanrı’nın görünümü olan Mesih’in yüceliğiyle ilgili Müjde’nin ışığı imansızların üzerine doğmasın diye, bu çağın ilahı onların zihinlerini kör etmiştir. _Her yönden sıkıştırılmışız, ama ezilmiş değiliz. Şaşırmışız, ama çaresiz değiliz. Kovalanıyoruz, ama terk edilmiş değiliz. Yere yıkılmışız, ama yok olmuş değiliz. _Tanrı’nın isteğiyle çekilen acı, kişiyi kurtuluşla sonuçlanan tövbeye götürür. Dünyanın acılarıysa ölüm getirir _Galyaşışar_ _Yasa Kitabı’nda yazılı olan her şeyi sürekli yerine getirmeyen herkes lanetlidir. _Hacer- Yeruşalim _Kutsal Yasa altında yaşamak isteyen sizler, söyleyin bana, Yasa’nın ne dediğini bilmiyor musunuz? İbrahim’in biri köle, biri de özgür kadından iki oğlu olduğu yazılıdır. Köle kadından olan olağan yoldan, özgür kadından olansa vaat sonucu doğdu. Burada bir benzetme vardır. Bu kadınlar iki antlaşmayı simgelemektedir. Biri Sina Dağı’ndandır, köle olacak çocuklar doğurur. Bu Hacer’dir. Hacer, Arabistan’daki Sina Dağı’nı simgeler. Şimdiki Yeruşalim’in karşılığıdır. Çünkü çocuklarıyla birlikte kölelik etmektedir. Oysa göksel Yeruşalim özgürdür, annemiz odur işte böyle, kardeşler, bizler köle kadının değil, özgür kadının çocuklarıyız. Bakın, ben Pavlus size diyorum ki, sünnet olursanız Mesih’in size hiç yararı olmaz. _Benlik Ruh’a, Ruh da benliğe aykırı olanı arzular. Bunlar birbirine karşıttır; sonuç olarak, istediğinizi yapamıyorsunuz. Benliğin işleri bellidir. Bunlar fuhuş, pislik, sefahat, putperestlik, büyücülük, düşmanlık, çekişme, kıskançlık, öfke, bencil tutkular, ayrılıklar, bölünmeler, çekememezlik, sarhoşluk. Ruh sayesinde yaşıyorsak, Ruh’un izinde yürüyelim. _İnsan ne ekerse onu biçer. Ruh’a eken, Ruh’tan sonsuz yaşam biçecektir. _Efeslilere _ _Uğrunuza çektiğim sıkıntılar karşısında yılmamanızı rica ediyorum. Bunlar size yücelik kazandırır. _Şarapla sarhoş olmayın, Ruh’la dolun. Erkek de kadının başıdır. _Kölelere iyi davranın. _Şeytan’ın bütün ateşli oklarını söndürebileceğiniz iman kalkanını al. _Filipinlere_ _Alçakgönüllülükle başkalarının yararını da gözetsin. _İsa insan biçimine bürünmüş olarak ölüme, çarmıh üzerinde ölüme bile boyun eğip kendini alçalttı. Sünnet bağnazlarından sakının. _Selanikliler_ _Tanrı adil olanı yapacak: Size sıkıntı çektirenlere sıkıntı ile karşılık verecek, sıkıntı çeken sizleriyse bizimle birlikte rahata kavuşturacaktır. _İman, umut edilenlere güvenmek, görünmeyen şeylerin varlığından emin olmaktır _Eylemsiz iman ölüdür. Bir kimse iyi eylemleri yokken imanı olduğunu söylerse, bu neye yarar? _Vahiy_ (Yuhanna’nın rüyası- isanın doğuşu- iblis- savaş) _Tanrı isaya, isa da melek aracılığıyla kulu yuhannaya iletti. _Ben yuhanna, arkamda borazan sesine benzer yüksek bir ses işittim. Ses, Gördüklerini kitaba yaz ve yedi kiliseye, yani Efes, İzmir, Bergama, Tiyatira, Sart, Filadelfya ve Laodikya’ya gönder” dedi. Bana sesleneni görmek için arkama döndüm. Döndüğümde yedi altın kandillik ve bunların ortasında, giysileri ayağına kadar uzanan, göğsüne altın kuşak sarınmış, insanoğluna benzer birini gördüm. Başı, saçı ak yapağı gibi beyaz, kar gibi bembeyazdı. Gözleri alev alev yanan ateşti sanki. Ayakları, ocakta kor haline gelmiş parlak tunca benziyordu. Sesi, gürül gürül akan suların sesi gibiydi. Sağ elinde yedi yıldız vardı. Ağzından iki ağızlı keskin bir kılıç uzanıyordu. Yüzü bütün gücüyle parlayan güneş gibiydi. O’nu görünce, ölü gibi ayaklarının dibine yığıldım. O ise sağ elini üzerime koyup şöyle dedi: “Korkma! İlk ve son Ben’im. Diri Olan Ben’im. Ölmüştüm, ama işte sonsuzluklar boyunca diriyim. Ölümün ve ölüler diyarının anahtarları bendedir. Bunun için gördüklerini, şimdi olanları ve bundan sonra olacakları yaz. Sağ elimde gördüğün yedi yıldızla yedi altın kandilliğin sırrına gelince, yedi yıldız yedi kilisenin melekleri, yedi kandillikse yedi kilisedir.” Laodikya’daki kilisenin meleğine yaz. Amin, sadık ve gerçek tanık, Tanrı yaratılışının kaynağı şöyle diyor: ‘Yaptıklarını biliyorum. Keşke ya soğuk ya sıcak olsaydın! Oysa ne sıcak ne soğuksun, ılıksın. Bu yüzden seni ağzımdan kusacağım. Zenginim, zenginleştim, hiçbir şeye gereksinmem yok diyorsun; ama zavallı, acınacak durumda, yoksul, kör ve çıplak olduğunu bilmiyorsun. Bundan sonra gökte açık duran bir kapı gördüm. borazan sesine benzeyen ilk ses şöyle dedi: “Buraya çık! olması gereken olayları sana göstereyim.” O anda Ruh’un etkisinde kalarak gökte tahtta oturan birini gördüm. Tahtta oturanın, akik taşına benzer bir görünüşü vardı. Zümrüdü andıran bir gökkuşağı tahtı çevreliyordu. Tahtın çevresinde yirmi dört ayrı taht vardı. Bu tahtlara başlarında altın taçlar olan, beyaz giysilere bürünmüş yirmi dört ihtiyar oturmuştu. Tahttan şimşekler çakıyor, gök gürlemeleri işitiliyordu. Tahtın önünde alev alev yanan yedi meşale vardı. Bunlar Tanrı’nın yedi ruhudur. Tahtın önünde billur gibi, sanki camdan bir deniz vardı. Tahtın ortasında ve çevresinde, önü ve arkası gözlerle kaplı dört yaratık duruyordu. Birinci yaratık aslana, ikincisi danaya benziyordu. Üçüncü yaratığın yüzü insan yüzü gibiydi. Dördüncü yaratık uçan bir kartalı andırıyordu. Dört yaratığın her birinin altışar kanadı vardı. Yaratıkların her yanı, kanatlarının alt tarafı bile gözlerle kaplıydı. Tahtta oturanın sağ elinde iki yanı da yazılı, yedi mühürle mühürlenmiş bir tomar gördüm. Yüksek sesle, “Tomarı açmaya, mühürlerini çözmeye kim layıktır?” diye seslenen güçlü bir melek de gördüm. Ama ne gökte, ne yeryüzünde, ne de yer altında tomarı açıp içine bakabilecek kimse yoktu. Acı acı ağlamaya başladım. Çünkü tomarı açıp içine bakmaya layık kimse bulunamadı. Bunun üzerine ihtiyarlardan biri bana, “Ağlama!” dedi. “İşte, Yahuda oymağından gelen Aslan, Davut’un Kökü galip geldi. Tomarı ve yedi mührünü O açacak.” Tahtın, dört yaratığın ve ihtiyarların ortasında, boğazlanmış gibi duran bir Kuzu gördüm. Yedi boynuzu, yedi gözü vardı. Bunlar Tanrı’nın bütün dünyaya gönderilmiş yedi ruhudur. Kuzu gelip tahtta oturanın sağ elinden tomarı aldı. Tomarı alınca, dört yaratıkla yirmi dört ihtiyar O’nun önünde yere kapandılar. Boğazlanmış Kuzu Gücü, zenginliği, bilgeliği, kudreti, Saygıyı, yüceliği, övgüyü Almaya layıktır.” Ardından gökte, yeryüzünde, yer altında ve denizlerdeki bütün yaratıkların, bunlardaki bütün varlıkların şöyle dediğini işittim: “Övgü, saygı, yücelik ve güç sonsuzlara dek Tahtta oturanın ve Kuzu’nun olsun Kuzu yedinci mührü açınca, gökte yarım saat kadar sessizlik oldu. _Tanrı’nın önünde duran yedi meleği gördüm. Onlara yedi borazan verildi. Yedi melek ellerindeki yedi borazanı çalmaya hazırlandı. Birinci melek borazanını çaldı. Kanla karışık dolu ve ateş oluştu, yeryüzüne yağdı. Yerin üçte biri, ağaçların üçte biri ve bütün yeşil otlar yandı. İkinci melek borazanını çaldı. Alev alev yanan, dağ gibi büyük bir kütle denize atıldı. Denizin üçte biri kana dönüştü. Denizdeki yaratıkların üçte biri öldü, gemilerin üçte biri yok oldu. Üçüncü melek borazanını çaldı. Gökten meşale gibi yanan büyük bir yıldız ırmakların üçte biri üzerine ve su pınarlarının üzerine düştü. Bu yıldızın adı Pelin’dir. Suların üçte biri pelin gibi acılaştı. Acılaşan sulardan içen birçok insan öldü. Dördüncü melek borazanını çaldı. Güneşin üçte biri, ayın üçte biri, yıldızların üçte biri vuruldu. Sonuç olarak ışıklarının üçte biri söndü, gündüzün ve gecenin üçte biri ışıksız kaldı. Sonra göğün ortasında uçan bir kartal gördüm. Yüksek sesle şöyle bağırdığını işittim: “Borazanlarını çalacak olan öbür üç meleğin borazan seslerinden yeryüzünde yaşayanların vay, vay, vay haline!” Beşinci melek borazanını çaldı. Gökten yere düşmüş bir yıldız gördüm. Dipsiz derinliklere açılan kuyunun anahtarı ona verildi. Dipsiz derinliklerin kuyusunu açınca, kuyudan büyük bir ocağın dumanı gibi bir duman çıktı. Kuyunun dumanından güneş ve hava karardı. Dumanın içinden yeryüzüne çekirgeler yağdı. Bunlara yeryüzündeki akreplerin gücüne benzer bir güç verilmişti. Çekirgelere yeryüzündeki otlara, herhangi bir bitki ya da ağaca değil de, yalnız alınlarında Tanrı’nın mührü bulunmayan insanlara zarar vermeleri söylendi. Bu insanları öldürmelerine değil, beş ay süreyle işkence etmelerine izin verildi. Yaptıkları işkence akrebin insanı soktuğu zaman verdiği acıya benziyordu. O günlerde insanlar ölümü arayacak, ama bulamayacaklar. Ölümü özleyecekler, ama ölüm onlardan kaçacak. Altıncı melek borazanını çaldı. Dört melek, insanların üçte birini öldürmek üzere çözüldü. Görümümde atları ve binicilerini gördüm. Ateş, gök yakut ve kükürt renginde göğüs zırhları kuşanmışlardı. Atların başları aslan başına benziyordu. Ağızlarından ateş, duman, kükürt fışkırıyordu. İnsanların üçte biri bunların ağzından fışkıran ateş, duman ve kükürtten, bu üç beladan öldü. Atların gücü ağızlarında ve kuyruklarındadır. Yılanı andıran kuyruklarının başıyla zarar verirler. Ölmemiş olanlar tövbe etmedi. _Sağ ayağını denize, sol ayağını karaya koyarak aslanın kükremesini andıran yüksek sesle bağırdı. Denizle karanın üzerinde durduğunu gördüğüm melek, sağ elini göğe kaldırdı. Göğü ve göktekileri, yeri ve yerdekileri, denizi ve denizdekileri yaratanın, sonsuzluklar boyunca yaşayanın hakkı için ant içip dedi ki, “Artık gecikme olmayacak. Yedinci melek borazanını çaldığı zaman, Tanrı’nın sır olan tasarısı tamamlanacak. Nitekim Tanrı bunu, kulları peygamberlere müjdelemişti.” Gökten işittiğim ses benimle yine konuşmaya başladı: “Git, denizle karanın üzerinde duran meleğin elindeki açık tomarı al” dedi. Küçük tomarı meleğin elinden alıp yedim, ağzımda bal gibi tatlıydı. Ama yutunca midem acılaştı. Bana şöyle dendi: “Yine birçok halk, ulus, dil ve kralla ilgili olarak peygamberlikte bulunmalısın.” Yedinci melek borazanını çaldı. Gökte yüksek sesler duyuldu: “Dünyanın egemenliği Rabbimiz’in ve Mesihi’nin oldu. O sonsuzlara dek egemenlik sürecek.” _Gökteki kadın_ _Gökte olağanüstü bir belirti, güneşe sarınmış bir kadın göründü. Ay ayaklarının altındaydı, başında on iki yıldızdan oluşan bir taç vardı. Kadın gebeydi. Doğum sancıları içinde kıvranıyor, feryat ediyordu. Ardından gökte başka bir belirti göründü: Yedi başlı, on boynuzlu, kızıl renkli büyük bir ejderhaydı bu. Yedi başında yedi taç vardı. Kuyruğuyla gökteki yıldızların üçte birini sürükleyip yeryüzüne attı. Sonra doğum yapmak üzere olan kadının önünde durdu; kadın doğurur doğurmaz ejderha çocuğu yutacaktı. Kadın bir oğul, bütün ulusları demir çomakla güdecek bir erkek çocuk doğurdu. Çocuk hemen alınıp Tanrı’ya, Tanrı’nın tahtına götürüldü. Kadınsa çöle kaçtı. Orada bin iki yüz altmış gün beslenmesi için Tanrı tarafından hazırlanmış bir yeri vardı. Gökte savaş oldu. Mikail’le melekleri ejderhayla savaştılar. Ejderha kendi melekleriyle birlikte karşı koydu ama gücü yetmedi. Bu yüzden gökteki yerlerini yitirdiler. Büyük ejderha –İblis ya da Şeytan denen, bütün dünyayı saptıran o eski yılan– melekleriyle birlikte yeryüzüne atıldı. Ejderha yeryüzüne atıldığını görünce, erkek çocuğu doğuran kadını kovalamaya başladı. Yılanın önünden çöle, üç buçuk yıl besleneceği yere uçup kaçabilmesi için kadına büyük kartal kanatları verildi. Yılan ağzından, kadını selle süpürüp götürmek için onun ardından ırmak gibi su akıttı. Ama yeryüzü, ağzını açıp ejderhanın ağzından akıttığı ırmağı yutarak kadına yardım etti. Bunun üzerine ejderha kadına öfkelendi. Kadının soyundan geriye kalanlarla, Tanrı’nın buyruklarını yerine getirip İsa’ya tanıklıklarını sürdürenlerle savaşmaya gitti. Denizin kıyısında dikilip durdu. Sonra on boynuzlu, yedi başlı bir canavarın denizden çıktığını gördüm. Boynuzlarının üzerinde on taç vardı, başlarının üzerinde küfür niteliğinde adlar yazılıydı. Gördüğüm canavar parsa benziyordu. Ayakları ayı ayağı, ağzı aslan ağzı gibiydi. Ejderha canavara kendi gücü ve tahtıyla birlikte büyük yetki verdi. İnsanlar canavara yetki veren ejderhaya taptılar. Bir canavar daha çıktı ve herkesi heykel yapmaya davet etti. Heykeli canlandırıp kendine inanmayanları öldürtecekti. Canavar herkesin başına 666 sayısını damgaladı. Kendi simgesi. Gökteki melek dedi ki, bir insan canavara taparsa tanrı ona şiddetli bir azap edecek yakıcı bir içki içirecektir. Sonra tapınaktan gür bir ses yedi meleğe, “Gidin, Tanrı’nın öfkesiyle dolu yedi tası yeryüzüne boşaltın!” Birinci melek gidip tasını yeryüzüne boşalttı. Canavarın işaretini taşıyıp heykeline tapanların üzerinde acı veren iğrenç yaralar oluştu. İkinci melek tasını denize boşalttı. Deniz ölü kanına benzer kana dönüştü, içindeki bütün canlılar öldü. Üçüncü melek tasını ırmaklara, su pınarlarına boşalttı; bunlar da kana dönüştü Dördüncü melek tasını güneşe boşalttı. Bununla güneşe insanları yakma gücü verildi. Canavarın egemenliği karanlığa gömüldü. İnsanlar ıstıraptan dillerini ısırdılar. Altıncı melek tasını büyük Fırat Irmağı’na boşalttı. Gündoğusundan gelen kralların yolu açılsın diye ırmağın suları kurudu Bundan sonra ejderhanın ağzından, canavarın ağzından ve sahte peygamberin ağzından kurbağaya benzer üç kötü ruhun çıktığını gördüm. Bunlar doğaüstü belirtiler gerçekleştiren cinlerin ruhlarıdır. Yedinci melek tasını havaya boşalttı. Tapınaktaki tahttan yükselen gür bir ses, “Tamam!” dedi. O anda şimşekler çaktı, uğultular, gök gürlemeleri işitildi. Öyle büyük bir deprem oldu ki, yeryüzünde insan oldu olalı bu kadar büyük bir deprem olmamıştı. Büyük kent üçe bölündü. Ulusların kentleri yerle bir oldu. Tanrı büyük Babil’i anımsadı, ona ateşli gazabının şarabını içeren kâseyi verdi. Bütün adalar ortadan kalktı, dağlar yok oldu. İnsanların üzerine gökten tanesi yaklaşık kırk kilo ağırlığında iri dolu yağdı. _7 melekten biri beni fahişenin yaşadığı yere götürdü. Bundan sonra melek beni Ruh’un yönetiminde çöle götürdü. Orada yedi başlı, on boynuzlu, üzeri küfür niteliğinde adlarla kaplı kırmızı bir canavarın üstüne oturmuş bir kadın gördüm. Kadın, mor ve kırmızı giysilere bürünmüş, altınlar, değerli taşlar, incilerle süslenmişti. Yedi baş, kadının üzerinde oturduğu yedi tepedir; aynı zamanda yedi kraldır. Bunların beşi düştü, biri duruyor, ötekiyse henüz gelmedi. Gelince kısa süre kalması gerek. _Tanrı babil kentini fuhuştan dolayı yıktı. Haleluya! Diye seviniyor göktekiler Bir meleğin gökten indiğini gördüm. Elinde dipsiz derinliklerin anahtarı ve büyük bir zincir vardı. Melek ejderhayı –İblis ya da Şeytan denen o eski yılanı– yakalayıp bin yıl için bağladı. Bin yıl tamamlanıncaya dek ulusları bir daha saptırmasın diye onu dipsiz derinliklere attı, oraya kapayıp girişi mühürledi. Bin yıl geçtikten sonra kısa bir süre için serbest bırakılması gerekiyor. Bunları işiten ve gören ben Yuhanna’yım.
·
1.136 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.