Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

_Oturarak başarıya ulaşan tek yaratık bir tavuktur. _Seksten daha ilginç bir şey keşfetmiş kişiye entelektüel denir. _Eğer doğru kullanırsan sözcükler X ışınları gibi her şeyi delip geçebilirler. _Dertlerini gözyaşlarında boğmak isteyenlere, dertlerin yüzme bildiğini söyle. _Dertten kim öImüş sanki bırak her şey dağınık kaIsın. _Tanımadan nefret edebiIeceğiniz tek kişi; sevdiğiniz kişinin, sevdiği kişidir _Hayatın bu çirkin oyunIarına rağmen haIa güImeyi başarabiIen insan; hayatın feIsefesini çözmüş demektir: Umursamamak. _Temiz kaIpIi insanIar hiçbir zaman rahat bir hayat yaşayamazIar çünkü kendiIerini başkaIarının mutIuIuğu için feda ederIer. _Bir adam durmadan gülümseyebilir, ama yine de yılanın biri olabilir. _Hayatta ya tozu dumana katarsın ya da tozu dumanı yutarsın. _Gülümsediğinde güzelleşmeyen bir yüz hiç görmedim. _Büyük adam büyüklüğünü küçük adama davranışıyla gösterir. _Aerodinamik yasalarına göre o tombul ve tüylü arının hiç uçmaması gerekiyordu; herhalde bunu ona hiç kimse söylemedi ki, uçuyor. _Aşinalık kayıtsızlığı doğurur. _Tanrı sadece bir kelimedir. _Dünyanın en zevkIi işi; bir şeyin nasıI yapıIacağını biIirken, başka birinin nasıI yapamadığını ses çıkarmadan seyretmektir. _Bir kadının eIinden hayaIIerini aImak, bir kapIanın yanından yavrusunu aImak kadar tehIikeIidir. _Bir defa yaşanır aşk. Eğer ikinci kez yaşayacağına inanıyosan; “ya kendini kandırıyorsun ya da önceden kandırıImışsın demektir _İnsan ne zaman ki hayata anIam katmaya çaIışır, hayat o zaman anIamsızIaşır. _KadınIarı en çok küçümseyen erkekIer, kadınIara en fazIa düşkün oIan erkekIerdir. _Bundan 20 yıI sonra yaptıkIarın değiI, yapamadıkIarın için üzüIeceksin; doIayısıyIa haIatIarı çöz, güvenIi Iimandan uzakIara yeIken aç, rüzgarı yakaIa, araştır, düşIe, keşfet. _DaIın ucuna gitmekten korkma, meyve oradadır. _Başka gezengenIerde de hayat var mı diye merak ederiz, sanki bu gezegende yaşamayı becerebiImişisiz gibi . _Kimi zaman içindeki o sessiz sese, uzmanIardan daha fazIa güven. _Tecrübe insanın başına geIen şey değiIdir; o insanın o başına geIenIe ne yaptığıdır. _Şans bukaIemun gibidir; biraz zaman tanı, mutIaka değişecektir. _GerçekIer sürtükdür, her sakanın aItında yatar. _Bütün dünyayı bir erkek yönetir. O erkeği de bir kadın. _BaşIamak için en uygun zamanı bekIersen hiç başIamayabiIirsin; şimdi başIa, şu anda buIunduğun yerden, eIindekiIerIe başIa. _BaşkaIarının zekasıyIa cümIe kuramazsınız; ama başkaIarının cümIeIeriyIe zeki görünebiIirsiniz. _Her gidiş bir dönüşü terkeder. Gitmeden önce düşün; çünkü döndüğünde buIduğun aynı oImayacak giderken bıraktığınIa. _BeIki de insan seviImediğinden değiI, sevgisine Iayık biri oImadığından yaInızdır. _Düşünmeyi bilmeyen insan her zaman başkalarının kölesi olur. _Eğer farklıysan, yalnızlığa mahkum oluyorsun. _Avrupa'daki hümanist hareket de neredeyse tümüyle seküler bir meseleydi. Uzak Doğu'daysa, her iki akım da özünde dinseldi. _Evrende değiştirebileceğinizden emin olabileceğiniz tek nokta vardır: kendiniz. _Yapabileceğin kadar söz ver, sonra söz verdiğinden daha fazlasını yap _İnsan aklına karşı işlenebilecek en büyük günah, delil olmadan inanmaktır. _Her insanın hafızası, onun özel kütüphanesidir. _Gerçekten dindar bir ülkeyi ziyaret edene dek, insan dini yürekten destekler. Ziyaret ettikten sonra ise kanalizasyon sistemlerini, makine sistemlerini ve asgari ücreti yürekten destekler. _Propagandanın amacı, bir grup insana, bir başka grup insanın insan olduğunu unutturmaktır. _İnsan, yürümeyi öğrenmiş maymundur _Mutlu olmanın en garantili yolu bir başkasını mutlu etmektir. _İnsanların aynası kitaplardır. _İnsanın tüm evrende kesin olarak düzeltebileceği tek bir şey vardır: Kendisi. _Eğer mutluluğunuz, bir başkasının yaptıklarına bağlıysa, çok ciddi bir sorununuz var demektir. _Düşün onları seyredecek birileri olmasaydı, kaç kişi mercedes otomobil alırdı. _Bu dünya, belki de bir başka gezegenin cehennemidir. _Başkalarının acılarına katılırım; ama mutluluklarına değil, çünkü başkalarının mutluluğunda garip bir sıkıcılık vardır. _KadınIarın 100 sırrı varsa eğer, bunun 99’unu erkekIer biIir; ama 100.şunu şeytan biIe biIemez _Şeytan ona uymamız için yaIvarıyor, peki biz çok iyi insanIar oIduğumuz için mi onu kıramıyoruz _BeIki de bir çok insan, mutIu oIduğunu biImediği için mutsuzdur. _BiIginin azı tehIikeIi ise tehIikeden uzak duracak kadar çok şey biIen kişi nerede _BirbirIerine sarıImış aşıkIar bireyseI coşkuIarını umutsuzca tek bir yüce benIik haIinde kaynaştırmaya çaIışırIar, ama boşunadır. Doğası gereği her vücut buImuş ruh tek başına acı çekmeye ve zevk aImaya mahkumdur. _Bir kadının içindeki maşum meIeği erkek keşfeder; ama o meIeğin tüm masumIuğunu da yok edecek oIan yine erkektir _'İnsanların çoğu, en kötü durumda öylesine acı dolu, en iyi durumda da öylesine tekdüze, mutsuz ve sınırlı bir hayat sürdürüyorlar ki bundan kaçma arzusu ve birkaç anlığına bile olsa kendilerini aşma özlemi ruhun başlıca tutkularından biridir ve bu hep böyle olmuştu _Mantığı, analitik felsefeyi, matematiği ve bilimi sizi yoldan çıkarmak için Şeytan icat etti. Fazla rasyonel olmadan tövbe edin! Tanrı dinozor fosillerini (ve evrim için var olan tüm genetik ve antropolojik delilleri) sizi kandırıp, onun var olmadığına inandırmak ve böylece sizi sonsuz cehennemle cezalandırmak için yarattı. Çok geç olmadan tövbe edin ! Hayvanların dinin ve büyünün böyle absürd ve genellikle korkunç aptallıklarını yaptıklarını asla göremezsiniz. Sadece insan böyle mantıksızca davranır. Bu onun zeki, ama yeterince zeki olmaması yüzünden ödemesi gereken bedeldir. _(Algı Kapıları, resimden müziğe, bir kır manzarasından karanlıkta oynaşan ışıklara kadar birçok farklı araçla da ortaya çıkabilen farklı bir algı durumunun, yazarın deyimiyle "kendinden geçmenin" benzersiz bir analizini sunuyor.) ___ _ALGI KAPILARI_ _Eğer algı kapıları temizlenseydi, her şey insana olduğu gibi görünürdü; Sonsuz. William Blake _İşte bir insan böyle görmeli. Şeyleri gerçekten oldukları gibi. _Meskalin geçici olarak gözlerim kapalıyken şeyleri görme gücünü vermişti bana __Kendimizi diğerlerinin bizi gördüğü gibi görmek çok faydalı armağanlardan biridir. Daha az önemli olmayanı da diğerlerini onların kendilerini gördükleri gibi görme kapasitesidir. Ama ya bu diğerleri tamamen farklı bir türdenseler ve kökten yabancı bir kainatta yaşıyorlarsa? Görsel veya müzikal bir deha olarak doğmamış olanlar Blake ve Sebastian Bach'ın dünyalarını ziyaret edebilir mi? _Birey lisan geleneğinin faydalanıcısı ve kurbanıdır. Diğer insan deneyimlerinin kayıtlarına girebilmesini sağladığı ölçüde faydalanıcı, onun gerçeklik duygusunu bozduğu ölçüde kurban, _Meskalin beynin normal şeker payını azalttığında ne olur? Hatırlama ve doğru düşünme' yeteneği azalmıştır. Uyuşturucunun etkisi altındaki konuşmalarımı dinlediğimde her zamankinden daha aptal olduğumu fark edemiyorum._Uzaya ve zamana olan ilgi de neredeyse sıfıra düşmüştür. Algılama olağanüstü gelişir ancak irade daha kötüye doğru derin bir değişiklik yaşar. Herhangi bir şey yapmak için hiçbir neden görmez ve çoğunu derinden ilgisiz bulur. _Beyin şekersiz kaldığında yetersiz beslenen ego zayıflar, gereken küçük işleri yapmakla uğraştınlamaz ve dünyevi ilişkiler için bütün ilgisini kaybeder. Duyuüstü algılamalar olabilir. Benliksizliğin son aşamasında her şeyin her şeyde olduğu – her şeyin esasen her bir şey olduğu kapalı bilgisi' söz konusudur. Meskalin bütün renkleri daha üstün bir dereceye yükseltir ve insanın sair zamanda hiç görmediği ince farklılık tonlannın farkına varmasını sağlar. Birçok mistik de doğaüstü parlak renkler algılarlar. _Rubens'in 'Bu bir çizim değil' dedi, 'bu ilham!'. Ben onu çizim olarak yaptım', _Kendi için üzülmüyor mu?' şeklinde bir yorum yaptım alaylı bir beğenisizlikle. _Hipnoz, meditasyon ya da uyuşturucuyu ile dehaların dünyasına girebilmek için bilinç halimi değiştirebileceğim bana her zaman mümkün görünmüştür. _ Doğası gereği her ruh, yalnız yaşamaya mahkumdur. Birlikte yaşarız ama kendi başımızayızdır. Aşkta, savaşta. _Asaletle doğmuş zihninin karışmasına izin verme. _Şizofrenik daimi olarak meskalin etkisi altıda bir insan gibidir, Budist keşişlerin ölmüşler için yaptıklarını modern psikiatristler deliler için yapamaz mı? _Sanat ve din, karnavallar ve bayramlar, dans ve oratoryo dinlemek – bütün bunlar, H.G. Wells'in sözleriyle, Duvardaki Kapılar olmuşlardır. Ve günlük, özel kullanımlar için her zaman kimyevi sarhoş ediciler olmuştur. _Bilinç değiştiriciler_Eğitime harcadığımızdan çok daha fazlasını içki ve sigaraya harcıyoruz. Çevreden kaçma isteği herkeste her zaman var. Alkol ve tütünün ortaya koyduğu sorunlar, yasaklamayla çözülemez değiştirmeye teşvik umuduyla yeni kapılar açılabilir. Teknolojik, dini ve psikolojik, beslenme, eğitim, atletik kapılar… _Benliği aşma ihtiyacı, ruhun başta gelen arzularından biri. Çalışma ve ruhi idmanlarla kendilerini aşamadıkları zaman dine sığınma eğilimindedirler. Uyuşturucu maddelerin dini amaçlar için kullanımı olağanüstü yaygındır. Muhammedi dünyada esrar yaygındır. _Din ve dinin doyurması gereken derin ihtiyaçlar nelerdir? Kendini aşmak. _Aç koyunlar yukarı bakıyorlar ve beslenmiyorlar. Vaazları dinliyorlar, duaları tekrarlıyorlar ama susuzlukları dindirilmiyor. Hayal kırıklığı içinde, evlerine dönüyorlar. Tanrı sadece kelime düzeyindedir. _Yeni Dünya'da, Meksika yerlileri bir kaktüs yiyor ve buna tanrıymış gibi saygı gösteriyorlardı çünkü kaktüteki meskalin denen uyuşturucu bilinci derinden değiştiriyor ve halüsünayonlara neden oluyordu. Gezgin notları. _Bir filozof, zihnin ve bilinç arasındaki ilişki gibi çözülmemiş bilmecelere tutabileceği ışığı görmek için meskalin almıştır. Her birimiz, bilinçte derin değişikliklere yol açan kimyasallar üretebiliriz. _ Ruhi karmaşa kimyasal bir karmaşadan ve kimyasal karmaşa da, böbrek üstü bezlerini etkileyen psikolojik sıkıntılardan mı kaynaklanmaktadır? Bunu iddia etmek ilkellik olur. _ingiliz Psikiatrist meskalin ve adrenalin arasındaki yakın benzerlikle şaşkına döndü. _Kötü bir hayalciyimdir. Uyuşturucuyu aldıktan yarım saat sonra altın ışıkların hafif danslarının farkına vardım. Meskalinin beni götürdüğü öbür dünya bir görüntüler dünyası değildi; o çiçek demetindeki renklerin canlı ahenksizliğine hayran kalmışüm. Çalışma odamın duvarlarını kaplayan kitaplar çiçekler gibi, baktığımda daha parlak renkler ve derin bir belirginlikle parlıyorlardı. Her şeyin iç ışığıyla parladığı ve belirginliğinde sonsuz olduğu bir dünyaya dönüş. İskemlenin bacakları ne kadar mucizevi, cilalanmış pürüzsüzlükleri ne kadar doğa üstü. O bambu bacaklara sadece bakarak değil, ama gerçekte onlar olarak birkaç dakika geçirdim -yoksa birkaç asır mı?- _ Sanatçılar, bu aşikardır, kumaşları kumaş buruşukları için sevmişlerdir. Obje resmin yaklaşık yüzde onunu oluşturur. Gerisi buruşmuş yün veya keten. Onlann muazzam melankolileri ve yaratıcılannın çıplak, ızdırap verici hassasiyeti kaydedilen hareketlerde, resmedilmiş jest ve yüzlerde değil ama tafta eteklerinin, saten pelerin ve yeleklerinin kabanklığı ve dokusunda ifade edilir. _Kumaşlar, bir araçtan çok daha fazlasıdırlar. Çoğumuzun sadece meskalin etkisi altında gördüğünü sanatçı her zaman görmekle doğuştan donanımlıdır. Meskalin alıcısı için olduğu kadar sanatçı için de kumaşlar saf varlığın kavranılamaz gizemine giden yolda özel bir dışavurumculuk taşıyan yaşayan hiyerogliflerdir. Önemli olan deneyim nedeninden ziyade deneyimin kendisidir. Katlanmış kumaşın her şeylik ve Sonsuzluğunu görmüşlerdi ve bunu tuale veya taşa aktarabilmek için ellerinden geleni yapmışlardı. İşte bir insan böyle görmeli. Şeyleri gerçekten oldukları gibi. _Yalnız kalmayı o kadar istiyordum ki! odada bulunan insanların gözlerinden mahsus kaçındığımı fark ettim ama birisi kanmdı, diğeri bir erkekti, ama her ikisi de o an için meskalinin beni kurtardığı dünyaya aittiler - benlikler dünyası, zaman, ahlaki yargılamalar ve faydacı mülahazalar dünyası kendinden çok emin olmak, fazlaca anlam yüklenen kelimeler ve puta taparcasına tapılan fikirler dünyası. _ Cezanne'ın yaptığı meşhur özportresinin büyük renkli bir tıpkı basımı tutuşturuldu elime - kırmızı yanaklı, kırmızı dudaklı, gür siyah sakallı, karanlık düşmanca bakışlı ama şimdi onu bir resim olarak görmüyordum. Çünkü kafa aniden bir üçüncü boyut kazandı ve önümdeki sayfada pencereden dışanyı seyreden küçük bir cin adam gibi canlandı. Gülmeye başladım. _Temizlenmiş algılayış; insan ilişkileri ve görevlerle, hayırseverlik ve sevecenlik dışarıda bırakılarak nasıl uzlaştırılacaktı? Esasen sorunu bir mistikin, ressamın karşılaştığı sorunla aynı. Meskalin bu sorunu asla çözemez: nihai çözüm; doğru dünya görüşünü doğru davranış tarzı ve uyanıklıkla uygulamaya hazırlanmışlar tarafından bulunabilir. Pascala göre eğer insanlar odalarında oturmayı öğrenselerdi kötülüğün büyük bir kısmı yok olurdu. Algısı temizlenmiş mütefekkirin odasında oturması gerekmez,'dünyanın kirli araçları' dediği şeylere karışmak için asla bir istek duymayacakür içinde. _Rembrant gibi sanatçılar, büyük isimlerdir, varılamayan doruklardır. _Kendimizi kainatın tek varisi olarak hissettiğimizde, deniz damarlarımızda aktığında ve yıldızlar mücevherlerimiz olduğunda', bütün şeyler sonsuz ve kutsal olarak algılandığında tamahkarlık veya kendini üstün görmek için, güç peşinde koşmak için veya kasvetli zevk biçimleri için nasıl bir güdümüz olabilir? _Mistik bütünüyle tefekkürü denemeyebilirler ama eğer denerlerse zihnin bir başka, bir üstün bölgesinden aydınlatıcı raporlar getirebilirler ve bunu derinliğine denerlerse o diğer bölgeden karanlık benlikler dünyasına, bu dünyanın müzmin bir biçimde eksikligini hissettiği, hayırlı bir etkinin akacağı kanallar haline dönüşürler. _Sanki insan bir geminin güverte altinda gibi, dedim. Kötü bir gemi'. Bu kötü geminin boğucu mekanı kendi benliğimdi; bu anlamsız hareketli plastiklerse kainata kişisel katkılarımdı. _Dinsel kayıtlar ve günümüze ulaşan anıtsal şiirlerden açıkça görülüyor ki, insan, gözleri kapalıyken gördüklerinin gözleri açıkken gördüklerinden manen daha çok önemli olduğunu hissetmiştir. Sebep? Aşinalık küçük görmeyi doğurur ve hayatta kalmak sorunu aciliyette müzmin sıkıcılıktan eza vericiliğe kadar uzanan bir zincire haizdir. _Deliliğin nasıl bir şey olduğuna dair bir sezgiye kapıldım. Şizofreni kendi cehennem ve ıstırap hücreleri olduğu kadar kendi cennetlerine de sahiptir. Uyuşturucu, yakın geçmişlerinde dengesiz duygulanımlara kapılmış olanlara veya sürekli depresyon veya müzmin endişe çekenlere cehennem ve ızdırap hücresini getirir. Arkadaşımın deli karısı hakkında söylediklerini hatırlıyorum. Arkadaşım çocuklarıyla konuşmak istemiş. Karısı, yünlü ceketiyle havada çizdiği şekillerin anlatılamaz güzelliği varken nasıl olur da bir çift olmayan çocukla vaktini ziyan etmeye dayanabilirmiş? Eyvah, bu temizlenmiş algı, saf. Tek taraflı düşünme cenneti fazla devam etmeyecekti. _Tibet'in Ölüler Kitabinda, ruh, yeniden insan, hatta hayvan, mutsuz bir hayalet, bir cehennem sakini olabilmek için benlimin rahatlatıcı karanlığına dalmak isteyen bu nedenle ahenkli ışıkların verdiği ızdıraptan büzüşen bir varlık olarak tanımlanır. Ök- O asaletle doğmuş, zihninin karışmasına izin verme'. _Nihai Gerçeklik sarsılmaz biçimde kendi kalır ve en zalimce hırpalanmış zihinde yanan iç ışıkla aynı maddedendir. Belki bu şekilde kayıp ruhların birkaçına yardım edilebilir. _Peyote yemek: Kızılderilinin ruhi bağımsızlığa ulaşma ayini. Amerikalılar Hristiyanlığm ilk yüzyıllannda çoğu putperest ayin ve festivalleri vaftiz edilmiş ve kilisenin amaçlanna hizmet etmeye uygun hale getirilmişlerdi. Bu eğlenceler psikolojik açlığı gideriyordu. Avrupa putperestliğindeki içki alemleri ve maskeli eğlencelerin çoğundan daha aydınlatıcı ve buna bir Hristiyan görüntüsü verdiler. Hepsi birbirlerine karşı sessiz, hürmetkar ve saygılıdır. Nazik peyotistlerin ne yaşadığını sorabiliriz? Ortalama bir pazar günü kilisecisini doksan dakikalık sıkıntıya rağmen elinde tutan ılımlı erdem değil. Yaratıcı ve Kurtarıcı, Hakim ve Rahatlatıcı gibi düşüncelerin esinlediği, dindarı canlandıran yüksek duygular da değil. Bu Yerli Amerikalılar için dini deneyim daha çok doğrudan ve aydınlatıcı. _Meskalin dini ayin için kabul edilmeli. Sıradan algılamanın kalıplanndan sıynlmak, birkaç zamansız saat için dış ve iç dünyalann gösterilmesi, entellektüeller için paha biçilemez değerde olan bir deneyim. _Goethe: Çok fazla konuşuyoruz. Konuşmayı boş, bayağı ve hatta züppece buluyorum. Daha az konuşup daha çok çizmeliyiz. Kişisel olarak konuşmayı tamamen reddetmeyi ve her şeyi çizimlerle iletmeyi isterdim. Şu incir ağacı, bu küçük yılan, Bunlann anlamlarını doğru olarak çözmeyi başarabilen bir insan kısa süre sonra yazılı veya sözlü kelimeden tamamen vazgeçebilir. Lisan ve sembollerden vazgeçemeyiz; çünkü onlar aracılığıyla kendimizi barbarların üstüne insan seviyesine çıkardık. Ama bu sistemlerin faydalanıcıları olduğu kadar kurbanları da olabiliriz. Kelimeleri etkin biçimde nasıl kullanabileceğimizi öğrenmeliyiz. ************ _Stanisław Lec_ _Araba temsilcileri, araba; sigorta temsilcileri sigorta satar ya halk temsilcileri? _Özgürlük için savaşan tiranlar gördüm. Baskı özgürlüğü için. _Başını dik tut dedi cellat ve yağlı ipi boynuna geçirdi. _Buna ne dersin fizik? İnsan sürtüşmeleri soğukluk yaratır. _Yamyamlığın çöküşünü müjdeliyorum; artık insan insandan tiksiniyor. _Kölelerin rüyası, efendisini kendisinin satın alabileceği bir pazardır _Öyle büyük boş laflar vardır ki, içinde tüm bir ulus tutsak edilebilir. Örneğin, din. _Kitleler de yalnızlığa düşebilir. _Zihinsel bakımdan kendine yetenler yalnız dehalar ve aptallardır. _Başkalarının okur-yazar olmayışı da yazmayı zorlaştırır. _Gerçek olan her şey doğru değildir. Örn yalan. _Kaynağına ulaşmak için, akıntıya karşı yüzmek gerekir. _Kahramanlık, çoğu kez basiretsizliğin ürünüdür. _Yokluk, her şeye zorunlu olarak tokluktur. _Cücelerle konuşmak insanın belini büker. _Susmanın konuları tükenmez. Susmanın yankısını işitmemek elde mi? Bazen sesini duyurman için susman gerekir. _Dünya normallere göre değil, normalleştirilmiş insanlara çok uygun _Vicdani tertemizdi, çünkü onu hiç kullanmamıştı. _Ufku en geniş olanın önünde, en çirkini açılır manzaraların. _Gelecek çağlar için bu çağın aptallıkları, bilgelikleri kadar önemlidir. _Kitleler de yalnızlığa düşebilir. _Kadınlar sadisttir, onlara yükleyeceğimiz acılarla bizlere eziyet ederler _Resmi tarih, yenenlerin yazdıkları tarihtir. Resmi tarihe göre benim gibi insanlar yoktur. _Bir zincirdeki en zayıf halka aslında en güçlüsüdür. Tüm zinciri kırabilir. _Yaşam tehlikelidir; yaşayan ölür. _İnsanın tanrılaştırılması, tanrının insanlaştırılmasına yol açtı. _Dil, elden uzundur. _Kelepçeli eller alkış tutamaz. _Başkasına inan inancından olur. _Bize de batıda doğulu, doğuda batılı derler. _İnsanın tanrılaştırılması, tanrının insanlaştırılmasına yol açtı. _Kazlar, tilkinin güzelliğini görür mü acaba ? _Zirvede oturanın bahanesi hazırdır; "daha ötesi yok". _Gülmenin yasaklandığı yerde genellikle ağlamak da serbest değildir. _Tenceren boşsa ateşi niye karıştırıyorsun. _Şair içindeki akıntıda avlanır. _Bir halk umutsuzluğun sınırında yaşıyorsa, eyvahlar olsun komşularına! _Sabrı öğrenmek büyük bir sabır ister. -gerçekler her zaman çıplaktır, son moda giyinseler de. _Yurttaşlar salt titrese bile devletin temel duvarlarında çatlaklar oluşur _Doğada hiçbir şey yok olmaz; gerçekleşmiş umutların dışında. ********** _Ludwig Wittgenstein_ _Demokrasi insanları sayar, halbuki onları tartmak gerekir. _Temellendirilmiş inanışın temelinde, temellendirilmemiş inanış yatar. _Eğer bir aslan konuşabilseydi, onu anlayamazdık. _İnsan vücudu, insan ruhunun en iyi resmidir. _Mantığın tüm önermeleri totolojinin genellemeleridir ve totolojinin tüm genellemeleri mantığın önermeleridir, bunlardan başka mantıksal önerme yoktur _Felsefenin amacı felsefeyi yok etmektir. Şişeye düşen sineğe çıkış yolunu göstermektir. Felsefenin tamamı dil eleştirisidir. _Dil dünyayı resmeder. _Başkalarının derinlikleriyle oynama. _Mantık kendi başının çaresine bakmalıdır. _Neye inandığımız, ne öğrendiğimize bağlıdır. _Bir şey üzerinde konuşulamıyorsa susmak gerekir. _Kafatası açılan her insanın bir beyninin olması ne tuhaf rastlantı! _Eğer doğruyu söylemek işimize yaramıyorsa neden doğruyu söyleyelim ki? _Mantıksız olan hiçbir şeyi düşünemeyiz, çünkü o zaman mantıksız düşünmemiz gerekirdi. _Bir hayvanı, öfkeli, korkmuş, üzgün, sevinçli, ürkmüş olarak canlandırabiliriz kafamızda. Peki ya umutlu olarak? Neden yapamayız bunu? _Şişenin içinden dışarı çıkmak isteyen ama sürekli cama toslayarak, sersemleyen sineğe: dışarısını görebilirsin bunu anlıyorum, ama asla dışarı çıkamazsın! Sen cama toslamaya mahkumsun. _Eğer insanlar hiç salakça şeyler yapmasaydı, akıllıca işler yapılamazdı. _Düşünmeye bir sınır çizmek için, bu sınırın iki yanını da düşünebilmemiz gerekirdi _Başkalarının derinlikleriyle oynama. _DiIimin sınırIarı, dünyamin sınırIarıdır. _Bir insan kilitli olmayan, ama içeriye doğru açılan bir kapıyı boyuna itiyor, çekmek aklına gelmiyorsa, odada hapistir. _Dünyadaki başka insanların bana dünya hakkında söyledikleri, benim dünya deneyimimin çok küçük ve önemsiz bir kısmıdır _Düşündeki düğümIeri çözmek sorunIarı çözmekten daha önemIidir. _Neden buradayız bilmiyorum, ama eğlenmemiz için olmadığı kesin. _Yalnızca ruhla şişirilmiş boş bir balon gibi ortalıkta dolaşmak utanç verici. _Bir sözcüğün anlamı onun kullanımını çevreleyen etkinliklerde “yaşama biçiminde aranmalıdır. bir ifade ancak yaşam akışı içerisinde anlama sahiptir. sözcükler resimler değildir, çeşitli dil oyunlarında kullanılan parçalardır. nasıl ki satrançta bir taşın anlamı onun oyundaki rolüne bağlı ise yani bu taşın nasıl hareket edeceğine, oyuncunun onunla nasıl davranacağına bağlıysa, bir sözcüğün anlamı da içinde yer aldığı çeşitli dil oyunlarındaki rolünde bulunur; sözcüğün kullanımı, çevreleyen davranış biçiminde ve kullanımın içine yerleştiği davranış biçiminde bulunur. _______ _Ludwig Wittgenstein (1889 –1951) Avusturya Wittgenstein’ın babası, çağdaş sanat ve sanatçının hoşgörülü destekçisi iken annesi de harika bir piyanistti. Yahudi bie aile. _Savaş ortamına gözü kapalı atlayıp siperlerde nietzsche okuyan, onca serveti eliyle iterek kafasına estiği için dağ köyünde öğretmenlik yapmaya giden bir insan. _Felsefi sorunlar dil tatile çıktığında ortaya çıkar. Tüm felsefe problemlerini bir dil problemine indirger, bu nedenle onun felsefesinin merkezinde dilin kapsamını ve sınırlarını belirleme vardır. Ona göre felsefe aynı zamanda dili sınıflandırma ve sadeleştirme çabasıdır. Dil anlamlı cümlelerle resmettiğimiz bir gerçeklik teorisidir ******************* _Epikür_ _İnandığın şey yanlış, inanmadığın şey de doğru olabilir. Hiçbir şeyden emin olma. Şüphe duy. Araştır. İnancının mutlak bir gerçek olduğu konusundaki aptalca kibrini bırak. Zihnini bütün olasılıklara aç. _Felsefi tartışmalarda kaybeden kazanandır, çünkü o, yeni bir bilgelik elde etmiştir. _İnsanların arasında tanrı gibi yaşayacaksın. _Acı sırasında güzel şeyler düşünmelerini öğütler. Acılar içinde ölmek üzereyken bile güzel günleri düşünüp mutlu olduğunu söylüyor. _İdeal hayat şudur: Yemek, içmek, cinsellik, hacetini gidermek ve horul horul uyumak. _Özgürlük efendisizdir. _Misafir sofranın süsüdür. _Hayatta rahat yaşamak için akıl, ahlak ve adaletle yaşamak gerekir veya tersine adalet, ahlak ve akılla yaşayarak, rahat yaşamamak mümkün değil. _Akılsız olup mutlu olmaktansa, akıllı olup mutsuz olmak iyidir. _Bilginin amacı; insanı bilgisizlik ve boş inançlardan tanrı ve ölüm korkusundan kurtarmaktır. Ve bu olmadan mutlu olmaya imkan yoktur. _Daima çalış. Daima sev. Eşini ve çocuklarını kendisinden çok sev. Hiç kimseden minnet bekleme ve eğer sana teşekkür etmezlerse üzülme. Nefret yerine öğüt, üzüntü yerine kahkaha. Her zaman kütüphanede yeni kitabın, depoda şarapla dolu şişen, bahçende taze çiçeğin olsun. _Tam bir doygunluk içindekiler hazzı aramaz. Hazzı arayanlar mutsuz olanlardır _Ölümden korkmak bilge kişi için anlamsızdır çünkü yaşadığımız sürece ölüm yoktur, ölüm geldiğinde ise artık biz yokuz. _Epikür, arzuları üçe ayırır: 1- Doğal ve zorunlu: Hayatta kalacak ölçüde beslenmek, barınma, sağlıklı olmak. 2-Doğal ama zorun olmayan: Fazladan beslenmek, cinsel faaliyetler 3-Ne doğal ne de zorunlu: Mal mülk edinmek, şöhret, ihtişam, lüks _İnsanın, erdemli ve huzurlu bir hayata ulaşabilmesi için korkularından arınması gerektiğini, bu yüzden de korkutucu ve asılsız bilgiden (dinden) kaçınıp, sarsılmaz olan hakiki bilgiye (materyalizme) erişmek gerektiğini söyler. _Epiküre göre felsefe, mutluluk sağlayacak şeylerin araştırımasıdır. Öncekiler için mutluluk bilgiydi. Epiküre göre ise bilgi mutlu olmanın bir şartı. Öğrencilerine 3 dal öğretirdi. Fizik etik mantık. Fizik: Doğa araştırması. Bu konu ölüm ve tanrı korkularından kurtaracaktır. Bu korkuyu din besliyordu. Fizik, din ile savaşta bir silahtır. Doğayı öğrenmemiş insan, tanrı masallarıyla yetinen insan korkudan kurtulamaz. Doğayı tanımadan tam haz olmaz. Etik: Neyle uğraşmak ve kaçınmak gerekir. Mantık: doğru düşünmek için. _Ruhun atomları çok incedir. Ruh 4 parçadan oluşur. Ateşi soluk, hava ve üçünün birleşimi alagon. Bütün bedene yayılmıştır. Psişik kaynak ise logikondur. Bizden atomlar gider ve yenileri gelir. Giden atomlar fazla olursa cisim harap olmaya başlar ve parçalanır. Buna ölüm deriz. Atomlar ise ölmez. Başka cisimleri oluştururlar. İyi ve kötü şeyler duygularımıza dayanır. Ölümün korkunç bir şey olmadığını bilen kişiyi hiçbir şey korkutmaz. Cisimlerden küçük hayalcikler ayrılırlar ve boşlukta dolaşırlar ve gözümüze gelince buna algı deriz. Varlık yok olduktan sonra bile hayalcikler boşlukta dolaşırlar. Rüyanın nedeni budur. Bu hayalcikler başkalarıyla çarpışıp dönüşebilir ve yanlış algılara neden olabilir. Algılarımız rölatiftir yani izafidir ve tesadüflere bağlıdır. _Tanrılar vardır. Tüm toplumların buna inanması kanıtlar bunu zaten rüyalarımız da da görürürüz. Büyük mutluluk içinde yaşadıklarından kusursuzdurlar. Mutlu oldukları için yalnızdırlar. _Aile sorumluluğu kişiyi hazdan uzaklaştırdığı için evlenmez. Politikadan da uzak durulmalı. Zenginlik kişisel değerlerin yerini alır ve düşmanlığa neden olur. Dostluk değerlidir ama o da faydaya dayanır _Sensualist: Şehvet düşkünü _Sensualizm - duyumculuk: Bilginin temelinde duyumların bulunduğunu öne süren. Beş duyunun verilerini doğru kabul eden görüş. _Ataraksiya: Tepkisizlik, duygusuzluk, sarsılmazlık. Felsefede: Duygulardan, endişeden ve korkudan arınmış beklentiriz bir durgunluk halidir. Tasavvufta ise fenafillah yani yokluğun sırrına ermek, ölmeden önce ölmek olarak karşımıza çıkar. Anksiyetenin karşıtı. *********
··
1 artı 1'leme
·
958 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.