Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

"Kadın eşittir doğurmak" prensibini en güzel yarı göçebe Nuerlerin kısır gelinleri ailelerine geri gönderme âdetinde görmek mümkün. Meşhur İngiliz antropolog Evans-Pritchard bu geri dönen kadınların hayvan sürüsüne sahip olabildiklerine, istedikleri kadınla evlenebildiklerine ve aileye gelen başlık parasından pau alabildiklerine dikkat çekiyor. Altını çiziyoruz, istedikleri kadınla! Ancak hemcinsleriyle kurdukları bu yeni ailenin devam edebilmesi için de her şey düşünülmüş. Bunlar dışarıdan getirdikleri bir erkek hizmetçiyi damızlık olarak kullanabiliyor. Bu erkeklerin doğan çocuklarda hiçbir hak iddia edemediğini belirtmeye sanırız gerek yok. "Koca" rolüne bürünen bu kısır kadınlar tam bir erkek yaşamı sürdürebilirler kısaca. Birden fazla alabilir ve bunlardan biri kendilerini aldatırsa tazminat talep edebilirler. Dahası da var; öldükten sonra ruhları istirap çeker ve bu yüzden de kabileye hastalık getirirlerse, geride bıraktıkları karılarıyla erkek kardeşleri ya da onların oğulları evleniyor ve bu evlilikten doğan çocuklar da bu koca rolündeki kadınların oluyor. Erkeklere yapılan muamelenin aynısı! Antropologların “hayalet evlilik" dedikleri ve Güney Sudan'da yaygın olan bu garip âdetin detaylarına girmeden ana fikrimizin altını çizelim: Nuerlerde doğurmadığı ve "annelik" rolüne bürünmediği noktada kimsenin kadınlık vasfını taşımasına gerek yok!
Sayfa 150
·
134 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.