Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

_Bütün bu aşağılık asalakların tek kaygısı, yüz karası bir dalkavuklukla, kralın desteğini kazanmaktır. _Sizin ilkelerinizin tam karşıtlarıyla yetişmiş insanlar karşısındasınız. Bütün düşündüklerinin saçma ve haksız olduğunu yüzlerine vurursanız elbet dinlemezler sizi. Dikine değil, yanlamasına gideceksiniz. Doğruyu yerinde ve ustalıkla söyleyeceksiniz. _Bir kadına tavsiyesinin ne olduğunu sor. Söylediğinin tam tersini yap ki böylece akıllıca davranmış olduğundan emin olabilirsin. _Çelişik görüşler apaçık bir gerçeği bulandırırlar; hakkın ta kendisi haksız gibi gösterilir. _Halkın yoksulluğu kralın varlığını korur. Yoksulluk ruhları köreltir, insanları köle olarak yaşamaya alıştırır. Özgür ve zengin adam haksızlığa, zorbalığa kolay katlanamaz. _Ütopya adasında herkes aynı şekilde gösterişsiz bir renkte giysiler giyinir. Çünkü Ütopya’da insanlar dış görünüşlerine göre değil kişilik yapılarına göre nitelendirilir. _Saygınlık, dilenciler üzerinde otoritesini uygulamakla değil, zengin ve mutlu insanları yönetebilmekle sağlanır. Kendini beğenmiş adam, mutluluğunu kendi rahatlığı üstüne değil, başkalarının acıları üstüne kurar; ezeceği, köle gibi kullanacağı insanlar olmazsa, mutluluğunu başkalarının yoksulluğu üzerine kuramazsa, malını mülkünü ortaya serip yoksulların bellerini bükmeyeceğini, umutlarını kırmayacağını bilmezse, Tanrı olmayı bile istemez. _Halkın yoksulluğa düşmesinin baş nedeni aristokratların çokluğudur. Bu yararsız, bu bal vermez arılar başkalarının alın teriyle geçinmekte. _Çok saçmalayan sonunda bir doğru laf da eder. _Bir dava ne kadar haksız olursa olsun onu haklı gösterecek bir yargıç bulunur. , _Açlıktan ölmemek için çalan adama en korkunç işkenceleri de yapsanız yine çalar. Hırsızlara en ağır cezaları verecek yerde, toplumun bütün üyelerine yaşama olanaklarını sağlasanız ve kimse kellesi pahasına çalmak zorunda kalmasa daha iyi olmaz mı? Hırsızların nasıl onar yirmişer şurada burada darağaçlarına asıldığını sevine sevine anlatıyordu: Yine İngiltere'de yine de hırsızdan geçilmiyor. _Morton, yüksek mevkiinden çok, karakteri ve erdemiyle saygı uyandıran bir insandı. İş için gelenleri hiç de kırıcı olmamakla beraber bazen oldukça kaba bir lafla denerdi; bu saldırı karşısında hazırcevaplık ve küstahlığa kaçmayan bir sertlik gösterenler hoşuna giderdi. Konuşması yalın ve güçlü, hukuk bilgisi derin, anlatışı tatlı, belleği eşsizdi. _Politik ahlakta: Kral, istese bile, haksızlık edemez. Kral uyruklarının ve mallarının ortaksız sahibidir. İnsanlar kralları insanların yararı için başa getirdiler, kralların yararı için değil. Bir halkın acıları, iniltileri ortasında keyif sürmek krallık değil, zindan bekçiliği etmektir. Siz aslan payını kötülere bırakan bir toplumda doğru bir yan bulursanız, büyük çoğunluk yoksulluk içinde kıvranırken doymak bilmez bir avuç insana memleketin bütün zenginliklerini sömürten bir devlet mutlu olabilir derseniz o başka. _Yalnız gezgin denizci Raphael'in Utopia halkı ve devleti üstüne anlattıkları. Siz paraya, devlet koltuğuna düşkün değilsiniz, orası belli. Bana sorarsanız sizin gibi bir insana, bir imparatorluğun başındaki insanlardan daha fazla saygı duyarım. Devlet işlerine alışkın olmasanız bile bunca bilginiz ve zekânızla en cahil bir krala bile çok yararlı bir bakan olabilirsiniz. _Bu ülkede her insan üreticidir. Üretime katılmayan eşek arıları, hazır yiyiciler yoktur. Bu adada planlı bir şekilde kâr etmek için değil, ihtiyaca göre üretim yapılır. Çünkü More’a göre insanların mutluluğu için iyi yönetilme değil de eşitlik içinde özel mülkiyetin kaldırılması gereklidir. Onun ülkesinde hiç kimse özel mülk kavramını bilmez. Böylelikle kıskançlık, fesatlık ve açgözlülüğün neden olduğu bir çok beladan uzak durmuş olunur. Ütopya adasında, hepsi aynı plana sahip 54 kent vardır. Bütün cadde genişlikleri aynıdır. Herkesin evi aynı stildedir. Evlerde bir sokak bir de bahçe kapısı var ve kilit yoktur. Sahiplik duygusu olmasın diye 10 yılda bir evler değiştirilir. Çiftliktekilerin çalışma süreleri sadece 6 saattir. Hemen hemen herkes aynı şekilde gösterişsiz bir renkte giysiler giyinir. Çünkü Ütopya’da insanlar dış görünüşlerine göre değil kişilik yapılarına göre nitelendirilir. Çocuklar ortak bakım hanelerde büyür, yemekler ortak yemekhanelerde yenir. Her üretici üretiminin fazlasını belli zamanlar zarfında ortak bir alana getirir. Ve bu alanda eşit şekilde ihtiyaca göre yurttaşlara pay edilir. Thomas More’un Ütopyası’nda köle kavramının olması eserindeki sosyalizmle tezat teşkil eden başlıca çelişkisidir. ( Marx’ın Manifesto’yu yazmasından tam 332 yıl önce, eğitimli bir İngiliz vatandaşı olan More kolektiviteden ve ortak mülkiyetten bahsediyordu Utopia’lılar altını değersiz buldukları için altın zincirleri köleler takar. Herhangi bir dinin propagandasını yapmak ceza gerekçesi. Herkes Tanrı’nın varlığında hemfikir ve en büyük ibadetin çalışmak olduğunu düşünüyorlar. Platon-more farkı- Sınıflı toplum Sınıfsız toplum. Sanatı aşağılama, Sanatı yüceltme. Demokrasi zorbalığa yol açar, Demokrasi inancı Savaşa olumlu yaklaşım, Savaş karşıtlığı. _Thomas More (1478 -1535) İngiliz yazar, hukukçu. More’un Kral Henry VIII’in İngiliz kilisesinin başına geçme niyetine ilke olarak karşı çıkması, kendi siyasi kariyerinin sonunu hazırlayıp hain olarak idam edilmesine sebep oldu. Ölümünden 400 yıl sonra, 1935’de Papa XI. Pius tarafından aziz ilan edildi. _Vlll Henry tarafından başı kestirilen More’un idam sırasındaki rahatlığı da son derece ilginçtir. “sakalım vatana ihanet etmedi, en azından benimle birlikte idam edilmesin’’ diyerek boynunu teslim etmiştir. Kızı Londra köprüsüne asılan babasının başını görevlilere rüşvet vererek geri almış ve yıllarca kesik başı evinde saklamıştı 400 yıl sonra Vatikan tarafından aziz ilan edilmiştir ***************** _Goethe_ _Göğün her yerde mavi olduğunu anlamak için dünyayı dolaşmanız gerekmez. _Sadeliğin kıymetini, güzellikten anlayan nadir insanlar bilir. Süslü güzeli ise yığınlar. _Cahiller hırsızların en zararlılarıdır. Zamanınızı ve neşenizi çalarlar _Gerçek dost, düştüğünde yardım eden değil, senin yerine düşmeyi göze alandır _Sanatın asaleti vardır; budur ki sanatçı alışılmış olan korkuyu hissetmez. Bu, gerçekte, ele aldığında zaten sanatçıyı asilleştirmiştir. _Açlık, en akıllı balıkları bile oltaya getirir. _Hastalıklı bir topluma uyum sağlamak demek, sağlıklı olmak demek değildir. _Katlanılmış acıların anısı bir zevktir. _Anlamayacaklara anlatma bilebileceğin en güzel şeyleri. _Ahlaklı insanların temel özelliği, yükselme yolunda sürekli bir çaba, kendinle cenkleşme, daha büyük ve derin bir saflığa, bilgeliğe, iyilik ve sevgiye yönelik doymak bilmez bir istek. _Değerli kişileri etrafına toplamayan bir hükümdar ordusuz komutan gibidir. _İnsanın neye güldüğü kişiliğini ele verir. _Kuşku, bilgi arttıkça artar. _Işığın güçlü olduğu yerde bir de koyu bir gölge bulunur. _Büyük insanlar dağa benzerler. Yaklaştıkça daha da büyürler. Küçük insanlar ise serap gibidir. Yaklaştıkça kaybolurlar. _Çiçekler bal doludur ama tatlıyı bulup seçen arıdır._ Büyük yükleri kaldırabilmek için onların ortasında durmak gerekli. _Kartal havada zirveye alışır. _Başkalarının mutluluğundan pay çıkaran en mutludur. _Kadınları oldukları haliyle seviyoruz, kadınlar da erkekleri olmalarını hayal ettikleri halleriyle… _En kötü şey yalnızlık değil, insanı yalnız hissettiren kalabalıklar. _ Daha ileriye sıçramak için 2 adım geriye gitmeyi öğrenmelisin. ***************** _Balzac_ _Aranızda bir parmak yükselebilmek için anasını bile satabilecek şaklabanlar bulunmakta! _Toprağa ekilen tohumlar içinde en çabuk ürün vereni şehitlerin döktüğü kandır. _Nasıl ilerleniyor biliyor musun? Ya deha parıltısıyla ya da ahlâksızlığın verdiği beceriklilikle! _Sonradan görmeler maymunlar gibi zekidirler; onları tırmanırken izleriz, çevikliklerine hayran oluruz, ama zirveye ulaştıklarında tek gördüğümüz bulundukları yerlerin uygunsuzluğudur. _Dünya bir çirkef, yükseklerde kalmaya çalışalım biz.” _Bilginin efendisi olmak için çalışmanın kölesi olmak gerekir _İnsanlara kendilerini nankörlüğe mecbur edecek kadar büyük hizmetlerde bulunmayınız. _Öyle sözler vardı ki, ateşle yazılmış gibi. _Mektup bir ruhtur. Konuşan sesin çok sadık bir yankısıdır. Bu nedenle ince düşünceli kişiler onu aşkın en zengin gömüleri arasında sayarlar _Dahil olduğum sosyal çevreler genişledikçe bahtsızlığımın sürekli arttığını göreceksiniz. _Bütün kötü günleri mutlu geçirilmiş bir tek gün silebilir. _Size canımı verebilirim, ama vicdanımı veremem." _"Zambağım benim. Düşüncelerimle okşadığım, ruhumla öptüğüm, insan şeklinde açmış çiçeğim" _Kurumuş yürekler görmek mi daha ürkütücüdür, boşalmış kafatasları görmek mi, kim karar verebilir? _Hayatta yalnız olan insanların bu dünyadan kopuk olduklarını düşünmeyin. Çok acı çeken insan, çok yaşamış demektir. _Tanrı'nın yarattıklarını böyle hor görürken göğe layık olabilir misin? _Dünya zevkleri acıdan başka bir şey doğurmaz _Karşılık görmeyen duygular kine dönüşebilir. _Her şey olmayan sevgili, hiçbir şey değildir _Genç kadınlarla alay ediniz, onların her söylediklerini şaka sayınız; çünkü ciddi bir düşünce onların kafasında yer alamaz. Genç kadınlar, dostum; egoisttirler, basittirler, gerçek birer dost olamazlar, kendilerinden başka hiç kimseyi sevmezler, aşk alanında herhangi bir başarı için sizi feda edebilirler..” “Elli yaşındaki kadın sizin için her şeyi yapar, yirmi yaşındaki ise hiçbir şey; biri sizden bütün hayatınızı isteyecektir, öteki ise arada vereceğiniz birkaç dakika ile, göstereceğiniz bir iki incelik ile yetinecektir. __Ani korkuları, nedensiz kaprisleri, içgüdüsel rahatsızlıkları, sebepsiz atakları, meydan okumaları ve o nefis duygu inceliğiyle kadının tanımıydı o. __Kadınlara, hangi erkekleri aradıklarını sorun, Hırslıları derler. Öteki erkeklere göre hırslıların belleri daha güçlü yürekleri daha sıcaktır. kanlarında daha çok demir vardır. Kadın da güçlü olduğu sıralarda kendini öyle mutlu öyle güzel bulur ki parçalanmak tehlikesi altında da olsa üstün bir gücü olanı bütün erkeklere yeğ tutar. _ _Bir kadın, sevdiği adamın başka bir kadın tarafından mutlu edildiğini görmektense, onu can çekişirken görmeyi tercih eder. _ _Sizi seven bir kadın tenha bir yerde yaşamaktadır; sizin bakışlarınız onun en büyük bayramıdır, sizin sözlerinizle beslenir. O zaman bırakın o kadın sizin dünyanız olsun, zira siz onun her şeyi olacaksınız; onu gerçekten sevin, onu üzmeyin, bir rakiple kıskandırarak ona eziyet etmeyin. Sevilmek, anlaşılmak en büyük mutluluktur; tek dileğim sizin de bunu bilmeniz, ancak ruhunuzun çiçeğini riske atmayın; sevginizi sunacağınız kalbi iyi tanıyın. **************** _Victor Hugo_ _Bana yağmuru anlatma, yağ! _Melankoli mutsuz olma zevkidir _Telаfisi olmаyаn şeylerin izаhı gereksizdir. Bir kаlbi kırdıktаn sonrа özür dilemek fаydа sаğlаmаz _Zorluk adam eder, bolluk hayvan. _Kadını güzel yapan Tanrı sevimli yapan ise şeytandır. _Okumаk gıdаdır. _Düşünceye dalmış adam işsiz değildir. Görünen iş vardır bir de görünmeyen iş. _ Her köyde bir meşаle olur, o öğretmendir; ve her köyde bir söndürücü olur, o pаpаzdır. _Yetenekli insanların kişisel özgünlüklerinden vazgeçmeleri, Tanrı'nın bir hizmetçiye dönüşmesine benzer. _Aşk; Kɑrşındɑkini bulunmɑz hint kumɑşı sɑnmɑnlɑ, sersemin teki olduğunu ɑnlɑmɑn ɑrɑsındɑ geçen zɑmɑndır. _Unvanlar insanı gerçek bir aristokrat yapabilir mi? Servet insanı bir burjuvaya çevirebilir mi? Bir canavar kahramana dönüşebilir mi? _Bɑzen ɑlɑbileceğin en büyük intikɑm; ɑffetmektir. Ve bɑzen kɑrşıdɑkine verilebilecek en güzel cevɑp; gülüp geçmektir. _Hayal gücü, ereksiyon halindeki zekadır. _İzmir bir prensestir. _Hɑyɑt, felɑket, yɑlnızlık, yüzüstü bırɑkılmışlık, yoksulluk kendine göre kɑhrɑmɑnlɑrı olɑn sɑvɑş ɑlɑnlɑrıdır. _Kırk yɑş gençliğin ihtiyɑrlığı, elli yɑş ihtiyɑrlığın gençliğidir _Bir ülkede yɑlɑkɑlık getirisinin değer kɑzɑnmɑsı demek, o ülkenin sonunun geldiği demektir _Aşk? Sokakta çok fakir aşık bir genç adamla tanışmıştım.Şapkası eskiydi, paltosu yıpranmış, ayakkabısından sular geçiyordu ve gönlünden yıldızlar. _Müzik, kelimelerle ifade edilemeyeni anlatır _Ölmek bir şey değil, yɑşɑmɑmɑk korkunç. Dünyɑdɑ en çok istediğim ve bɑnɑ yɑşɑmı gerçekten sevdiren iki şey vɑr; ɑşk ve özgürlük. Aşk uğrunɑ gerekirse, yɑşɑmımdɑn vɑzgeçerim. Özgürlük uğrunɑ ise ɑşkımı dɑ fedɑ ederim. _Herkes ölür ama herkes (gerçekten) yaşamaz. _Yumuşak olma ezilirsin sert olma kırılırsın. _Bir şey olmayı değil birisi olmayı amaç edinin. _Kadınsız bir erkek horozsuz bir tabanca gibidir erkeği ateşleyen kadındır. _Zekâ karımdır. Hayal gücü metresimdir. Hafıza uşağımdır. _Beni en çok üzen bana yalan söylemen değil sana bir daha inanmayacak olmam _Belki de yalancı arkadaşlarına bir teşekkür borçlusun sana gerçek dostlarının kıymetini hatırlattıkları için. _Yalan zeka işidir dürüstlük ise cesaret. Eğer zekan yetmiyorsa yalan söylemeye cesaretini kullanıp dürüst olmayı dene. _Herhangi birinin senden nefret etmesinin asıl nedeni senin gibi olmak istediği halde asla senin gibi olamayacağını bilmesidir. _İyi bir kadınla iyi bir erkek birlikte değildir. Çünkü kadınlar kötü erkeklere aşık olup iyi erkeklerle dertleşir. _Şu kederli yüzüme, bir yıldız gibi doğsun senin o gözlerin, İşte o аn düşlerim аydınlаnаcаk yine. _Desem, diyebilsem ki seviyorum seni, çılgıncа аşığım sаnа. Amа demem, diyemem. Çünkü аrаmızdа dаğlаr, denizler ve benim o kаhrolаsı gururum vаr. _“Sаdece seni seviyorum” diyen bir erkek, “Sаdece mаğаzаlаrı gezeceğim bir şey аlmаyаcаğım.” diyen bir kаdın kаdаr yаlаn söylemiştir. _ Felsefe düşüncenin mikroskobudur. Ağlamak için gözden yaş mı akmalı? Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı? Sevmek için güzele mi bakmalı? Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı? Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır? Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı? Hırsızlık; para, mal mı çalmaktır? Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı? Solması için gülü dalından mı koparmalı? Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı? Öldürmek için silah, hançer mi olmalı? Saçlar bağ, gözler silah, gülüş kurşun olamaz mı? Eğer kral olsaydım.! Çiğneyerek tahtımı... Memleketin halkını dizlerine sererdim. O kuvvetli hükmümle bütün tacı tahtımı... Bir tek bakışın için sana feda ederdim. Eğer Tanrı olsaydım.! O heybetli, o derin... Kainatın, semanın, denizlerin, her yerin...İrademin önünde eğilen meleklerin... Sevgilim bir busene hepsi senindir derim. Eğer kral olsaydım.! Çiğneyerek tahtımı... Memleketin halkını dizlerine sererdim. O kuvvetli hükmümle bütün tacı tahtımı... Bir tek bakışın için sana feda ederdim. Eğer Tanrı olsaydım.! O heybetli, o derin... Kainatın, semanın, denizlerin, her yerin...İrademin önünde eğilen meleklerin... Sevgilim bir busene hepsi senindir derim. Viktor Hugo ************* _Mark Twain_ _Ben, ben miyim ya da ben kimim? _En kötü yalnızlık kendinle barışık olmamaktır. _Sorunlarınızdan şikayet etmeyin. İnsanların %80′ i ilgilenmez. Geri kalan %20’si bunları hak ettiğinizi düşünür. _Eğer insan mutsuz bir mizaçla doğmuşsa hiçbir şey onu mutlu edemez, eğer mutlu bir mizaçla doğmuşsa da hiçbir şey onu mutsuz edemez. _Altın insanlar, teneke insanlar vardır. Bakır, kurşun, çelik... Böyle devam eder _Hiç kimse izlemiyormuş gibi dans et. Hiç incinmemiş gibi sev. Hiç kimse dinlemiyormuş gibi şarkı söyle. Ve dünya cennetmiş gibi yaşa _Ne zaman kendinizi çoğunlukla aynı tarafta bulursanız, durup düşünmenin zamanıdır. _Her şeyin bir sınırı vardır. Demir cevheri eğitilerek altına dönüştürülemez _Cehalet bilgisizlik değildir. Cehalet bilmediğini bilmemektir. _Beni rahatsız eden, İncil'in anlayamadığım kısımları değil, anladığım kısımlarıdır. _Kedi ve insan çiftleştirilebilseydi, bu insanlığa katkı, kedi cinsine ise ihanet olurdu. _Yasalar kum, gelenekler ise kayadır. Yasaların bir yönünden kaçılabilir ve cezadan korunulabilir ancak apaçık aşılan bir gelenek kesin bir bir ceza getirir _ Sağlığını korumanın tek yolu istemediğini yemek, sevmediğini içmek yapmak istemediğini yapmaktı _“Twain bir toplantıda karşılaştıgı kadına: -Çok güzelsiniz hanımefendi,diye iltifatta bulunmuş. Kadın: -Maalesef size aynı iltifatla cevap veremeyeceğim,diye karsılık vermiş. Mark Twain bu kabalığı affetmemiş: -O halde sizde benim gıbı yapın,yalan söyleyın hanımefendi.” _Hayallerinizi küçümseyenlerden uzak durun! Ruhu küçük insanlar başkalarını da daraltmak, azaltmak ister _ İnsanlara kendimi anlatmayı, işlerine geleni duyduklarını farkettiğimde bıraktım. _Eğitim kafayı geliştirmek demektir. Belleği doldurmak değil. Eğitim her şeydir. Şeftali bir zamanlar acı bir bademdi; karnabahar, üniversite eğitimi almış bir lahanadan başka bir şey değildir. Eğitimin yapamayacağı hiçbir şey yoktur. Hiçbir şey onun etki alanının dışında kalamaz. Kötü ahlakları iyiye çevirebilir; kötü ilkeleri yıkar ve yerine yenilerini koyar; insanları melekler seviyesine çıkarabilir. İnsanı ya alçaltacak yönde eğitirler ya da onu yük¬seltecek yönde eğitirler, ama eğitirler. _Herkes aya benzer. Karanlık bir tarafı vardır ve onu kimseye göstermez _Gerçeği onu hak etmeyen insanlarla asla paylaşmayın _Aptallarla tartışma, seni kendi seviyelerine çekerler ve tecrübe ile yenerler. _İnsanları kandırmak, kandırılmış olduklarına ikna etmekten daha kolaydır. _Doğruya yakın sözcükle doğru sözcük arasında büyük fark vardır; ateş böceği ve ateş arasındaki fark kadar. _Politikacılar ve bebek bezi, aynı sebepten ötürü sık sık değiştirilmelidir. _Yarın, geride kalan hayatımızın ilk günüdür. _Şefkat öyle bir dildir ki, sağır da duyabilir, kör de görebilir. İnsan 80 yaşında doğup 18 yasına kadar yavaş yavaş yaşasa daha mutlu olurdu. _Hayallerinizi kovmayınız, çünkü onlar gittiler mi, belki siz kalırsınız, fakat artık yaşamıyorsunuz demektir. _Bence çiçekler gökyüzünden Tanrı’nın gülümsemesini yakalayıp içlerinde saklayan muhteşem yaratıklar. _Kitap okumayan bir kimsenin, okuma bilmeyene karşı bir üstünlüğü yoktur. _Açlıktan ölmek üzere bulunan bir köpeği kurtarınız, sizi ısırmayacaktır. İnsan ile köpek arasındaki tek fark budur. _Bundan yirmi yıl sonra yapmadığınız şeylerden dolayı, yaptıklarınızdan daha fazla pişman olacaksınız. Demir alın ve güvenli limanlardan çıkın artık. Rüzgârları arkanıza alın, araştırın, hayal edin ve keşfedin _O işin başarılmasının imkansız olduğunu bilmedikleri için başardılar. _Vicdanımız, bize acı verecek bir noktaya ulaşmadıkça başkalarının yaşadığı acıları fark etmez _Şaşılacak kadar çok aklım olmalı! Bazen, haftada bir kez aklımı başıma toplamam gerekiyor. _ Adem de bir insandı topu topu; her şeyi anlatmaya yetiyor bu...Elmayı elma diye değil yasak olduğu için istemişti. Gerçek yanlış, yılanı yasak etmemekti.Yılan yasak olsaydı, elma yerine onu yerdi Adem.. _Vicdan insanın içindeki o başına buyruk Hükümdar, o küstah mutlak Monark, insanın Efendisidir. Her türden vicdan vardır, çün¬ kü her türden insan vardır. Bir suikastçinin vicdanı başka şekilde tatmin olur, filantropist bir kişininki başka, _Hayat bir rüyadan ibaret, aptalca, gülünç bir rüya Senin kadar cahil olsaydım çenemi sürekli kapalı tutardım. _Kurt kocayınca çakalın maskarası olur derler. _Bir insana bir işi sevdirerek yaptırmak için o işin ne kadar ulaşılmaz olduğunu göstermek yeterliydi. _Ne zaman bir kitapta altın gibi parlayan bir eyleme rastlasam, durup onu parçalarına ayırmak ve incelemek zorunda hissediyorum. _Her sabah erkenden okula gitmek yok, bundan daha büyük mutluluk var mı? _Bazı insanlar böyledir. Bir şeye, hakkında hiçbir şey bilmedikleri halde düşman olurlar. _“Karısını döven adamı hapse atıp besliyorlar,o sırada masum kadınla ailesi açlık çekiyor.” _ insanı boğan sıkıntılı evlerden, zengin olmaktan hoşlanmıyorum. Ben ormanlardan, nehirlerden, açık havadan hoşlanıyorum. Ne güzel saklanacak mağaramızı, tüfeğimizi bulmuştuk. Haydutlar gibi ormanda yaşayacaktık. _Yaşayana merhamet, ölüye gıpta duyulur. Ölüm; avuntumuz, sığınağımız, en babacan, en şefkatli biricik dostumuz. Günahkarların, kimsesizlerin, yaşlı ve bitap düşmüşlerin, kırık kalplerin kurtarıcısı… "Ben on dört yaşındayken babam o kadar cahildi ki yanımda olmasına tahammül edemezdim. Ama yirmi bir yaşına girdiğimde öyle çok şey biliyordu ki yedi yılda nasıl öğrendiğine şaşırdım." Ruh sahibi olmak; sevgiyi,sadakati ve minnettarlığı hissetmek anlamına gelirse,hayvanlar çoğu insandan daha iyidir. Gerçekleri bildiğimde, yalan söyleyenleri dinlemeyi seviyorum. “Yetişkin bir kızı olan bir dul kadınla evlenmiştim. Babam da üvey kızımla tanışınca, ona aşık oldu ve sonunda da kandırdı ve evlendiler. Böylece babam damadım oldu. Üvey kızım da annem durumuna geldi. Karım bir oğlan doğurdu. Çocuk tabii ki babamın kayın biraderi ve üvey annemin kardeşi olarak benim dayım sayıldı. Üvey annem de bir oğlan doğurdu. Böylece kardeş sahibi oldum ama üvey kızımın çocuğu olduğundan, aynı zamanda da torunum sayıldı. İş bu kadarla da bitmedi. Karım annemin annesi olduğu için, benim büyük annem sayıldı. Ben de babamın babası oluyordum. Sonunda kendimin dedesi olmuştum.”"_ __________ _George Bernard Shaw_ _Hepimiz yeniden doğmalıyız, sonra bir daha ve bir daha… _Hayatta saadeti yapan şeyler çok küçük parçalardır. Bir iyilik, bir gülümseme, tatlı bir bakış, iyi bir dilek. Aslında mutlu olanlar, bu küçük şeylerin huzuruna varmış olanlardır. _Altın kural, altın kuralların olmadığıdır. _Paul'un maaşını ödemek için Peter'i soyan bir hükümet, Paul'un desteğini her zaman arkasında hissedecektir _Kan kokusu almış bir köpek balığından daha tehlikelisi, petrol kokusu almış Amerikan emperyalizmidir.. _Asla bir domuzla güreş tutmamayı öğrendim. Her ikinizde çamur içinde kalırsınız ancak domuz bundan hoşlanır. _Dâhiler, içkiyi bir ilaç gibi kullanıp içe içe yaşamsal sermayelerini tüketebiliyorlar. Atatürk, bu yolla Türk uygarlığını kurtardı; ağzına bir damla içki koymayan Hitler ise Almanya’yı batırdı. _Demokrasi, hak ettiğimizden daha iyi yönetilmeyeceğimizi garanti eden bir sistemdir. _Doğru, dünyadaki en komik şakadır. _Gelecekte doktorların hastalarına yazacakları reçete, Müslümanların kıldığı namaz ve tuttuğu oruç olacaktır. _Suskunluk, aşağılamanın en iyi anlatım biçimidir. Bize bir kaç deli gerek, şu akıllıların yol açtığı duruma bak! _İnsanlık dışı olmanın özü nefret değil kayıtsızlıktır. _Akıllı adam aklını kullanır. Daha akıllı adam başkalarının da aklını kullanır _Eylemlerim demokratik, zevklerim aristokratiktir. . _Kadınlar niye hep başkalarının kocalarını ister? Çünkü onlar eğitilmişlerdir de ondan. _Kadınların köleliği, despotluğudur gerçekte. _Başka yıldızlarda insan var mı bilmiyorum ama eğer varsa, dünyayı akıl hastanesi olarak kullandıklarından eminim _Çılgın mı doğmuştum, yoksa fazla mı akıllıydım bilmiyorum; benim dünyam yeryüzüne uygun değildi. Düş dünyasından çıkıp gerçeklerle karşılaşınca tedirgin oluyordum. Toplumun dışında, siyasetin dışında, sporun dışında, kilisenin dışındaydım. O günlerde, eğer öyle bir deyim bulunsaydı,” her şeyin dışındaki ” denebilirdi bana. ___________ _Refik Halit Karay_ Genç kızlar, tavadan çıktıktan sonra ılık şerbete atılmış, henüz sert bir tatlı gibidir; kadın ise onun şekeri içine çekilmişine, kabarıp yumuşamışına benzer. Genç kızla sevişme kısa süren, ufku ve muhiti mahdut bir banliyö şehir civarı gezintisine benzer, kadınla devrialem seyahatine çıkmak mümkündür. Fakat erkek için en fevkaladesi kızı yavaş yavaş büyük seyahatlere, hatta keşif seferlerine çıkılacak hale getirmek, buna hazırlamaktır. _____ _Çanlar Kimin İçin Çalıyor_ Ernest Hemingway _Ada değildir insan, bütün hiç değildir bir başına; anakaranın bir parçasıdır, bir damladır okyanusta; bir toprak tanesini alıp götürse deniz, küçülür Avrupa, sanki yiten bir burunmuş, dostlarının ya da senin bir yurtluğunmuş gibi, ölünce bir insan eksilirim ben, çünkü insanoğlunun bir parçasıyım; işte bundandır ki sorup durma çanların kimin için çaldığını; senin için çalıyor. Rahip John Done vaazından ____
·
1.491 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.