Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

İşsiz, bütünüyle güçsüz dolaşıp duruyordu. Öğlenleri, bazen de sabah erkenden dışarı çıkıyor, bütün günü dışarıda geçiriyordu. Kimi kez dönmüyordu. Sokakları arşınlamaktan başka yapacak bir işi yoktu. Günden geceye geceden güne amaçsızca dolanıyordu. Geceleri uyanıyordu. Uyuyup uyumadığını bilmediği saatleri geçiriyordu. Düşler görüyordu. Bazıları bir kâbustu, bazıları tuhaf kopuk kopuk öykülerden oluşuyordu, bazılarıysa bütün bütüne anlaşılmazdı. Bu düşlerin uyandığında da sürdüğünü sanıyor, bazen düşün içinde defalarca uyanıyor, her uyandığında gecenin görünmez, koyu karanlığına kalkıyordu. Bu odanın karanlığından kaynaklanmıyordu. Köşedeki sokak lambasının soluk, sarı ışığı odayı hafifçe aydınlatıyordu. Eşyalar bir bataklık gibi karanlığın içine yarı yarıya batıyor, açıktaki yüzeyleri kıpırdayan, kabarıp alçalan gölgeler oluşturuyordu. Aylı gecelerde ay ışığı odayı dolduruyordu. Ama bu hiçbir ışığın sızıp aydınlatamayacağı, hiçbir gözün göremeyeceği yoğun karanlıktı da. O karanlıkta bilinmeyen bir hayvanın hırıltısını duyuyordu ama hırıltının karanlıktan mı yoksa kendinden mi yükseldiğinden emin olamıyordu. Gecede bu yabanıl hırıltıları, ötelerden sanki dünyanın başlangıcından gelen dinmeyen gıcırtıyı, ayak seslerini, bağırtıyı duyuyordu. Ay ışığı odayı doldurduğu zaman yarı doğrulup ışığın mavimsi bir bulut gibi kapladığı, dumansı akımlarla dolaştığı odayı izliyordu. Sabahı bekliyordu. Yavaş yavaş ağaran, gecenin kafesini açan, kara karmaşayı söken günle birlikte serçelerin ilk ötüşüyle kalkıyor, gün doğumunu bildiren kesik kesik karga sesleri alacalıkta yankılanıyordu. Bazen dışarı çıkıyor, sabahı yürüyerek geçiriyordu.
Sayfa 148Kitabı okudu
·
7 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.