Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

_Yıl 2002. _“Köstebek”, şeyhleri Amerika'ya hicret etmiş, yasa dışı dinci organize suç örgütü, iç ve dış tehdit fetullahçıların karanlık iç yüzlerini deşifre etmek amacıyla yazılmıştır. Şeyhleri DGM’de yargılanan bu örgütün, CIA., MI6 ve BND gibi yabancı istihbarat örgütlerine taşeronluk yapan müritleri, devletin temelini oyup zaafa düşürmekteler. Bu örgütün, kendileri ile mücadele eden istihbarat birimlerinde kadrolaşabileceğini, devletin gücünü, devleti savunanlara karşı kullanabilecek düzeye gelebileceklerini kim tahmin edebilir ki? “Köstebek”, bu ihanet öyküsünün adıdır. Bu örgütün en büyük amacı, laik devleti yıkıp, din devleti kurmaktır. _A.B.D.’den gelen kimi fetullahçı müritler, Türkiye’de milletvekili seçilip “türban krizi” yarattıktan sonra tekrar anavatanları ABD’ye geri dönerken, kimi dervişler de, Türk Hükûmeti’ne dışarıdan bakan olarak girip yabancı taleplerinin takipçiliğini yapabiliyor. Geçtiğimiz yüzyılın başında, İngiliz işbirlikçisi Derviş Vahdeti, Sait Molla, Dürrizade Abdullah, İskilipli Atıf gibi mürtecilerin tasfiyesi üzerine Cumhuriyet kurulmuştu. Bugün, küreselleştiği iddia olunan dünyada, gerçek anlamda küreselleşen Türkiye vatandaşı mürteciler, İngiltere’nin yanısıra, A.B.D., Almanya, Libya, Suudi Arabistan gibi ülkelerden yönetilmeye, yönlendirilmeye devam ediyorlar. _Cemaat hiyerarşisinde “Kainat İmamı” Fethullah Gülen’dir. _Tarikatların ya da cemaatlerin güçlenip devlete sızdığı noktalarda, devlet hiyerarşisi resmen çöküyor. Cemaat hiyerarşisine göre, bir polis memuru, bir bekçi ya da bir astsubay üst bir konumda ise, bir Emniyet Müdürü’nün ya da General’in, o kişiye “biat” etmesi gerekiyor. _Türkiye’deki tüm ulusalcıları, fethullahçı tehlikeye karşı çok geç olmadan birlikte hareket etmeye; istihbarat birimlerindeki fethullahçı unsurların temizlenmesi için kamuoyu oluşturmaya çağırıyorum. _Yıl 1925. Büyük Atatürk, dünyaya şu tarihi mesajı veriyordu: Türkiye Cumhuriyeti, şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz; en doğru, en hakiki tarikat, tarikat-ı medeniyedir; medeniyetin emir ve talep ettiğini yapmak, insan olmak için kâfidir... _Yıl 2002. Türkiye Cumhuriyeti, şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olma yolunda, devrimlerden dönüş sürecinin sancılarını yaşıyor. *_Türkiye Cumhuriyeti, tarihinin en karanlık, en hazin dönemini yaşıyor. Bir tarafta, Türkiye Cumhuriyeti’ni koşulsuz savunan, Atatürk ilke ve devrimlerinin sahibi ve takipçisi, aydınlanmacı, tam bağımsızlıkçı, sömürünün her türüne karşı, evrensel barıştan yana, yurtsever, ilerici, ulusalcı kesim var. Ancak, ne bir siyasal partiye, ne basın ve yayın kuruluşlarına, ne de kendilerini destekleyecek ulusal sermaye gücüne sahipler. Ülkenin elden gidişini sessiz çığlıklarla izliyorlar. İşlerini ve işyerlerini kaybedenler, üniversite kapılarında bekleyenler, sefalet sınırının altında yaşayanlar, ülke güvenliğini sağlamaya çalışırken baba ocağına tabut içinde dönenler, Mumcular, Üçoklar, Aksoylar, Kışlalılar ve olup-biteni izleyen milyonlarca örgütsüz, dağınık Türk yurtseveri! Karşı tarafta ise, ülkeyi etnik ve mezhepsel esasa dayalı olarak bölmeye, yer altı-yerüstü ekonomik kaynaklarını pazarlamaya, din devleti kurmaya ve halkın dinsel inançlarını sömürmeye, hatta Cumhuriyet’in başına numara koymaya kararlı, zengin, güçlü, dış destekli, örgütlü vatan hainleri ve işbirlikçileri ile peşlerinden sürükledikleri ulusal bilinçten yoksun diğer bir kesim! _Yeni binyılın şeyhlerinin, dervişlerinin, müritlerinin ve de meczuplarının amaçlarının da değiştiği gözlemleniyor. Artık amaç, bir şeriat devleti kurmak değil. Şeriat, iktidarı, parayı, her türlü gücü ele geçirmenin sadece simgesel, klişeleşmiş adı. Mürtecilik yani gericilik de artık salt dinsel anlamda kullanılmıyor. Tam bağımsız bir devleti ve kazanımlarını ortadan kaldırarak, düyunu umumiye döneminde olduğu gibi, ülkeyi uluslararası finans merkezlerinin denetimine sokmak da, geriye gitmek anlamında mürtecilik olarak değerlendiriliyor. AB teslimiyetçiliğini savunarak, devlet egemenliğini kayıtsız şartsız ulusa değil, Brüksel’e bağlamaya çalışanlar da, Hürriyet ve İtilaf Fırkası’nın uzantıları olarak bu anlamda mürteciliği temsil ediyor. _Siz, hiç fethullahçıları devlete karşı bir tehdit olarak algılayan, şikâyet eden parti lideri, ikinci cumhuriyetçi, azınlık mensubu, Hükûmet üyesi ya da bir Başbakan gördünüz mü? Bir İçişleri Bakanı, bir Emniyet Genel Müdürü ve bir M.İ.T. Müsteşarı da göremezsiniz, gösteremezsiniz!.. _Kendi iç güvenliğini sağlayamayan, sızıntılara engel olamayan bir ulusal istihbarat birimi, nasıl olur da ülkenin güvenliğini sağlar? _Önünüzde iki tercih vardır; ya çoğunluğun yaptığı gibi bu çelişkiye karşı başınızı çevirir, farketmemiş gibi yaparsınız veya risk üstlenerek araştırmaya ve mücadeleye başlarsınız! _Fethullahçılar_ _Fethullahçılar, Türkiye’de Mevleviler ve Bektaşiler gibi salt dinsel inancını yaşamaya çalışan bir cemaat değildir. Uluslararası alanda at koşturan, son derecede tehlikeli bağlantılarıyla, ekonomik kaynakları ve eğitim kurumlarıyla, Türkiye’nin yüzyüze olduğu en tehlikeli tehdit odağıdır. Örgütlenme modeli itibariyle Türkiye’de bir eşi yoktur; örgütlenme modeli olarak, tamamı C.I.A. denetimindeki Moon, Falun-Gong, Scientology gibi tarikatlarla benzeşmektedir. _Bu yasadışı yapılanmanın, eğitimin yanısıra, istihbarat alanına yönelmesinde, birtakım stratejik gerekçeler rol oynamaktadır: _1_ Terörist ve de köktendinci ideolojik yaklaşımların yaptığı gibi, devlete karşı silahlı mücadele vererek hedefe varmanın mümkün olmadığını en kavrayan dinsel organize suç örgütü, Fethullahçılardır. Mevcut sistemi yıkmak yerine, takiyyeyi ön plana çıkararak, devlet yapısıyla çatışmayacak bir örgütlenmeyle, zaman içinde devletin stratejik kurum ve kuruluşların içine sızmak ve ele geçirmek, bu yasadışı yapılanmanın “ılımlı” görüntüsünün altındaki en önemli neden ve etkendir. _2_ Fethullahçılar, istihbarat birimlerine sızmakla, kendilerine gelebilecek her türlü operasyonu önceden haber alma, önleme ve de karşı operasyonu başlatma olanağına sahip olmaktadırlar. Bu durum, onlara sadece savunma değil, saldırı olanağı da sağlamaktadır. _3_TSK’ya sızmakta zorlanan fethullahçılar, istihbarat birimlerindeki kadrolarını, alternatif Silahlı Kuvvetler olarak algılamaktadırlar. Emniyetçi fethullahçıların eğitim merkezlerine “ışık kışlaları”, emniyet içindeki kadrolarına da genel bir ifadeyle “ışık orduları” denilmektedir. Fethullahçıların emniyet içindeki kadroları, T.S.K.’ne karşı “denge” sağlama çabalarının bir sonucudur. Devletin ele geçirildiği, sistemin bütünüyle değiştirildiği, “Çin Seddi’ne otağ kurulduğu” en son aşamada, alternatif silahlı kuvvetlerin T.S.K.’ne karşı kullanılması olasılığından, moral anlamda sıkça söz edilmektedir. _4_Fethullahçılar, Türkiye’nin tek özel istihbarat örgütüne sahiptirler. Devletin istihbarat birimlerinin tüm olanaklarını kullanan; gizli bilgilerin tamamını elde eden bu yasadışı örgüt, gerek kendi “hasım”ları ve gerekse, hedef siyasiler, gazeteciler, mafya babaları, bürokratlar, akademisyenler, askerler ve diğer önemli meslek mensuplarının “açıklarını” içeren, şantaj malzemesi olarak kullanılabilecek her türlü görsel ve işitsel bant kayıtları içeren bir arşive de sahip bulunmaktadırlar. Parayla satın alamadıklarına, hatta korkutamadıkları “hasım”larına karşı, çarpıtılmış, fabrikasyon bilgi ve belge tanzimi de, bu örgütün ilgi ve uzmanlık alanı içindedir. Aynı taktik, “hasım” vakıf, dernek ve şahıslar için de uygulanmaktadır. _Köstebek. Fetullahçı istihbaratçılar dosyası_ _Şeyhlerini pasifistlikle, boş tedbirlerle zaman harcamakla, “cemaatin sahip olduğu potansiyeli lâyıkı veçhile değerlendirememekle” suçlamak yerine eylemi yeğleyen “şahin” kanat, daha çok devlet erkini kullanabilecek mevkilere gelmiş kamu görevlilerinden oluşuyor. _Gülen’in tasavvurundaki “ilâhi nizam”a giden yolun, iki önemli dönemeci bulunmaktadır: “tedbir ve istihbarat”, “maarif ve şirket”. Ve yasadışı yapılanmanın silahlı gücünü oluşturan; -T.S.K.’ya alternatif- kimi emniyet mensupları!.. _İstihbarat birimlerinde kadrolaşmak, devletin “kansız” teslim alınmasını temin edecektir. _Tüm nurcular için, Atatürk ve İnönü dönemi polisiye takibatlarından yaygın korku sözkonusudur. Ancak, iyi (!) bir polisten gördüğü yardım, Gülen’in istihbarat konusundaki ufkunu değiştirmiştir: “Takibe maruz idim. Polis İmam Hatip’ten mezundu ve benim de hemşerimdi.” _1980’li yılların başlarından itibaren Polis Akademisi’ne sızarak burada kadrolaşan ve İstihbarat gibi birimlerde kökleşmeye çalışan fethullahçılar, var oldukları her yerde şeyhleri Gülen’in kaset ve kitaplarındaki “tedbir ve temkin”, “taktik ve strateji” içeren direktiflerinin gereğini yerine getirerek bugünkü güç düzeylerine erişebilmişlerdir. _Fetullah’IN Düşünceleri: _Türkiye’de önümüzü kestiler. Yürüyemiyoruz, orada durgun sular gibi bir de gölleşme imajı uyandıracaksınız. Zorlayacaksınız, yerinde yürüyor gibi yapacaksın. Çünkü durmak, hem de durgunluk paslanma meydana getirir. Bazen hasmından kaçmak bile çok önemli bir manevradır. Kuvvet dengesi yoksa, kuvvete başvurmayın. Çok iyi planlayacak, ona göre yürüyeceksiniz. Dışarıdan bizi korkaklıkla itham edeceklerdir. Allah bizim çaremize bakacak” _Firavunlar çağında yaşıyoruz. Bizler evrensel bir mesajın hizmetkârlarıyız. İslâm’a hizmet eden herkes neferdir, serdengeçtdir. Dolayısıyla, bu hizmette askeri disiplin çok önemlidir. Şeklen asker değiliz ama, ruhen askeriz. _Nihai hedefe ulaşana kadar, yani sonuca ulaşıncaya kadar, her yöntem, her yol mübahtır. Bunun içerisine yalan söylemek de, insanları aldatmak da girer” _Devletle çatışarak bir yere gidemezdiniz. Esnek olun, sivrilmeden can damarları içinde dolanın. Arkadaşlarımızın mevcudiyeti İslami geleceğimiz adına bu işin garantisidir. Bir yanlışlık bize falso yaşatır ve bu falso ile yediğimiz mağlubiyeti telafi edemeyiz, yanlışı telafi edemeyiz. Bir daha belinizi doğrultmanıza fırsat vermezler. _Sırrım senin esirindir söylersen esiri olursun. _Türkiye’deki devlet yapısı ölçüsüne göre bütün anayasal müesseselerdeki güç ve kuvveti cephenize çekeceğiniz ana kadar her adım, erken sayılır, her adım 20 gününü doldurmadan yumurtayı kırma gibi bir şeydir, civcivleri terk eden kuluçka gibi, civcivleri doluya, fırtınaya terketmek gibi bir şeydir ve burada yapılan şeyler mikro planda dünyayla bir gün hesaplaşacak bu arkadaşların, hesaplaşma yollarını öğretme işidir _Meselenin bir düşünce ve fikir olarak hazırlanması, bir de bu düşünce ve fikirlerin hayata geçirilmesi yönleri var. Biz bunların bütününe plan ve program diyoruz. _Siz bir sivilsiniz, silahlarınız yok, oysa askerde tek başına bile olsanız, bir paşayı, hatta bir orduyu bile esir edebilirsiniz. _"İhtiyat, zarar ihtimallerine karşı ehemmiyetli bir davranıştır. Gerekli hazırlığı yapmayanlar ya dizini döver ya da kadere taş atar. İhtiyatlı olma, korkup geriye durmaktan tamamen farklı olduğu gibi, tedbirsizce davranışların da cesaret ve yiğitlikle hiçbir alakası yoktur. _Sizin gibi düşünmeyip farklı dünya görüşüne sahip karşısına acele çıkılmamalı. Bu gayr-ı memnunlar, dev dev kitleler meydana getirerek karşınıza çıkıp sizi yerle bir edebilirler. _Denge gözetilmediğinde, hezimet ve mağlubiyetin kaçınılmaz olduğu şartlarda kahramanlık gösterisi sadece ihanettir. _Bir yandan hasım cepheyi, mükemmel işleyen istihbarat teşkilatıyla içinden tanırken, öte yandan da hasım cephenin aynı faaliyetlerine kendi içimizde sürdürmesine müsaade edilmemeli ve imkân tanınmamalıdır. _İstihbarat savaşları: Cumhuriyetçiler ve Müritler (Resmi belgelerle)_ _Gülen, şeriat doğrultusunda silbaştan yeniden yapılanmayı öngördükleri devletin içine sızılmasını; devlet gücünü kullanarak devlet ve rejim taraftarlarını etkisizleştirmeyi ve de bu amaç doğrultusunda istihbarat örgütlerinin hem haberalma ve hem de T.S.K.’ne karşı alternatif silahlı güç olarak önemine işaret etmektedir. _Fetulahçıların, Haşhaşileri andıran bir yapılanma olduğunu görüyoruz ve polis akademisinin yarısı fetullahın talebeleriyle örgütlenmiş. Bunlar ajitasyon çalışmalarını sistemli olarak yürütmektedirler. 1991 Emniyet müdürü Osman Ak _Tamamiyle dış odaklı fethullahçı tehdit, yok sayılarak görmezlikten gelinecek! _Fetullah, Gazi olaylarının iki ay öncesinden istihbarat vasıtasıyla öğrendiğini açıklamıştır: Dedim Türkiye’de birşeyler planlanıyor, Aleviliği oyuna getirmek istiyorlar. *_Hukukun temel kuralıdır, kişiler için yasa çıkarılamaz. TBMM, dış devletlerin baskısıyla, teröristbaşı öcalan için “idamı kaldıran” ve Türkiye’nin ulus-devlet özelliğinin temellerine dinamit koyan bir uyum yasa paketini kabul etmiştir. Fethullah Gülen, aynı dayatmacılıkla, belki yarın, tıpkı Humeyni gibi Türkiye’ye döndürülürse?!. Acaba Hükûmet, hayır mı diyecek?!. Batılı ülkeler, bağımsız Türk yargısına, sözkonusu müdahale ile kabaca tecavüzde bulunmuştur. _Fethullah Gülen’e 1996’da resmi koruma tahsis edilmiştir. Asli görevi ve varlık nedeni, Cumhuriyet ve kurumlarını korumak olan emniyetçiler, Fethullah Gülen’i korumak konumuna getirilmişlerdir. Bu karar, İçişleri Bakanlığı tarafından 30 Temmuz 1996’da onaylanmıştır. 1999da Gülen, A.B.D.’ye resmi korumasını da götürmüştür. İlkokul mezunu emekli vaiz, hakkında çeşitli defalar soruşturma açılmış, tutuklama kararı çıkarılmış ve uzun süreyle aranmış, dahası yaptıkları ve yapacakları çok iyi bilinen ve DGM’de dava açılması her an sözkonusu olan Fethullah Gülen’e, yurtdışına yargılamadan kaçarken –pardon, tedaviye giderken- İçişleri Bakanı oluru ile resmi koruma tahsis edilmesi, kuşatılmışlığın boyutlarını ve cüretini göstermesi açısından büyük önem taşımaktadır. _Bir devlet düşünün ki, ulusal birliği ve bütünlüğü açısından tehdit altında. Bu, devletin istihbarat birimlerince saptanıyor ve raporlaştırılıyor. Raporu hazırlayan istihbaratçı, raporunu gereği için Fethullah Gülen’e gönderiyor. Emniyete ya da İçişleri Bakanlığı’na Değil. _Emniyet istihbarat, Fethullahsever istihbaratçılar tarafından kaleme alındığı anlaşılıyor. _Fetullah, amaçlarını, ülkede toplumsal barışa hizmet etme olarak açıklayan grubun siyasi yelpazede ağırlığını Demokrat Parti çizgisini takip eden sağ partilerden yana koyduğu da bilinen hususlar arasında yer almaktadır. _Türban konusunda da, bu tarz meselelerin dinin aslından olmayıp teferruat olduğu, dolayısıyla da bu konuların toplumsal huzur ve barışı zedeleyecek ölçüde tırmandırılmasının zararlı olacağı görüşünü savunmuşlarır. _ Fetullah: Müslüman bir kişinin terörist olamayacağı benim bazı yazı örneklerimden verilerek açıklanıyor ve islam adına takip ettiğim çizginin hiçbir zaman değişmediği ve bunun ılımlı bir din anlayışına dayandığı, dini siyasi hedeflere alet etmekten uzak, hatta böyle bir şeye karşı olduğum vurgulanıyor. _Türkiye’de kaç vaiz, istihbarat raporlarına konu olmaktadır? _”Fethullahçı örgüt, laik devlet yapısını yıkmak amacıyla kurulmuş olup, bütün ülkeyi bir ağ gibi sarmıştır. Bu örgüt, halk üzerinde bir manevi cebir ve baskı yaratmaktadır.” Bu iddianame ile örgütün başı hakkında dava açılmış olup, örgütün illegal ve legal yapılanması hakkında soruşturma sürdürülmektedir. 2000 _Terörle Mücadele Kanunu’nun 1 nci maddesinde: Terör, baskı ve cebir ve şiddet, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yollarından biri ile Anayasada belirtilmiş Cumhuriyet niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzenini değiştirmek, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türkiye Devleti’nin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak, yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü eylemdir” denilmiştir. ...... __ _Fethullahçı kadrolaşmaya karşı mücadele verdikleri için zarar gören ve bu çalışmada yardımlarını esirgemeyen “Mustafa Kemal’in Polisleri”ne minnet duygularımı sunuyorum. _ARMAĞAN: (E) Orgeneral İsmail Hakkı KARADAYI, (E) Orgeneral Hüseyin KIVRIKOĞLU, (E) Orgeneral Kemal YAVUZ, (E) Orgeneral Doğu AKTULGA ve diğer “KEMAL’İN ASKERLERİ”ne... Oramiral Güven ERKAYA’nın aziz hâtırası önünde sonsuz minnet ve saygıyla... __
·
990 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.