Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

( Nuh’un büyükbabası Enok ) _Meleklerin Düşüşü ve Masonluk_ _İnsanoğulları çoğalınca, güzel ve alımlı kızları oldu. Melekler, göklerin çocukları onları görüp şehvet hissettiler. Birbirlerine dediler ki: “Gelin insanların arasından kendimize eşler seçelim ve onlardan çocuklarımız olsun.” Liderleri Semyaza onlara dedi ki: “büyük bir günahın cezasını tek başıma çekmek zorunda kalacağımdan korkuyorum.” Sonra hep birlikte yemin ettiler ve planı uygulayacaklarına söz verdiler. Toplam iki yüz kişi, Yeret’in zamanında Hermon Dağı’nın zirvesine indiler. 200 meleğin liderleri le diğer tüm meleklerle birlikte kendilerine eşler aldılar. Her biri kendine bir eş seçti ve onlarla birleşmeye, kendilerini onlarla kirletmeye başladılar. Onlara büyüler öğrettiler. Onları bitkiler konusunda ustalaştırmak için kök kesmeyi de öğrettiler. Sonra kadınlar hamile kaldı ve boyları 135 metre olan devler doğurdu. Sonunda insanlar onları besleyemeyecek hale gelene kadar, bu devler insanların ürettiği her şeyi tüketti. Ve devler yemek için insanlara döndü ve onları yediler. Kuşlara, yabani hayvanlara, sürüngenlere, balıklara karşı günah işlemeye ve sonra birbirlerinin vücutlarını yemeye, hatta kanını içmeye başladılar. Ve dünya bu vicdansızlardan şikâyetçi oldu. _Azazil insanlara kılıç, bıçak, kalkan ve zırh yapmayı öğretti. Ayrıca onlara metal işçiliklerini gösterdi. Kötülük arttı. Çok zina işlediler ve yoldan çıktılar. Semyaza büyü yapmayı ve kök kesmeyi, Armaros büyü çözülmesini, Baraqiyael astrolojiyi, Kokabel takımyıldızları, Ezeqeel bulut bilgilerini, Araqiel toprak bilgilerini, Shamsiel güneş bilgilerini ve Sariel de Ay’ın hareketlerini öğretti. İnsanlık mahvoldukça çığlıkları göklere ulaştı. _Sonra Mikail ve Cebrail, Rafael, Suryal, Uriel göklerden aşağı bakıp dünyada dökülen hesapsız kanı, işlenen sonsuz kötülükleri gördü. Birbirlerine dediler ki: “Boşalan dünyanın çığlıkları göklerin kapısına ulaştı. İnsanların ruhları bize sesleniyor ve durumlarını En Yüce’ye bildirmemizi istiyorlar.” Onlar da Kral’a, Tanrı’ya dediler ki: “Ey Tanrıların Tanrısı, Kralların Kralı! Senin ışıktan tahtın ebedidir ve adın tüm çağlarda ilelebet kutsanır, övülür. Azazil’in neler yaptığını, dünyaya nasıl tüm kötülükleri öğrettiğini, göklerin ebedi sırlarını nasıl ifşa ettiğini gördün. Arkadaşları arasında liderlik gücü verdiğin Semyaza da büyüler öğretti. İnsanların kızlarıyla birlikte oldular, onlarla yattılar, kendilerini kirlettiler ve onlara her tür günahı gösterdiler. Kadınlardan devler doğdu, sonra da tüm dünya kan ve günahla doldu. Bak şimdi ölenlerin ruhları ağlıyor ve çığlıkları cennetin kapılarına ulaşıyor. Dünyadaki adaletsizliklerden dolayı feryatları dinmek bilmiyor. Sen her şeyi olmadan önce bilirsin. Olanları biliyorsun, izin veriyorsun ama bize tüm bunlar karşısında ne yapacağımızı söylemiyorsun.” _Sonra, En Yüce Olan konuştu. Arsayalalyur ’u Lamek oğluna yolladı ve dedi ki: “Git ona benim adımla de ki: ‘Kendini sakla!’ Ve ona gelen sonu göster. Çünkü dünya yıkılacak. Tufanın suları tüm dünyaya gelmek üzere ve dünyanın üzerindeki her şeyi yok edecek. Nuh’a bu tufandan nasıl kurtulacağını öğret ki dünyanın gelecekteki tüm nesilleri için tohumu korunabilsin.” Sonra Tanrı Rafael’e dedi ki: “Azazil’in elini ayağını bağla ve onu karanlığa koy. Dudael’deki çölde bir yer aç ve onu oraya koy. Üzerine sivri ve sert kayalar koy. Tamamen karanlıkla örtülsün ve sonsuza kadar orada kalsın. Yüzünü de kapat ki ışığı göremesin. Büyük yargı gününde Azazil ateşe atılacak. Meleklerin mahvettiği dünyayı iyileştir ve yaşam ver ki orayı yeniden canlandırabileyim. Gözcülerin açıklayıp çocuklarına öğrettikleri tüm gizli şeyler yüzünden tüm insanoğulları yok olmasın. Azazil’in öğrettikleri yüzünden tüm dünya kirlendi. O yüzden tüm günahı ona yükle.” Sonra Tanrı Cebrail’e dedi ki: “Gayri meşruluğun, yozlaşmışlığın, ahlaksızlığın ürünü olan çocukların karşısına çık ve o Gözcüler ’in çocuklarını insanların arasından çıkar. Onları oradan çıkar ve birbirlerine düşür ki birbirlerini yok etsinler. Çünkü fazla günleri kalmadı. Sonra Tanrı Mikail’e dedi ki: O günler geldiğinde işkenceyle ateş çukuruna gönderilecek, sonsuza kadar hapsedilecekler. Tüm nesillerin sonuna kadar birlikte yanıp yok edilecekler. Tüm bu yozlaşmışların ruhlarını, Gözcüler’in çocuklarını yok edin, çünkü onlar insanlığa zulmettiler. Tüm zalimleri dünyanın üzerinden temizleyin. Tüm ahlaksızlıkları sona erdirin ki adaletin ve gerçeğin ağacı ortaya çıksın. Doğruluk ve adalet sonsuza kadar sevinçle sürsün. Sonra tüm suçsuzlar ölümden kurtulacak, bin tane çocukları olana kadar yaşayacaklar. Gençliklerinin ve yaşlılıklarının tüm dönemini huzur içinde tamamlayacaklar. O günlerde tüm dünya üzerinde adaletle çalışılacak. Her yeri ağaçlarla kaplanacak, bereket olacak. Dünyaya her tür hoş ağaçlar ve asmalar dikilecek. Dikilen asmalardan bolca şarap elde edilecek. Ekilen her tohum on binler verecek, her bir ölçü zeytinden on ölçü yağ çıkacak. Dünyayı tüm baskılardan, üzerindeki tüm adaletsizliklerden, günahlardan ve adaletsizliklerden arındırın. Bunların kökünü kazıyın dünyadan. O zaman tüm insanoğulları adil olacak, tüm milletler bana hayranlıklarını gösterecek, beni övecek, hepsi bana tapacak. Dünya tüm yozlaşmışlıklardan, suçlardan, cezalardan, acılardan arınacağı için bir daha nesilden nesile ona tufan da göndermeyeceğim.” _Bilgelik Ağacı_ _Meyvesi yenildiğinde büyük bir bilgelik veren bilgi ağacını gördüm. Bu ağaç ne kadar güzel ve görünüşü ne kadar çekici! Rafael cevap verdi: “Bu bilgi ağacıdır. Kadim baban ve annen senden önce bu ağacın meyvesini yediler ve bilgeliği öğrendiler. Evet, gözleri açıldı, çıplak olduklarının farkına vardılar ve bu yüzden de bahçeden çıkarıldılar.” _Ruhların Tanrısı bugüne kadar kimseye böyle bir bilgelik vermedi. Ben bu bilgileri, bana sonsuz hayat bahşeden Ruhların Tanrısı’nın isteğiyle, sezgi gücümle aldım. _Bilgelik, yaşayabileceği bir yer bulamadı ve ona göklerde bir yer verildi. İnsanoğulları arasında yaşamaya geldi. Çöldeki yağmur ve susuz bir arazideki çiğ gibi ama bir yer bulamadı. Eski yerine dönüp melekler arasındaki koltuğuna oturdu. _İnsanoğlu’nun Hikâyesi: Adem’in oğlu Şit’in oğlu Enoş’un oğlu Kenan’ın oğlu Mahalalel’in oğlu Yeret’in oğlu Enok’un ikinci bilgelik vizyonu. _Enok, mısır Tanrısı Thot, İslam’daki Hz. İdris, yunan tanrısı Hermes ile ilişkilendirilir. _Enok’un kutsanma sözleri: _Gözleri Tanrı tarafından açılan ve göklerde kutsal bir vizyon gören Enok dedi ki: O görüntüyü bana melekler gösterdi. Dünya Tanrısı’yla konuştum. Tanrı, Sina Dağı’na adım atacak. Göklerin kudretiyle ortaya çıkacak. Gözcüler bile titreyecek. Yüksek dağlar sallanacak, yüksek tepeler ateşin önündeki balmumu gibi eriyecek. Dünya parçalanacak ve üzerindeki her şey mahvolacak. Adil olanlar dahil herkes yargılamadan geçirilecek. Tanrı onlarla barış yapacak. Seçilmişleri koruyacak, onlara merhamet edecek. _Kışın nasıl tüm ağaçların ölmüş gibi göründüğüne bakın. Hepsi, yenileri çıkana kadar eski yapraklarını iki-üç yıl koruyan on dört ağaç hariç, soldular ve tüm yapraklarını döktüler. _Tanrı nasıl emretmişse, her şey o şekilde meydana gelir. _Siz katı kalpliler, siz huzur bulmayacaksınız! Günlerinizden nefret edeceksiniz. Mahvedilme zamanınız sonsuz bir nefretle güçlenecek. Adlarınız tüm adil olanlar için sonsuz bir iğrenti olacak ve lanet okuyacaklar. Ama seçilmişler için ışık, sevinç ve huzur olacak. Dünya onlara kalacak. _Rüya: Melekler İçin Aracılık_ _Ben Enok, Ulu Efendimiz’i ve Barış Kralını kutsuyordum. Gözcüler beni “Katip Enok” diye adlandırıyorlardı. Sonra Ulu Efendimiz seslenip bana dediler ki: “Enok, adaletin katibi. Git o yüce cenneti ve sonsuz kutsal mekânlarını terk eden, kendilerini kadınlarla kirleten, insanoğullarının yaptığını yapan, onları kendine eş olarak alıp dünyada büyük bir yozlaşma yaratan Gözcülere deki, dünyada asla huzur bulmayacaklar. Günahları affedilmeyecek, çocuklarından da mutluluk bulmayacaklar. Sevdiklerinin katledilişini görecek, oğullarının yok edilişinin yasını tutacaklar ve sonsuza kadar yalvaracaklar ama onlara merhamet ve huzur gösterilmeyecek.” _Sonra Enok gidip Azazil’e dedi ki: “Huzur bulmayacaksın. Sana büyük bir ceza geldi. Öğrettiğin kanunsuzluklar, insanoğullarına gösterdiğin tüm aldatıcı, gayrimeşru ve sapkın şeyler yüzünden, sana ne huzur, ne merhamet, ne de şefaat gösterilecek. Sonra gidip tüm Gözcülerle konuştum. Hepsi korkuyordu. Korku ve titreme içindeydiler. Affedilmek için benden onlar adına bir istek yazmamı ve isteklerini yüce göğün Tanrısının önünde okumamı istediler. Cezalarının nedeni olan günahlarından dolayı artık O’nunla konuşamıyor, gözlerini göğe kaldıramıyorlardı. _Ve bir rüya gördüm. Üzerimde vizyonlar ve cezalandırma görüntüleri gördüm. Bir ses gelip bu rüyayı göğün çocuklarına anlatmamı ve onları uyarmamı söyledi. Uyanınca yanlarına gittim. Lübnan ile Seneser arasındaki Oubelseyael’de toplanmış ağlıyorlardı ve yüzleri örtülüydü. _Bu kitap, o vizyonda Ulu Tanrı’nın verdiği emre uygun olarak anlatılan doğruluk sözleri ve Gözcülerin azarlanışı hakkındadır. Yüce Olan konuşmak için dil, anlamak için kalp vermiştir. Yüce Olan nasıl insanoğluna bilgelik sözlerini anlama gücü verdiyse, beni de yaratıp Gözcüleri, göğün çocuklarını azarlama gücü verdi. Onlara dedim ki: “Dileğinizi yazdım ve vizyonumda bana gösterildi ki, dileğiniz asla kabul edilmeyecek. Bu zamandan sonra asla cennete yükselemeyeceksiniz. Dünya var olduğu sürece zincirlenmenize karar verildi. Ama bunlardan önce sevdiğiniz çocuklarınızın yok oluşunu göreceksiniz. Onlar sizin olmayacak; kılıçla önünüze düşürülecekler. “Ve bir vizyon göründü gözüme. Bulutlar beni davet etti, bir sisin içine çekildim. Yıldızların ve şimşeklerin gösterdiği yolda ileri taşındım. Rüzgârlar beni uçurup göğe kaldırdı. Kristal taşlardan yapılma, etrafı kızgın alevlerle çevrili bir duvara yaklaşana kadar yükseldim. Korkmaya başladım. Kızgın alevlerin içinden geçtim ve kristal taşlardan yapılmış büyük bir eve yaklaştım. Evin duvarları ve zemini kristallerden bir mozaik gibiydi. Temeli de kristaldi. Tavanı parlayan yıldızlar, çakan şimşekler gibiydi ve aralarında kızgın Kerubiler vardı. Gök su gibi berraktı. Duvarları etrafında bir ateş vardı ve kapıları dayanıyordu. O eve girdim. Ateş gibi sıcak, buz gibi soğuktu. İçeride hiçbir hayat belirtisi yoktu ve keyifsizdi. Korkuyla kaplandım ve sonra bir titremeye tutuldum. O titreme içinde yüz üstü düştüm. Bir vizyon daha gördüm. İkinci bir ev daha vardı ve ilkinden büyüktü. Tamamen alevlerden yapılmaydı ve tüm kapıları önümde açıldı. Her şeyiyle mükemmeldi ve çok büyüktü. Mükemmelliğini ve büyüklüğünü tasvir etmem mümkün değil. Zemini ateştendi. Üzerinde şimşekler ve parlayan yıldızlar vardı. Çatısı da yanan bir ateşti. Dikkatlice bakınca o evde yüksek bir taht olduğunu gördüm. Görünüşü kristalimsiydi ve çevresi parlayan güneş gibiydi. Kerubilerin sesi vardı. Tahtın altından ateşten ırmaklar çıkıyordu. Bakmak imkânsızdı. Şanı büyük biri oturuyordu üzerinde. Elbisesi güneşten daha parlak, kardan daha beyazdı. Haşmetinden, ışığından hiçbir melek onun yüzünü göremiyordu. Hiçbir insan da ona bakamazdı. Etrafı ateşle çevriliydi ve önünde de büyük bir ateş vardı. Etrafındaki kimse ona yaklaşamıyordu. Önünde on binlerce kere on binlerce varlık vardı ama onun hiçbir öğüde ihtiyacı yoktu. Yanındaki kutsal varlıklar ne gece ne de gündüz onun yanından bir an olsun ayrılmıyordu. O ana kadar yüzüstü yerde duruyor, titriyordum. Ve Tanrı kendi sesiyle beni çağırdı, dedi ki: “Yakınlaş Enok, sözümü duy.” Sonra oradaki varlıklardan biri gelip beni kaldırdı, birlikte kapıya yaklaştık. Yüzümü eğdim. _Tanrı bana dedi ki: “Korkma adaletin katibi adil Enok. Yaklaş ve sözlerimi duy. Git seni araya koyan göklerin Gözcülerine de ki: Neden yüksek, ayrı ve sonsuz cennetten ayrılıp kadınlarla yattınız, insanların kızlarıyla kendinizi kirlettiniz ve onları kendinize eş olarak aldınız? Neden insanoğlunun arasına karışıp dev oğullar peydahladınız? Yüksek, ruhsal ve sonsuz bir hayat yaşarken neden kendinizi kadınların kanıyla kirlettiniz? Neden insan kanına karıştınız? Neden insanlar gibi bedene ve kana sahip olanları yaptınız? Ve şimdi onlar da ölecek. Siz dünyadakilerden farklı olarak önceden ruhtunuz, sonsuz hayatı yaşıyordunuz; ölümsüzdünüz. Size eş vermedim çünkü yeriniz göklerdi. Şimdi bu ruhtan ve etten olma devlere dünyada kötü ruhlar denecek ve mekânları dünya olacak. İnsanlardan ve Gözcüler ’den doğdukları için onların bedenleri kötü ruhlara hizmet edecek. Göğün ruhlarının mekânı gökler, dünyada doğan dünya ruhlarının mekânı dünyadır. Devlerin ruhları dünyaya zulüm, yozlaşma, savaş ve bela getirecek. Feryatlara neden olacaklar. Onların yemeye ihtiyacı yoktur ama yine de acıkır, susarlar. Ve suç işlerler. Bu ruhlar insanoğullarına, özellikle kadınlara zulmedecek, çünkü onlardan çıktılar.’ Bu devler ölecek ve ruhları bedenlerini terk edecek. Zamanlarının tamamlanacağı büyük yargı gününe kadar bunu sürdürecekler. O gün Gözcüler ve inançsızlar tam bir yıkıma uğratılacak.’ _Yolculuk: Dünya ve Şeol_ _Beni alıp sakinleri ateşe benzeyen bir yere götürdüler. İstedikleri zaman insan gibi görünebiliyorlardı. Beni karanlık yere ve zirvesi göğe ulaşan bir dağa getirdiler. En derin yerlerinde bile olağanüstü ışıklar, yıldızlar ve gök gürlemesiyle dolu bir yer gördüm. Ateşten bir yay ve oklar, ateşten bir kılıç ve şimşekler vardı. Sonra beni yaşam sularına ve güneşin her batışını gören batının ateşine götürdüler. Ateşten bir ırmağa geldim. Ateş su gibi akıyor ve batıda Büyük Deniz’e boşalıyordu. Rüzgârların nasıl göğü genişlettiğini gördüm. Gökle yer arasında duruyorlardı; göğün sütunlarıydılar. Dönüp Güneş’in ve tüm yıldızların batışına kılavuzluk eden rüzgârları gördüm. _Ateşin üzerinde yuvarlanmakta olan yıldızlar, yükselişlerinin başlangıcında Tanrı’nın buyruğunu çiğneyenlerdir. Çünkü kendilerine bildirilen zamanda çıkmadılar. Bu yüzden O da onlara kızdı ve saklı yılda günahlarının bedelini ödeyecekleri vakte kadar onları bağladı.” _Uriel bana dedi ki: “Kadınlarla çiftleşen melekler burada duracak. Onların pek çok biçim alan ruhları insanlığı saptıracaklar ve insanlar şeytanlara tanrılarmış gibi kurbanlar sunacak. O melekler büyük yargı gününe kadar burada kalacak. Yok edilene kadar yargılamadan geçirilecekler. Melekleri yoldan çıkan kadınlar, leş yiyiciler haline gelecek. _Gözcü Başmeleklerin Adları_ _Uriel, haykırışları ve korkuyu yönetir. _Rafael, insanların ruhlarını yönetir. _Raguel, ceza verir. _Mikail, insanlığın erdemlerini yönetir. _Sarakiel, günaha sapan insanoğullarının ruhlarını yönetir. _Cebrail, Cennet’i, Ikisat ve Kerubileri yönetir. _Remiel, başkaldıranları yönetir. _Yolculuk: Korkunç Çukur – Kaos_ _Ne üstünde gökler var ne de altında sağlam bir zemin. Sadece kaotik ve korkunç. Birbirine bağlanmış, yanan büyük dağlara benzeyen, göklerin yedi yıldızını gördüm. Uriel: Bunlar Tanrı’nın buyruğunu çiğneyen yıldızlardır, dedi. Uriel: “Enok, neden bu kadar korku ve panik içindesin?” Dedim ki: “Bu korkunç yerden ve bu acı verici görünüşten dolayı.” Dedi ki: “Burası meleklerin hapishanesidir. Dağın içinde derin, geniş ve çok düz dört mağara vardı. Rafael dedi ki: “Bu mağaralar ruhların, ölülerin ruhlarının toplanması için. Ölü bir adamın sızlanışını duydum. Feryat ederken sesi göklere ulaşıyordu. Rafael’e sordum: “Feryat sesleri göğe ulaşan şu ruh kim?” Cevap verdi: “O, Habil’in ruhu. _Yedi Dağ ve Hayat Ağacı_ _Sürekli yanan, ateşten yapılma bir dağ dizisi gördüm. Ona doğru gittim ve hepsi birbirinden farklı olan yedi muhteşem dağ gördüm. _Mikail: Zirvesi Tanrı’nın tahtı gibi olan bu yüksek dağ, yüce ve ihtişamlı Tanrı’nın, Sonsuz Kral’ın, dünyayı iyilikle ziyaret etmeye ineceği zaman oturacağı yerdir. _Lanetliler Vadisi_ Uriel: “Bu lanetli vadi sonsuza kadar lanetlenecekler içindir. _Dünyanın uçlarını gördüm. Üzerinde gökler uzanıyordu ve göklerin kapıları açıktı. _3 hikâye gösterildi._ _1. Hikâye: Kötülerin Yargılanması_ _Doğmamış olsalardı onlar için daha iyi olurdu. _Adil olanlar topluluğu ortaya çıktığında günahkârlar günahlarından dolayı yargılanıp dünyadan atılacak. Uluların yüzüne bakamayacaklar çünkü Ruhların Tanrısı ışığını yücelerin, adillerin ve seçilmişlerin yüzlerine saçmış olacak. O zaman güçlü krallar mahvolacak, adillerin ve seçilmişlerin ellerine verilecekler. _O günlerde seçilmişler ve kutsal ırk inecek gökten ve onların tohumu insanoğullarınınkiyle bir olacak. _Ve bir bulut beni dünyadan aldı ve rüzgâr göklerin ucuna götürdü. Orada Yücelerin mekânlarını gördüm. Doğruluk onların önünden dünyaya su gibi, merhamet ise çiğ gibi akıyordu. _O dünyanın yaratılmadan öncesini, dünyanın ne olduğunu ve nesilden nesle nasıl olacağını bilir. _Dört Melek_ _Ruhların Tanrısı’nın dört yanında, farklı dört ruh gördüm. Barış meleğine sordum: o dört kişi kimdir?” Bana dedi ki: “İlki Mikail’dir. Merhametli ve sabırlıdır. İnsanoğlunun tüm hastalıklarını ve yaralarını yöneten ikincisi Rafael’dir. Tüm güçleri yöneten üçüncüsü yüce Gabriel’dir. Ve sonsuz yaşama geçecek olanların ümidini yöneten dördüncüsü de Fanuel’dir.” Bunlar Tanrı’nın, En Yüce’nin dört meleği ve duyduğum dört sestir. _Ruhların Tanrısı, Hükümdar_ Ay’ın yörüngesi adillere aydınlık, günahkârlara karanlıktır. Aydınlık ile karanlığı birbirinden ayıran Tanrı insanların ruhlarını da birbirinden ayırmıştır. _2. Hikâye: Sadıkların Kaderi_ _Ruhların Tanrısı’nın adını inkâr edenler ne göğe yükselecek ne de dünyaya geleceklerdir. Seçilmiş Olan şanlı tahtına oturacak. Göğü dönüştürüp kutsayacağım ve onu ebedi bir ışık haline getireceğim. _Kadim Olan’ı gördüm. Başı yün gibi beyazdı. Yanında yüzü insan yüzüne benzeyen başka biri daha vardı. Yüzü çok güzeldi; tıpkı kutsal meleklerden birinin yüzü gibiydi. Bana tüm sırları gösteren meleklerden birine o adamın kim olduğunu ve neden Kadim Olan’la birlikte olduğunu sordum. Cevap verdi: “Bu adil olan İnsan Oğlu’dur. Onun içinde adalet vardır. O tüm hazineleri ortaya çıkartır çünkü Ruhların Tanrısı onu bunu yapması için seçti. O insan kralların ve kudretlilerin mekânlarını, güçlülerin tahtını sarsacak. Onları utanç içinde bırakacak. Mekânları karanlık, yatakları solucanlar olacak. Onların tüm yaptıkları adaletsizliktir ve güçleri zenginliklerinden gelir. Elleriyle yaptıkları tanrılara inanırlar ve Ruhların Tanrısı’nın adını inkâr ederler. _İnsan Oğlu, Kadim Olan_ _O yerde adaletin ebedi çeşmesini gördüm. Etrafında çok sayıda bilgelik çeşmesi de vardı. Tüm susayanlar onlardan içiyor, bilgelikle doluyordu. İnsan Oğlu, Ruhların Tanrısı’nın önüne çağrıldı. Kadim Olan’ın önünde adı söylendi. Evet, Güneş ve göğün yıldızları yaratılmadan önce, adı Ruhların Tanrısı’nın önünde söylendi. O, adillerin düşmemek için yaslanacakları bir asa olacak. Milletlerin ışığı, kalpleri hasta olanların umudu olacak. Adiller bu adaletsizlik dünyasından nefret ettiler, aşağıladılar. Tıpkı samanın ateşte yanışı gibi adillerin huzurunda onların yüzleri yanacak ve kurşunun suda batması gibi adillerin karşısında batacaklar. Onlar Ruhların Tanrısı’nı ve onun Mesih’ini inkâr ettiler! Kimse onun önünde tek kelime yalan söyleyemeyecek. Çünkü o Ruhların Tanrısı’nın önünde Seçilmiş Olan’dır. _Diriliş_ _Seçilmiş Olan o günlerde tahtına oturacak, tüm bilgelik sırları ağzından dökülecek, çünkü o sırları ona Ruhların Tanrısı verdi ve onu onurlandırdı. O günlerde dağlar koçlar gibi sıçrayacak, tepeler süte doymuş kuzular gibi tepinecek ve göklerdeki meleklerin yüzü sevinçle parlayacak. Çünkü Seçilmiş Olan o günlerde ortaya çıkacak. _Metal Dağlar_ _Gizli görüntüleri gördüğüm yerde bir hortuma yakalandım ve batıya doğru taşındım. Gözlerim göklerin tüm sırlarını gördü: demirden, bakırdan, gümüşten, altından, nikelden ve kurşundan bir dağ. Meleğe dedi ki: “Gördüğün o bu şeyler onun Mesih’inin dünyada güçlü ve etkili olabilmesi içindir. Gördüğün bu dağlar Seçilmiş Olan’ın önünde ateşin önündeki mum gibi yukarıdan bu dağların üzerine dökülen su gibi olacak. Kimse kaçamayacak. _Derin Vadideki Yargılama_ _Orada ağzı açık, derin bir vadi gördüm. Dünyada, denizde ve adalarda yaşayan herkes ona hediyeler, hatıra eşyaları getirecek ama o derin vadi dolmayacak. _Dünyanın bir başka tarafına döndüm ve ateş içinde yanan derin bir vadi gördüm. Kralları ve güçlüleri getirip bu derin vadinin içine koydular. Orada gözlerim onlar için nasıl ağırlığı ölçülmez demir zincirler yapıldığını gördü. Ve benimle gelen barış meleğine sordum: “Bu zincirler kimin için hazırlanıyor?” O da dedi ki: “Bunlar Azazil’in topluluğu için hazırlanıyor. Onları hapsedip cehennem çukuruna bağlamak için. Ve Ruhların Tanrısı’nın emrettiği gibi, çeneleri sert taşlarla kaplanacak. _Sular sularla birleşecek; göklerin üzerindeki su eril, dünyanın altındaki su dişildir. Ve o zaman dünyada yaşayan herkes ve göklerin uçlarının altında yaşayanlar yok edilecek. _O günlerde prensler toplanacak. Kralları bir huzursuzluk içine sokup rahatsız edecekler ve tahtlarından kaldıracaklar. Krallar bulundukları yerden bir aslanın ininden çıktığı gibi çıksın, bir sürünün ortasındaki aç kurtlar gibi ileri fırlasınlar diye. O günlerde Cehennem Dağı’nın ağzı açılacak, onlar onun içine girecekler. _Üzerlerinde insanların olduğu bazı arabaların geldiğini gördüm. Doğudan ve batıdan güneye doğru esen rüzgârla geliyorlardı. Arabaları büyük bir gürültü çıkarıyordu ve tüm bu kargaşa yaşanırken, göklerdeki ulular bunu fark etti. Dünyanın sütunları yerinden oynadı ve bunun sesi göklerin bir ucundan diğerine kadar duyuldu. _3. Hikâye_ _Ulular güneşin ışığında, seçilmişler ebedi hayatın ışığında olacak. Hiç bitmeyen bir ışık olacak ve günler hiç sona ermeyecek. Ruhların Tanrısı’nın önünde doğruluğun ışığı sonsuza kadar sürecek. Ruhların Tanrısı’nın isteğiyle, gök gürlemesi hem barış ve kutsama, hem de lanet içindir. _Kadim Olan’ın şanlı tahtında oturduğunu gördüm. Melekler ve ulular O’nun etrafında duruyordu. Ve beni büyük bir titreme ve korku sardı. Belim bükülüp gevşedi. Dizlerim çözüldü ve yüzüstü düştüm. Ve yüce kutsal meleklerden biri olan kutsal melek Mikail gönderdi. O melek beni kaldırınca ruhum geri döndü. Ceza çocukları anneleriyle, babalarıyla birlikte öldürecek. Sonra da O’nun merhamet ve sabrına göre yargılama olacak. O günde yiyecek olarak iki canavar türeyecek. Bunlardan dişi olanının adı Leviathan olacak ve denizlerin diplerinde, su kaynaklarının üstlerinde yaşayacak. Bunlardan erkek olan canavar ise Behemoth adını taşır. Göğüsünün üzerinde hareket eder ve görülemez bir vahşiliği vardır. Bunun, seçilmişlerin ve adillerin kaldığı, Tanrı’nın yarattığı ilk insan olan Adem’in yedinci kuşağı olan büyükbabamın kaldığı bahçenin doğusundaki adı Dendayen’dir. Melek bana dedi ki: “Sen insanoğlu, sen sır olan şeyi bilmek istiyorsun.” _Gök gürlemesi ve şimşek birbirinden ayrılmaz. Aynı nefeste hareket etmezler Sisin ruhunun özel bir haznesi vardır. Haznesi parlaktır ve içinde bir melek vardır. Yağmurun ruhu haznesinden çıktığı zaman melekler gelir, hazneyi açıp onu dışarı çıkarır ve yağmur tüm dünyaya yayıldığında dünyadaki sularla birleşir. _Ruhların Tanrısı’nın kılıcı kralların ve yöneticilerin kanlarıyla sarhoş olacak. Ulular ve seçilmişler o gün kurtarılacak. Bir daha asla günahkârların ve yasayı çiğneyenlerin yüzlerini görmeyecekler. Ruhların Tanrısı’nı, Kralların Kralı’nı övmemiz, kutsamamız gerektiğini biliyoruz diyecekler. _Düşmüş Melekler_Göklerden dünyaya inen, insanoğullarına gizli şeyleri ifşa eden, yoldan çıkaran ve günah işleten melekleri gördüm. _Enok’un Kehanetleri_ _Nuh, dünyanın suya gömüldüğünü ve yıkımın yakın olduğunu gördü. Ve Büyükbabası Enok’a: ne oluyor dedi. Büyükbabam Enok gelip yanımda durdu ve dedi ki: “Neden bu kadar acı ve feryat içinde bana seslendin? Tanrı’dan dünyada yaşayan herkese bir buyruk geldi. Sonları yakın. Onlar meleklerin tüm sırlarını, şeytanların tüm vahşiliklerini öğrendiler. Gizli güçleri, büyücülüğün güçlerini, tüm dünyada eriyik metalden şekiller yapanların güçlerini öğrendiler. Büyükbabam Enok elimden tuttu, kaldırdı ve dedi ki: “Ruhların Tanrısı’na dünyanın bu durumunu sordum. Adaletsizlikleri nedeniyle onların kararları verildi ve bu karar asla geri alınmayacak. Araştırıp öğrendikleri büyücülük faaliyetleri nedeniyle dünya ve üzerinde yaşayanlar yok edilecek. Onlar gizli olanı açığa çıkardılar ve yargılanacaklar. Ruhların Tanrısı senin saf olduğunu ve bu sırlarla ilgili suçlardan münezzeh olduğunu biliyor. Senin adının ulular arasında olmasını planladı. Dünyada yaşayanlar arasında seni koruyacak ve senin adalet tohumuna güç ve şan verecek. Ve tohumun sonsuza kadar sadıkların ve uluların çeşmesi olacak.” _Ve Ruhların Tanrısı ileri çıkan meleklere suları yükseltmemelerini, kontrolleri altında tutmalarını söyledi. Çünkü o melekler suların gücünü yönetiyordu. Sonra Enok’un huzurundan ayrıldım. _Tanrı’nın Nuh’a sözü_ ...... __ _Enok'un Kitabı - Önsöz_ _Enok’un Kitabı, tarih öncesi uzaylı ziyaretçiler, batık kıtalar gibi birçok varsayıma yol açmıştır. Tanrının gökten kovduğu meleklerin yeryüzüne inmesinden ve Nephilim'i başlatmasından söz eder. Hristiyanlıkta apokrif (Kutsal kitapta yer almayan) dini metinler bu kitaptadır. _1500 yıldır kayıp olan bir kutsal kitap, 1773 yılında Habeşistan’da bir manastırda bulundu. Peki hem Hıristiyanlar hem de Yahudiler neden bu kitabı ortadan kaldırmak istedi? Kitap, Tevrat gibi kutsal metinlerde anlaşılmayan ve kısa bir şekilde aktarılan birçok şeyi ayrıntılı bir şekilde betimliyor. Enok (Hanok) hem Tevrat’ta hem de İncil’de anılmakta. Kuran’da Hz. İdris olarak anılıyor. Tufan öncesi bu peygamber Nuh’un büyükbabasıydı. Ölümü tatmadan 365 yaşında göğe alınmıştı. Bazı eski yazarlara göre bilim ve sanatları, yazı yazmayı ilk öğreten kişi Hermes, Thoth veya Merkür ile birdi. _Kötü davranışları olan ve Tanrı’nın göksel kurallarına isyan eden, bu nedenle cennetten sürgün edilen meleklere Düşmüş Melekler denir. Sumer sözcüğü ‘gözcünün ülkesi’ anlamına geliyor. Adem ve Havva’nın torunları dünyaya daha yeni nüfuz ederken Düşmüş Melekler yeryüzüne indiler. Tanrı’nın emirlerine karşı geldiler. İnsanlarla düşüp kalktılar, melez çocukları dehşet saçan devler Nefilim’di. _Hanokun rüyası: Meleklerden ikisi Hanok’u da yanlarına alarak, onu adeta bir uzay mekiğiyle yıldızlar ve gezegenler arası kozmozda gezintiye çıkarırlar. Hanok, bindirildiği aracı tarif ederken, sanki bir roket ya da göksel bir araçtan bahsetmektedir. Çıkarıldığı bu semalarda ayrıca, insana benzeyen canlılar gördüğünü de anlatmaktadır! Ona gösterilen yerlerden biri, sanki bir genetik laboratuar ve bir tür üretim galerisi kompleksi gibidir. Hanok bu gördüklerini şöyle anlatır: “İnsana benzeyen, ama konuşmayan; boyları çok uzun, ama hiç hareket etmeyen canlıların olduğunu gördüm!” Kitabında, tanrıların yeryüzü kızlarıyla nasıl evlendiklerini, hatta daha doğmamış ruhlar ve onlar için hazırlanmış yerler hakkında da bilgilendirildiğini anlatmaktadır. _Hanokun torunlarından lamekin, uzaylıya benzer bir çocuğu olur ve korkarlar. Hanoka danışırlar. Hanok durumu şöyle açıklığa kavuşturur: ‘Ben bunu zaten rüyamda görmüştüm ve sana da bildirmiştim. Babam Yared’in zamanında, onlar [melekler] Tanrı’nın sözünü, (ki bu) cennetin yasası idi çiğnediler. Ve işte, onlar günah işliyorlar ve emiri çiğniyorlar; kadınlarla birleştiler ve onlarla birlikte günah işliyorlar; ve onların arasından evlendiler, (kadınların) çocukları oldu. Ve ruhları olmayan ama yalnızca vücutları olan devleri dünyaya getirecekler. Orada büyük musibet olacak ve dünya tüm çürüyüşten., tertemiz yıkanıp (tufan) arınacak. _İman sayesinde Hanok ölümü tatmamak üzere yukarı alındı. Kimse onu bulamadı, çünkü Tanrı onu yukarı almıştı. _Azazel_ _Bazı kaynaklarda Semyaza’nın tövbe ettiği ve Güneye, Cennet ile yeryüzü arasındaki bir bölgeye gittiği, ayakları yukarıda, başı aşağıda olmak üzere günümüzde Yunanlılar’ın Orion adını verdiği kuyruklu yıldızı oluşturduğu; Azael’in ise Samhazai gibi tövbe etmediği, aksine kadınlara, erkekleri baştan çıkaran süsler ve çok renkli kaftanlar vermeye devam ettiği belirtilmektedir. Azazel adı Tevrat’ta üç kez geçmektedir. _Yahudi geleneğinde Azazel, hem ‘günah keçisi’ hem de ‘düşmüş melek’ veya ‘iblis’ olarak kullanılır. Azazel, Kabala düşüncesine göre, Hanok Kitabı’nda belirtildiği gibi olan ve insan kızlarıyla evlenerek dünyada Nefilim çağını başlatan, ‘Düşmüş Melek’lerin başı, Satan’ın Âdem’e secde etmek emrinin verilmesinden önceki ismidir. _Şamhazai ve Azazel- harut ve marut: Melek kelimeyi kıza öğretti, kız kelimeyi söyleyerek göğe yükseldi. Kız kendini ahlaksızlıktan uzak tuttuğu için göklere, ‘Yedi Yıldız’ın arasına yükseldi ve oradan Tanrı’ya övgüler sundu.” Melekler daha da ileri gidip güzel insan kızlarıyla ilişkiler kurdular ve çocukları ‘Nefilim’ oldu. _Tevrat’a göre nuh tufanına kadar yüzlerce yıl yaşayan insanların hayatları, yaptıklarından dolayı yüz yirmi yılla sınırlandırılmıştır. Amerika da “Yared’in Oğulları” olarak bilinen ismini Hanok’un babası Yared’den alan bir örgüt vardır. Yared’in yaşadığı çağda Gözcüler’in ‘cennetten’ ‘atılmış’ oldukları söylenir. Manifestolarında, Yared’in Oğulları ‘Gözcüler’in torunlarına karşı amansız bir savaş’ andı içerler. Gözcüleri tarih boyuca insanoğlunu ezmiş, kötü şöhretli Firavunlar, Krallar ve Diktatörler olarak görürler. _Korintoslular 11-10’da, Paul’ün kadınların güzel saçlı peçesiz kadınlardan hoşlanan günahkar meleklerin şehvetlerini kabartmayacak biçimde örtünmelerini istediğini savundu. _Farmasonluk sayısız sırlarla dolu bir örgüttür. Hanok ilk modern Farmasonluk ya da bilindiği gibi spekülatif Masonluk ile birçok deneyimlerde bulunmuştu. Bir efsaneye göre Tufan’nın olacağını önceden bilen Hanok oğlu Metuşelah’m yardımıyla hepsi birbirinin üzerinde olan dokuz adet gizli kubbe-mezar yaptı. Bunların en altındakine İbrani Tanrısı’nın konuşulamayan, Söylenemez Ismi’nin yazılı olduğu üçgen şeklinde altın bir tablet yerleştirdi. Hanok’un bizzat meleklerden öğrendiği garip sözlerin yazılı olduğu ikinci tableti oğluna saklaması için verdi. Kubbe mezarlar öylece mühürlendi ve tam üzerine Hanok, bir tanesi ‘asla yanmaz’ mermerden, diğeri ‘suda batmaz’ Laterus’tan yani tuğladan iki tane yıkılmaz sütun dikti. _Hanok’un Gizemi adlı kitabında Robert Lomas Hanok’tan kalan kitabı inceledi. Lomas’a göre 10.000 sene önce üstün bir uygarlık vardı. Kitapta adı geçen düşmüş melekler o insanlardandı. Bu insanlar bir kuyrukluyıldızın dünyaya çarpacağı bilgisine sahipti. Bunu insanlarla paylaştılar ve insanlığın devamını sağlamak için Nuh’u uyardılar. Lomas’ın yaptığı araştırma; M.Ö. 7640 tarihinde dünyaya bir kuyrukluyıldızın çarptığı yönündeydi. İddiaya göre Kuyrukluyıldız çekim etkisiyle parçalanarak 7 ayrı bölgeye düşmüştür. Hepsi de okyanuslara denk geldiği için dünyada çok büyük tsunamiler oluşmuştur. Bu tsunamiler Nuh tufanını oluşturmuştur. Tanrılar” tarafından yönetildiğini söyledikleri ülkelerinin, bu ara dönemde “Gözcüler” adı verilen üstün yaratıklarca yönetildiğini ve sonuçta krallığın insanlığa devredildiğini anlatıyorlar. _15.000 yıl yaşayan krallar var. Bunlar, “Tufan’dan önce” uzun süre ülkeyi yönetmişler, sonra insanlara devretmişler. _İlluminati, 1776 yılında Adam Weishaupt tarafından Almanya’da kurulmuş gizli bir örgütün adıdır. Gerçekte, örgütün varlığı 18. yüzyıldan çok eskiye dayanır. Kendi kaynaklarına göre İlluminati, bir zamanların kayıp kıtası Atlantis’te yaşamış olan Düşmüş Melekler’in devamıdır. Düşmüş Melekler insanlarla çiftleşmiş ve üstün bir ırk olan “Aryanlar” ortaya çıkınca da onlara Kadim Bilgi’yi öğretmişlerdir. Bu sebeple İlluminati, kendisini “organize din”in baskısı ve zulmü karşısında yüzyıllardan aktarılmış geleneğin vârisi olarak görür. Yüzyıllar boyunca İlluminati üyeleri kendi aralarında evlenmiş ve böylece asil soylarını koruyup kuşaktan kuşağa gizemli bilgilerini aktarmışlardır. Bundan dolayı kendilerine aynı zamanda “Aile” de derler. Ahlak uydurmadır, irade önemlidir. Başka değişle “yöntem değil, sonuç önemliydi. _Hegel, Kabala’ya dayanarak, tarihin Tanrı’nın kendisini anlaması süreci fikrinin gelişimi olduğunu öne sürdü. Hegel’e göre, “özgürlük” fikrinin yerleşmesi hedefine doğru sürekli ilerledikçe Batı uygarlığı batıl inançlardan arınıyor ve insanın kendisi Tanrı oluyordu. Kabalacı geleneğin büyük bölümünün yüklendiği Süleyman, Davut’un Hititli bir kadın olan Batşeba’dan doğma oğluydu. Kabala tefsirine göre, Mesih Davut soyu olduğu kadar, bu nedenlerle aynı zamanda Düşmüş Melekler’in soyundan da gelmektedir. __ _Önsöz_ _Enok’un Kitabı, Yahudi mistisizminin temel taşlarından biridir. Eski Ahit diye adlandırdığımız Tanah’ın, Apokrif kitaplarından biridir. _Apokrif : Kutsal kitaplara dahil edilmemiş, gizli ve okunmaması gereken anlamında. _1773 yılında bir söylenti üzerine İskoç araştırmacı ve Mason James Bruce Habeşistan’a gitmiş ve Enok’un Kitabı’nın orada bir manastırda saklanmış üç nüshasını bulmuştur. _Enok’un Kitabı’nın tam olarak varlığının ispatı aslında Ölü Deniz Yazmaları’nın bulunmasıyla da alakalıdır. Bu topluluk genellikle Esensiler olarak düşünülmektedir. Bu yazmaların arasında Enok Kitabı’na ait parçaların da olduğu ve bu toplulukları etkilediği bilinmektedir. _Enok adına ilk olarak Tanah’ın Yaradılış bölümünde rastlarız. Enok adı ilk Adem soyu sayılırken karşımıza çıkar: _İki farklı Enok versiyonu vardır. İkinci versiyon çok büyük bir önem taşımaktadır çünkü burada Enok’un gökyüzüne Tanrı yanına alınması vardır. Bu aynı zamanda Kabalaya kadar gidecek Gökyüzü’ne çıkma motifinin de başlangıcıdır. Enok’un Tanrı tarafından alınması İncil’de de geçer: İman sayesinde Hanok ölümü tatmamak üzere yukarı alındı. Kimse onu bulamadı çünkü Tanrı onu yukarı almıştı. _Rohl (2003), Enok’un İbranicesi olan “Hanok”un “kurucu” anlamına geldiğinden yola çıkarak, Mezopotamya mitolojisindeki Anunnaki ile Enok arasında ilişki kurar. _Masonluk_ _Enoş Royal Arch (Ra)(Süleyman Tapınağı’nın “Kutsallar Kutsalı”)_ _Masonlukta ise Enok’un çok özel bir yeri vardır. Erman (2004) 13. derece için bunu şöyle açıklar: “Hz. Adem’in altıncı kuşağından füruu olan Jared’in oğlu Enok, rüyasında zirvesi göğe kadar yükselen bir dağa çıktığını görür. Orada, Tanrı, Enok’a kendi ismini terkip eden harflerin üzerinde kazılı olduğu altından mamul bir üçgeni gösterir fakat bu ismi hiçbir zaman telaffuz etmemesini emreder. Ancak bu isimin nasıl telaffuz edileceğini Enok’un kulağına fısıldar. Bundan sonra Enok, birbiri üzerine inşa edilmiş 8 kemerin altından geçerek 9. kemerin altına gelir. Burada aynı altın üçgeni görür ve yanına alarak Dünya’ya döner ve uyanır. Bunun üzerine Enok, tufanın yakın olduğunu bildiği için, yerin dibindeki mahzende rüyada gördüğüne benzeyen 9 kemer inşa eder. Kıymetli taşlarla süslenmiş aynı üçgeni yapar ve akik bir taşın içine yerleştirir ve rüyasında 9 kemerin altında gördüğü bu harfleri bu üçgene yazar ve bunu beyaz mermerden bir kaidenin üzerine koyar. Bu 9 kemerin içine iki de sütun inşa eder. Bronzdan yapılmış birinci sutunun üzerine, o zamana kadar bilenen sanatları ve masonluğun aletlerini ve üçgene kazıdığı harfleri yazar. Mermerden olan ikinci sütuna ise bu harflerin nasıl telaffuz edileceğini yani sessiz dört harfin arasında kalan sesli harfleri yazar. Tufan olunca, bu yerin altındaki mahzen de sular altında kalır. Sular, mermer sütun üzerindeki yazıları eriterek sildiği için kelimenin nasıl telâffuz edileceği yine bilinemez. Sadece bronz sütun üzerindeki harfler kalmıştır. Şu halde kelimenin sessiz harfleri okunabilmekte, fakat sesli harfleri bilinmediği için telâffuzu yine mümkün bulunmamaktadır. _Bronzdan yapılmış sütunun üzerinde Enok, insan tarafından kendi çalışması sayesinde elde edilen bilgileri hakketmişti. Bunlar arasında telâffuzu imkânsız kelimeyi teşkil eden harfler de mevcuttu. Mermerden olan ikinci sütuna ise, Enok, Tanrı’ın kulağına fısıldadığı bilginin nasıl telaffuz edildiğini yazmıştı. Şu halde bu iki sütunu alttan ve üstten birbirlerine bağlayan kemerler her iki kaynaktan gelen bilgilerin birbirini tamamladıklarını da remzederler. İşte 13. derecenin nihai öğretisi burda saklıdır. Dini inkâr eden ilim nasıl noksan kalmaya mahkûmsa, ilmi inkâr eden din de öylece noksandır . Nuh Tufanı ile kil sütuna yazılı şifre kotları silinmiş olduğundan Kelime’nin nasıl okunacağı bilgisi kaybolur ve unutulur gider. Yapının üzerindeki mabed harabeye döner ve giriş kapısı enkazla örtülür.” Yıllar sonra Süleyman aynı yeri tapınak yapmak için seçer ve tapınağını oraya yapar. Süleyman da aynı şekilde Kutsallar Kutsalı bölümünün altına Dokuz Kemerli Yeraltı Yapısı inşa ettirir; ancak bu Enoş’un yaptırdığından farklıdır. _Ayan’ın (2000) anlatımından okuyalım: “Mabedin bitmesinden sonra bazı masonlar Tanrı’nın kutsal adını kendilerine öğretmesini Hz. Süleyman’dan isterler. Ancak Hz. Süleyman kendilerine Enoş harabelerinde araştırmalarını öğütler. Orada araştırma yaparken gizli girişe rastlar ve aşağıya inerler, Kutsal İsim’in yazılı olduğu Altın Üçgen’i bulup Hz. Süleyman’a götürürler. Hz. Süleyman peygamber olduğu için Kelime’yi okuyup bilmesine rağmen, okuyup öğretmeye mezun değildir. Bulanları ödüllendirmek için RA derecesini ihdas ederek onları Royal Arch Masonu yapar.” _Knight ve Lomas’ın bir ilginç saptaması da, masonluğun birinci derecesinde kullanılan “Evrenin Ulu Mimarı” ifadesiyle, loca tavanındaki yıldızların Enok’un Kitabı’nda anlatılan düzen ile olan ilişkisidir. _Enok’un Kitabı’nda Tanah’ın Yaratılış bölümleriyle büyük benzerlikler gösteren ve hatta Yaratılış’ı tamamlayan bölümlerinin yanı sıra mistik öğretilere de giren bölümleri vardır. _O devirde Kudüs Talmud’u (Yerushalmi) ve Babil Talmud’u (Babli) çok yaygındı. _Eğer bir Yahudi, kutsal yazıları daha derinlemesine okumak isterse midrash adı verilen tefsir yöntemini uygulamak zorundaydı. Yazıcılar da aslında bu tefsir işi ile uğraşıyorlardı. Dini üstadlar ise Rabbi unvanını alıyorlardı. _Ölü Deniz Yazmaları’nda, iyi güçlere hükmeden güç, topluluk tarafından “Işık Prensi” diye adlandırılmaktaydı. Onun emrindekiler ise “Işık oğulları” diye adlandırılmaktaydı. Onların karşısında ise kötü güçlere hükmeden “Karanlıkların Prensi” ya da “Belial” vardı. Emrindeki güçler ise “Karanlık Oğulları” olarak adlandırılıyordu. Ölü Deniz Yazmaları’na göre, Tanrı insana iki tür ruh vermişti. Biri doğruluğun yolundan giderken ötekisi sapkınlık yolunu izliyordu. _Ve Tanrı, yeniden geldiği vakit doğruluk sonsuza kadar hükmedecektir. Ancak iyi ve kötünün savaşı Tanrı’nın geleceği hüküm gününe kadar sürmektedir. Bu bölümler, Hıristiyanlıktaki Şeytan kavramının kökeni hakkında bilgi vermektedir. Bu güven daha sonra Hıristiyanlık’ta da, İslam’da da karşımıza çıkacaktır. Hüküm günü geldiğinde “ölüler topraktan kalkacaklar” ve son mücadele başlayacaktır. Seçilmiş olanlar ise sonsuz mutluluk dolu bir yaşamı yaşayacaklardır. Karanlık oğulları ise, karanlıkların ateşi içinde tamamen yok olana kadar acılar içinde kıvranacaklardır. _Enok’un Kitabı, düşmüş meleklerle başlar, Yahudi tarihini sembolik anlatımlarına kadar çeşitli konulara girer ve öğüt ve cezalandırmaları kapsar. _Enok’un Kitabı, Enok’un vizyonlarını kapsadığından vizyon kavramı üzerinde durmak gerekir. Çağdaş psikoloji vizyonları sembolik anlatımlar olarak görürken, eski zamanlarda vizyonlar tanrısal mesajlar olarak algılanıyorlardı. Bu bağlamda kâhin ya da peygamber özelliği bulunan birinin vizyon görmesi büyük önem taşımaktaydı. _Enok’un Kitabı’nda geçen çok önemli bir konu, kütülüğün doğuşudur ve bu “Düşmüş Melekler” ile ilişkilendirilmektedir. _Düşmüş meleklerin Tanrı’ya karşı geldiklerinden ya da günaha karşı olan dayanıksızlıklarından Tanrı’nın huzurundan uzaklaştırıldıkları söylenir. _Venüs’ü sembolize eden ve “Işık getiren”, “Tan ağartan” anlamı taşıyan Lucifer’in de bir düşmüş melek olarak Şeytan’a dönüşmesi Hıristiyan teolojisinin tartışmalı konularındandır. _Tanah’ta geçen, “Yeryüzünde insanlar çoğalmaya başladı, kızlar doğdu. İlahi varlıklar insan kızlarının güzelliğini görünce beğendikleriyle evlendiler” (Yaratılış 6; 1-2) ifadesinin daha ayrıntılı bir anlatımı Enok’un Kitabı’nın önemli bir bölümünü oluşturur. _Tanah, birden çok metnin karmasından oluşturulmuştur. Bu metinlerden ikisi “Elohimci” ve “Yehovacı” metinler olarak adlandırılır. Bu metinlerin ayırımının nedeni bir metinde Tanrı Elohim olarak adlandırılırken diğerinde Yehova (Yahve) olarak geçmesidir. Bu iki metin anlatım açısından da farklıdır ancak belli bir şekilde harmanlanıp Tanah oluşturulmuştur. Enok’un Kitabı Elohimci metine daha yakındır. Melekler ya da İlahi varlıklar Beni Elohim diye de adlandırıldığından düşmüş melekler de Elohim ile alakalıdır. Bazı mistik düşüncelerde “Elohim” düşmüş melekler anlamına da gelir. Bu bağlamda İsa haçta Elohim’e seslenerek onu neden bıraktığını sorarken, düşmüş melekler tarafından kandırılmış olduğunu da söyler. _Enok’un Kitabı’nın bir başka özelliği ise, Tanah’ın Yaratılış bölümünde sadece tek bir yerde geçen “Nefilim” ya da “Nefil’ler konusuna ışık tutmasıdır. Yaratılış 6;4’te “İlahi varlıkların insan kızlarıyla evlenip çocuk sahibi oldukları günlerde ve daha sonra yeryüzünde Nefiller vardı. Bunlar eski çağ kahramanları, ünlü kişilerdi” şeklinde geçen Nefilim birçok araştırmacının dikkatini çekmiştir. _Däniken (1974), Yaratılış bölümünün ilgili kısmına ve Enok’un Kitabı’na atıfta bulunarak, “Bu olay da, insan soyunun, uzaydan gelen bilinmeyen yaratıklar eliyle çoğaltıldığı düşüncesini doğrulamıyor mu? Aksi halde, insanların hiç durmadan devler ve tanrı oğulları tarafından döllenmesinin ve başarısız olan türlerin sürekli yok edilmesinin bir anlamı kalmıyor. Bu açıdan bakılınca, Tufan’ın bir iki üstün kişi dışında kalan insanları ortadan kaldırmak için bilerek yapıldığı anlaşılıyor. Böyle olunca da ilahî bir yargılama niteliği ortadan kalkıyor.” diyebilmiştir. Scognamillo (1982) da aynı bağlamda devleri bir tarihsel gerçeklik olarak kabul eder. Yelpazenin en ucunda Daniken bulunurken, gerek Nefilim gerekse de ilahi varlıklar hakkında, “uzaylı”, “Atlantisli” gibi yakıştırmalar yapan pek çok yazar da olmuştur. _Graves ve Patai (2009) Nefilim ve ilahi varlıklar konusunda daha akılcı bir yaklaşımda bulunmaktadırlar: “Bazı kaynaklar için önünde her zaman bir ayak bağı olmayı sürdüren bu söylence, uzun boylu Yahudi çobanlarının MS ikinci bin yılın başlarında Filistin’e ulaştıkları ve evlilik yoluyla Asya uygarlığının etkisine maruz kaldıkları şeklinde yorumlanabilir. El’in oğulları bu bağlamda ‘Sami Boğa-Tanrı, El’e ibadet eden sürü sahipleri anlamına gelirken; ‘Adem’in kızları’ ise ‘toprağın kadınlarını’, bir başka deyişle Tamrıça’ya ibadet eden, ilişkileri evlilik öncesi cinsel zevke olan düşkünlükleri ile ünlü Kenanlı çiftçileri sembolize etmektedir. Eğer bu ilişkilendirme doğru ise söz konusu tarihi olay, El’in iki ölümlü kadını baştan çıkartarak onlardan Shahar (şafak) ve Shalem (kusursuz) adlarında iki tanrısal oğula sahip oluşunu konu alan Ugarit söylencesi ile birbirine karışmaktadır. ********** ********** Necronomicon - Kara Dünyanın Kitabı _Kıdemli Tanrıların hüküm sürmesi için, Kadim Tanrıları hezimete uğratan Karanlığın Efendisi, Lordların Lordu, Majisyenlerin ustası MARDUK, Akrep dağlarının altında yaşayan Uyuyan Yılan İblis Tiamattan gücü zorla gasp etti. Leviathan'ı uyandırıp günü lanetledi. _Leviathan'ı uyandırmayı becerenlere ve günü lanetleyenlere lanet olsun. (Denizin İblisi hem avrupa hem de çin kültürlerinde Ejder veya İblis, dünyanın altında bir yerde yaşadığı söyleniyor ve çok az kimse tarafından çağrılabilen bir güçtür. ) _İnsanlığın yaratılışından çok önce, hatta bildiğimiz evrenin var oluşundan önce, başlamış olan “Işık” ve “Karanlık” güçler arasındaki savaş halen devam etmektedir. Kadim Tanrılar ile ilişkili olan iblis MUMMU-TIAMAT ve eril karşılığı ABSU ile Kıdemli Tanrıların savaşçısı deniz Tanrısı ENKI'nin oğlu MARDUK'a karşı yürütülen savaş... MARDUK savaşı kazandı – Aziz George ve Aziz Mihael'in yılanı bozguna uğrattıkları gibi – evren katledilen Yılanın bedeninden, insan ise katledilen Kadim Ordu'nun komutanı KINGU'nun kanından yaratıldı. Bu nedenle, eski Ahitteki “Tanrı oğulları ve insan kızları” bölümüne benzer olarak, insan, Düşmanın Kanından ve yanı sıra Kıdemli Tanrıların “Nefesinden” yaratıldı. _Mitte iki grup tanrı bulunmaktadır: Kıdemli Tanrılar Hristiyanlıktaki “Işık Gücü” ne uyan ve yıldız kökenli olup arada bir insanlığı kurtarmak için gelenler olduğu varsayılabilir ve Kadim Tanrılar ki onlar “Karanlık Güce” uyanlardır. Bunlar, insan ırkı için yalnızca kötülük isteyen, sürekli olarak dışarıdan Kapı veya Geçit yoluyla Dünyamıza sızmaya çabalayan İblis Tanrılardır. Pek çok kişi Kadim Tanrıların hayranı olup kapıyı açmaya çalışmaktadırlar. Böylece bir kez daha Dünyada onların kanunlarının uygulanması için çalışan açıkça iğrenç örgütlerdendirler. Kadim Tanrıların başkanları Cthulhu'dur, Deniz Canavarı olarak betimlenir. _ Bu kitapta görünmeyeni görünür kılan formüller vardır. Bu kitap, insan ruhu için inanılmaz şeyleri uyandıran ve cehennemle dış uzayda hüküm süren varlıkları görünür kılan formüller içermektedir. Şeytanlar, vampirler, ruhsal sülükler, korkunç şekiller…. _Sümerler, “Şeytanı yok eden Şeytanı” oymalarında ve heykellerinde resmediyorlardı. Bu canlandırmanın nedeni, spiritüel ve ruhsal durumlarda bir belayı veya başka bir iblis önleyebilmekti. Sümer bilgelerine göre Canavar ölmedi. Dünya yüzeyinin hemen altında uykudadır. Sümer bilgeleri Şeytanı pek çok Kadim Tanrının arasında en eskisi olduğunu tasdik ediyor. Hristiyan dini Lucifer'in cennetteki bir asi olduğunu ifade ediyor. Tanrının lütfü ile aşağılara düşmüştür. Katı Musevi-Hristiyan dini inançlarının aksine, esas hikaye MARDUK'un bir asi olduğu ve diğer evrenlerde dünyalar yaratmak için Kadim Tanrılardan ayrıldığıdır. _Yaşlılar tarafından TIAMAT-(KUR) ile savaşmak ve akrep dağlarının altında yaşayan Uyuyan Yılandan (iblisten) gücü gasp etmek için MARDUK seçildi. TIAMAT ile savaşması için elli güç verildi ve her güç kendi silahına ve sigiline sahipti. İlk İsim: MARDUK Lordların lordu, majisyenlerin ustası. Onun adı ancak yapacak başka bir şey kalmadığında çağırılabilir. İkinci İsim: MARUKKA Dünyanın başlangıcından beri olan her şeyi bilir. Üçüncü İsim: MARUTUKKU Koruma sanatı ustasıdır, deli tanrıyı savaşta zincirledi… Zamandan önceki zamanda, cennet ve dünya yerlerine konulmadan önce, Kadim olanlar var olan ve var olmayan her şeyin düzenleyicisiyken, karanlıktan başka hiçbir şey yoktu. Ay yoktu. Güneş yoktu. Hiçbir gezegen ve yıldız yoktu. Tahıl yoktu, ağaç yoktu, hiçbir bitki yetişmemişti. Kadim olanlar Uzayın Hâkimleriydi şimdi bilinmiyor ya da unutulmuşlar ve hepsi KAOS’tu. Ayrıca günleri izle. Büyük Ayı gökyüzündeki en düşük yere yerleştiğinde ve yılın çeyreklikleri ölçüldüğünde bu nedenle dört yön ölçüldüğünde bu nedenle, bunun için kapılar açılabilir ve kapıların sonsuza kadar kapalı kalmasını sağlamak konusunda dikkat etmek gerekir. Bunlar ayrıca uygun ritüeller ve büyülü sözlerle birlikte Yaşlı Sigille mühürlenmelidir. _Büyük Ayı gökyüzünün en alçak noktasında bulunduğu gün, ve bu nedenle yılın çeyrekleri dört yönden ölçüldü, orada belki Kapılar açılabilir ve Kapıların sonsuza kadar kapalı kalmasının sağlamak için önemsemek gerekli. Kıdemli Tanrıların İşareti ile mühürlemekle birlikte uygun tören ve büyünün de yapılması gerekiyor. Elli İsim, İşaretleri ve Güçleri ile birlikte aşağıdadır. Bunlar, Rahibin, Işık Merdiveni seviyesine yükselip Kutsal Şehre girme gücünü kazandıktan sonra, çağrılabilir. İşaretler bir kağıda çizilmeli veya çamura damgalanmalı ve Çağrı sunağının üstüne konulmalıdır. Ve Sedir tütsüleri ile güçlü tatlı kokulu reçineler kullanılmalıdır. Ve Çağrı Kuzeye yapılmalıdır. Ruhsal yapıları sağlam olmayan veya duygusal durumları değişken olanların, hiçbir şart altında, bu ritüellerden herhangi birini dahi uygulamasına izin verilmemelidir. Bu suç işlemeye ve belki de intihara kadar gidebilecektir temiz ve karmaşık olmayan bir formülü uygularken köpeğinin dehşetli bir saldırısına uğramıştır. _Formülle Yıldızlar arasında seyahat ettim ve Tanrıların karşısında titredim. İblisleri ayağa kaldırdım, atalarımın ruhlarını çağırdım. Kadim Tanrıların bizim dünyayı araştırmak ve sonsuza kadar gözetlemek için kullandığı Dışarıya giden Geçidi buldum. Damganın etkili olabilmesi için taşa kazınması toprağa konması gerekir tılsımın dolunayda saf gümüş üstüne kazınması gerekir, kazıma işlemi yapılırken ay'ın yapılan işin üstünde parlaması gerekir ve ay büyüsünün öz'ü ile bu kitapta emredilen ritüeller uygulanmalıdır. Ve tılsım hiçbir zaman Güneş ışığını görmemelidir çünkü o zaman UDU olarak adlandırılan SAMMASH kıskançlığından mührü gücünden mahrum bırakacaktır. Yıldız Tanrılarının güçlerini, ihtiyaç durumunda yardıma nasıl çağrılacaklarını öğrendim. _Her şeyi gören göz Ra’nın küresel dünyanın efendisi olarak gelmesi beklenmektedir. _Üç günlük çarmıha gerilme (INANNA'nın cesedi bir kazığa saplanmıştı) ve sonuçta yeniden doğuşu. _Sümer ülkesine bereket veren Dicle ve Fırat nehirleri Enki'nin penisinden fışkıran su ile oluşmuştur _Tufan öncesiyle ilgili inanılmaz bilgiler var. İnsan ırkı, dünyadan önce başka bir yerdeydi. Özel semboller kullanılarak, eskilerle ilişki kurulabilir ve onlardan istenilen kozmik bilgiler alınabilir, o zaman geçmişe ve geleceğe hakim olmak mümkündür ama bu tehlikeli bir yoldur. _Hiç kimse Sümerlerin nereden geldiğini bilmemektedir. Batı dünyası için, “Tarih” olduğu gibi, “Büyü” de Sümerde başladı. İlk yaratılış destanı, ilk şeytan kovma ayini, dünyamız dinindeki ilk dua ve ritüeller, karanlık güçlerinin ilk çağrılması ve ironik olarak antropologların “Cadı” dedikleri insanların yakıldığı, burada kumlara gömülmüş çivi yazısı tabletlerde o zamanlar kaydedildi. _NECRONOMICON'a yalnızca inanma. Onu dene. Bir tek kez değil, birkaç kez dene. Bilimsel bir dikkatle denemelerini yap. Ve o zaman sırtın yaslayıp gösteriyi izle.İyi avlar. _Tanrı ile Şeytanın kabaca eşit Güçlere sahip olması fikri, belki de en iyi Doğu Ortodoks kilisesi inancı tarafından kişisel şeytan ve kişisel melek olarak tanımlanmıştır. _Tanrıçalar ve Cadılar iki farklı şekildedir: Kadim Tanrıçalar, kozmik Güçleri büyü ritüelleri ile uyandırılan Ejder-gibi Tanrıçalar ve Kıdemli Tanrıçalar, Ölümü Yenen… _Boynuz şekilli taç büyümekte olan Ay için tasvir edilir ve dünyadaki pek çok kültürde tanrısal bir vasfı simgeler, aynı zamanda, keçi ve boğa gibi boynuzu olan birçok hayvanın da tanrısallığı simgelediği düşünülür aynı zamanda cinsel güç simgeleridir. örn Şeytan ritüeli resimleri Katolik rahiplerce çizilen, sex partileri ve “sapıklıklar. _Ay'sız Güneş olmaz. __ _Koth Boyut Kapıları_ _Koth, kapıları ve boyutları mühürleyen ve kavşakları koruyan varlıktır. Semboller cehennemin kapılarını açar ve kapatır. Gücün dört simgesi olarak geçen bu dizilimde, Ye Elder Sings (Yaşlı tanrılar) olarak tanımlanan simgelerin en güçlü işaretleri sırayla; 1. “Ye sing of Voor”: Eşiğin ötesinde bekleyenlere yalvarmayı ve onlarla anlaşmayı içerir. 2.”Ye sing of Kish”: Tüm engelleri ortadan kaldırır ve diğer alemlerin kapılarını açar. 3. Kapıları mühürleyen ve geçiş yollarını koruyan Koth'dur, yolları ve geçitleri açan ve kollayan, şeytani ya da karanlık varlıkları çağırmak için kullanılan el işareti olarak tanımlanır. 4. Elder’ın yani yaşlı Tanrıların işaretidir. _Yaratılışın 4 enerjisinin (açık olan 4 parmak) düşmüş enerjiye (kapalı baş parmak) biat edişini sembolize eden bu harekete "Car i-yek" de denir. Car i, dört köleyi simgelerken, "yek" esir edene işaret eder. Arapçadaki "cariye kelimesi" buradan gelir Koth kapısı- boyut kapısı. __ _ MS 730 Abdül El Hazret çöllerde bulduğu günlükleri çevirip okuma çabası içinde delirmiş. Çeviriyi yaktım, bu Tanrı´ya küfürdü, gerçekler çok fazla ortaya çıkıyordu, İnsanlar buna hazır değiller, daha çok zaman gerekiyor. Ama başka kaynaklar Necronomicon´un yok olmayıp Vatikan´a yollandığını yazmaktalar. _Necronomicon, bir büyücünün el kitabı, tam manasıyla gizem dolu. Kehanet için bilincin açılması ve güncel etkilerden kurtulabilmesi için belli uyuşturucuların kullanıldığını belirtiyorlar. Necronomicon sadece bu yönden geleceği görebilmenin yolunu da gösteriyor. _Kitabın bazı bölümleri, Tevrat'ın Yaradılış Bölümü'ndeki gizli şifreli bölümlerin açıklamalarını içeriyor. Bu kitap, tanrısallaşmış ruhun, Ra' nın bağrındaki mükemmelleşmesini konu alır ve onu Osiris nezdinde yüceltir, amenti' nin efendisi nezninde güçlü kılar ve tanrıların hiyerarşisinde saygıya layık kılar. Papa tarafından yasaklanmış. Ünlü kahin Nostrodamus da bu kitaptan faydanalarak kehanetlerde bulunmuştur. Bu gizli sayfalar, Babil yakılmadan önce eski inanışa tapan rahiplere aittir. Dee ve Kelly ölüleri mezarlarından kaldırma deneylerine başladılar. Hitler´in okült ilgisi sonucunda kitabın bir kopyasını ele geçirdiğini belirtiyorlar. _Howard Lovecraft 1890- 1937, ABD'li korku yazarı ve Cthulhu Mitosu'nun yaratıcısı. Eserlerinde bilim kurgu ile korkuyu birleştiren ilk yazardır. İnsanlığın aslında Eski Olanlar tarafından bir köle ırkı olarak yaratıldığını öne sürer. Cthulhu Mitosu, ABD'li korku yazarı H.P. Lovecraft tarafından yaratılan kurgusal evren Yüce Eskiler'in şekilli oldukları ama et ve kandan değil, tanımlanamayacak bir şeyden var oldukları, yaşamadıklarını ama ölü de olmadıkları, Cthulhu'nun büyülerinin hepsini koruduğunu ve "yıldızlar uygun konuma geldiklerinde" yeniden dünyaya çıkacakları, Mezheb'in görevinin yıldızlar doğru konuma geldiklerinde Yüce Eskiler'i serbest bırakmak olduğu, ve Yüce Eskiler'in telepatik olup insanların rüyalarıyla oynayarak Cthulhu mezhebini kurdukları bilgilerini verir. *******
··
1 artı 1'leme
·
1.989 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.