Oyunu okurken paramparça olmuş bir ailenin sansürsüz yüzünü izliyormuş gibi hissettim. Yazar, Willy karakteriyle birlikte Bipolar rahatsızlığı ve Paranoid şizoid bozukluğu net bir şekilde gösteriyor, bu yüzden farklı psikolojik rahatsızlıklara dair gözlemleme merakı olan kişilere okumalarını tavsiye ederim. Willy karakteri yer yer beni ne kadar hüzünlendirse de en çok Biff karakterinin annesinin nasıl aldatıldığına şahit olduğu sahne ve ne yapacağıyla ilgili arada kalışı beni okurken üzdü. İçten içe Linda’nın her şeye göz yumduğu gibi aldatıldığına da göz yumduğunu düşündüm, gözümün önünden aldatıldığını çoktan kabul etmiş tanıdığım/tanımadığım kadınlar geçti… Oyunda bir karakter canlandırmak isteseydim bu Howard karakteri olurdu çünkü uzun yıllar biriyle arkadaşlık yapıp, çeşitli işler yapıp ve ona hep iyiliği katkısı dokunmuş birine göz göre göre en zor anında sırt çevirmenin ve bunu gözünü kırpmadan yapmanın nasıl bir his olduğunu merak ediyorum. Özellikle Willy’nin Howard’la olan sahnesini okuduğunuzda kapitalist sistemin, insanların yüreklerini ne menem karartan bir zehir olduğunu düşünmeden edemiyorsunuz. Ben Howard’la birlikte bu duyguyu anlamak istediğim için onu canlandırmak isterdim. Satıcının ölümü, American dream’ın o hep konuştuğumuz çirkin yüzü aslında. Ve bu gerçek yüzüyle tanışmanız için kesinlikle iyi bir fırsat, tavsiye ederim.

Satıcının ÖlümüArthur Miller · Mitos Boyut Yayınları · 2011694 okunma

·

71 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Uğur İkitemur