Kısa süre sonra Dolmabahçe Sarayı’nın yanından geçtiler.
“Buradaki balıkların hikâyesini bilir misin? diye sordu Mensur.
Sultan Dördüncü Murad, fırtınalı bir gecede, bulundukları yerden pek de uzak olmayan bir yerde oturmuş. Elinde, Nefî’nin hiciv şiirlerini topladığı Sihâm-ı Kaza adlı divan varmış. Daha okumaya başlar başlamaz, saray bahçesindeki ağaçlardan birine yıldırım düşmüş. Tedirgin olan sultan, kitabı denize atmakla kalmamış, aynı gece, Nefî’nin, kadim düşmanlarınca cezalandınlmasına izin veren bir de mektup imzalamış. Birkaç gün sonra, şairin cesedini çıkarmışlar sulardan, kementle boğulmuş halde.
“Cehaletin eline kudret geçmeyegörsün, bak işte o zaman korkacaksın. "dedi Mensur. “Dünya muktedir cahillerden ve cahil muktedirlerden neler çekti..
Ardından başını sallayarak, “Boğaz’ın bu kısmında balıklar bu yüzden siyahtır işte" diye ekledi. “Mürekkep yuttukları için. Şiirlerden kelimeler, şairlerden et kopardılar."