Merhabalar
Bugün sizlere kalemini uzun zamandır merak ettiğim #semakaygusuz #doymanoktası #öykükitabı ile geldim.
Kütüphanede gördüğümde öykülerin içeriği arka kapak yazısı ile ilgimi çekmişti:
"Öc alma, düşmanlık ve kötülük, ama aynı zamanda şefkat, acıma, masumiyet ve iyilik öylesine içimizde ki, bu öyküler karşısında o irkiltici, tuhaf suçtan kaçınılmak imkansız."
Öyküleri okurken karanlık bir hava seziyorsunuz, kasvetli, ölüm havası hemen hemen 9 öyküde de var. Ruhunuzu karartmadan bir bakmışsınız aydınlık bir hava ve umut belirmiş öykülerde. Farklı bir üslup, akıcı ve güzeldi.
İlk öyküsü Sandık Lekesi'nde;
Gümüşsuyu'nda birbirlerinin oyuncaksız yaşamına aynı yerden bakmaya çalışan, aynı yerde durmaya zorlanmış bitkiler gibi gözden kaçmış çocuklardı değindiği, her birinin başına gelenler karşısında şaşkınlığımı gizleyemedim.
Yaprak ve Tüy Zamanları adlı öyküsünde geçen ardıç tohumu ile ardıç kuşunun içsel konuşması güzeldi, yaşam bir var oluş serüveni ve bu serüveni güzel betimlemiş yazar, minik öyküsü ile.
"Ama acının ne olduğunu öğrendim. Bir varlık heyecanıydı acı, bir oluş serüveni, olmama direnişiydi."
Bu eseri #kısakısaokuyoruz (97 sayfa)
Melis Ünler etkinliğinde okumak mutluluk
~~
"Anımsamanın en çileden çıkaran yanı, anımsamaya bir türlü son verememek.
Niçin her keresinde bir utanç hissedilir ardından, bir suç, bir ölüm belirir alnın derin çatalında?
Bir de neden karışır insanın yüzü tam da anımsarken?"