Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

360 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Toplumun Bitmeyen Sütçüleri ve Dedikoducuları
Yorumlarda da sıkça geçtiği üzere çok ödül almış bir roman “Sütçü”. Roman, 1970’ler Kuzey İrlanda’sında geçiyor. Araştırma yaptığımda “Troubles” ismiyle anılan dönemde yaşanan politik gerilim kitabın omurgasını oluşturuyor. Politik anlaşmazlığın toplumda yarattığı ikili güç halinin nasıl bir baskı yarattığını, bunun bireyleri en ufak davranışına kadar kontrol eder hale getirdiğini okuyoruz. Ana karakterimiz de bugünkü bakış açımızla normal karşıladığınız davranışlarla kitabın geçtiği dönemde sınırı aşmışlardan olarak görülüyor. Kitabın diğer ana konusu da bu toplumsal baskı oluşturuyor. Özetle kitabın ana konularının siyasi iklim ve toplum baskısı olduğunu söyleyebiliriz. Kitabın geçtiği Kuzey İrlanda ile İrlanda ve Büyük Britanya arasındaki ilişkileri Türkiye-Kürdistan ilişkileri, PKK terör örgütü vs. Benzettim. Her ne kadar yorumlarda bu benzetme hiç geçmemişse farklı dil, farklı din, bayrak, sınır vb. değinilen noktalar beni bu düşünceye getirdi diye düşünüyorum. Bireylerin bu ikili güç tarafları arasında nasıl ezildiğini ve yitip gittiğini okuyoruz. Böyle bir toplumda bugünkü bakış açımızla baktığımız küçük, olağan bir davranışla o gün kendinizi sınırı aşmışların arasında bulabiliyorsunuz. Bazı yorumlarda Türkiye’nin 80’lerine de benzetildiğini gördüm. Bu da darbe sonrası Devletin nasıl baskıcı olduğu gerçeği ile örtüşüyor. İsim verilmemesi okumayı zorlaştıran bir deneyim olsa da bunun nedenlerinin benzer toplumlarda benzer tarafların çok olması ve yazarın bu hikayeyi farklı toplumların içinde geçiyormuş gibi bir okuma deneyimi yaratmak istemesi olduğunu düşünüyorum. Keza kitapta ülke isimlerinin de çok fazla bahsedilmemiş olmasını da yazarın bu atmosferi kurma isteğinden kaynaklandığını düşünüyorum. Ülkeler yerine genellikle yolun diğer tarafı, sınırın öte tarafı veya denizin öbür tarafı gibi tanımlamaları kullanılmış. Kitabın kurgusunda lineer bir zaman akışı bulunmuyor. Sürekli ileri geri giderken hikayenin sonuna dair bilgiler de veriliyor. Dil olarak oldukça zor bir dili vardı. Ancak çevirmen Duygu Akın’ın çok iyi bir iş çıkardığını söylemem gerekir. Zamanda ileri geri gitmeler, farklı anekdotlardan bahsetmeler sırasında dalıp tekrar okumak zorunda kaldığım bölümler oldu. Kitabın ismi sütçü olmasına rağmen sütçünün ana karakterlerden biri olduğunu düşünmüyorum. Sütçü, kitapta 4-5 yerde karşımıza çıkıyor. Aslında burada sütçü diye yaratılan karakterin onun ana karakterimiz üzerindeki kurduğu baskı ile bu baskı üzerine de toplumun birtakım söylemlerle oluşturduğu baskının olduğunun düşünüyorum. Romanda, ana karakterimizin susan karakteri bazen çok sinir bozucu hal aldı benim için. Zira “niye konuşmuyorsun, niye susuyorsun?” dediğim noktalar oldu. “Niye doğruları anlatmıyorsun?” diye sinirlendiğim oldu. Çünkü hepimiz toplumdan olumsuz birtakım yorumlara, söylemlere maruz kalabiliyoruz. Benim şahsi tutumum bunlara karşılık vermek olduğu için karakterimizin sessiz kalma şeklindeki tutumu sinir bozucu oldu. Kızın bir yandan toplumun kendisiyle ilgili yorumlardan şikayet ederken belki-erkek arkadaşına karşı da toplum gibi yaklaşabildiğini görebiliyoruz. Yani bir yandan bu tutumdan şikayetçiyken bir yandan da bu tutumu kendi sergiliyor. Karakteri tutarsız bulduğum noktalardan biri de bu oldu. Zira evde yemek yapmanın, gökyüzünü izlemenin kızlara has bir davranış olabileceği düşüncesinden bahisle belki-erkek arkadaşını eleştirmesini tutarsız buldum. Kitabın ilerlemesiyle birlikte, kendisine karşı olumsuz bir tavır takınabileceğimiz bir karakter olan annenin de karakterinin giderek derinleşmesi kitaptaki en iyi bölümlerden birini okumamızı sağlıyor. Öte yandan yazarın toplumun dışladığı bireyleri veya grupları sırayla tek tek anlatması da anlatımında güçlü noktalardandı. Her ne kadar kurgunun dağılması gibi bir sonuca götürse de o “sınırı aşmışlar”ı okumak ve tanımak önemli bir noktaydı. Kitabın altıncı bölümün sonu ile birlikte anlatımda zirveye ulaştığını düşünüyorum. Bu bölümden sonra kitabın uzatılmış gibi bir hisse kapıldım. Kitap, ana damarı siyaset olmasına karşın aşk, evlilik, toplum baskısı, aile baskısı, feminizm, kadın hakları, homoseksüellik vb. alt başlıklara da değinmektedir. Okuma deneyimi zor olsa da vermek istediği mesajları iyi verdiğini, iyi bir edebiyat eseri olduğunu düşünüyorum. İyi okumalar.
Sütçü
Sütçü
Anna Burns
Anna Burns
Duygu Akın
Duygu Akın
Sütçü
SütçüAnna Burns · İthaki Yayınları · 2020264 okunma
·
28 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.