Anna Burns, 1962 yılında Belfast'ta işçi sınıfı Ardoyne'deki Katolik bölgesinde dünyaya gelmiştir. Aziz Gemma'nın Lisesinden mezun olmuştur. 1987 yılında Londra'ya taşındı.
Anna Burns'un ilk romanı No Bones, Belfast'ta Troubles sırasında büyüyen bir kızın hikayesini anlatmaktadır.
Anna Burns, 2018 yılında Milkman adlı Man Booker ödülünü kazanmıştır.
Ama uçlarda yaşama arayışı tek yönlü bilettir, fikir değiştirmek yok, çekip gitme seçeneği yok, yani yaşamıyla, ölümüyle, kahramanlığıyla, her şeyiyle..
Sütçü
En hafif tabirle sıkıcı bir okuma oluyor. Man Booker aslında önem verdiğim ödüllerden biri sayılır ama kitabın politik ve sjw tarafı olmasa Booker falan yalan olurdu.
"Milkman" orjinal adıyla bilinen, 2018 Man Booker Ödülü, 2019 Ulusal Kitap Eleştirmenleri Ödülü ve Orwell Politik Kurgu Ödülü’ne layık görülen bir eser vardı elimde. Eseri Türkçe'ye İthaki kazandırdı ve bence çok da iyi yaptı. Duygu Akın'ın çevirisi neredeyse kusursuzdu.
Öncelikle kitap kapağından bahsetmek istiyorum. Ki ben kapağı
Kitap bizi 1970'lerde Kuzey İrlanda’nın çalkantılı, yanlış tarafta olmanın ölümcül olduğu yıllara götürüyor. Yanlış bir yerde düşüncesiz bir gülümsemenin bile şüphe uyandırdığı insanlar tehlikeli bir şekilde yaşarlar, özellikle kadınlar.
Burns, bir toplumun sadece diğer tarafa bakmakla kalmayıp bunun yerine cinsel taciz, istismar ve şiddet mağdurlarını başlarına gelenden sorumlu tuttuğunda neler olduğunu gösteriyor. Geleneksel rollerin olduğu ve erkeklerin güçlerini sergiledikleri bir toplumda, yürürken kitap okuyan ve paramiliter biriyle ilişkisi olduğu söylenen genç bir kız ana karakterimiz. Nefret ve güvensizliğin şekillendirdiği bir ortamda ailesi ve yakın çevresi tarafından takip edildiği için kendi sorumlu tutulan, hiçbir şekilde destek almayan, bireysellik ve özgürlüğü tehdit edilen bir mücadeleye tanıklık ediyoruz. Dedikodu, mahalle baskısı, kadın erkek eşitliği, ideolojik görüşler ve yüzyıllardır kadının bir şehvet ve günah sembolü olarak lanse edilmesine de eleştirisel yaklaşan muhteşem bir roman.
İlk Kuzey İrlandalı kadın olarak İngiliz edebiyatı alanında Man Booker Ödülünü kazanan Burns, kendi yaşadıklarından yola çıkarak böyle bir ortamın insanları nasıl şekillendirdiğini ve bir ömür boyu esir tuttuğunu çok ikna edici bir şekilde gösteriyor. Yazarın, inanılmaz derecede sürükleyici ve yoğun bir anlatım gücü var. Taciz mağdurlarının korku ve çaresizlik karşısında neden sessiz kaldığını okumak bir kadın olarak tabii ki canımı yaktı...
İsimsiz karakterler ve yeni bir okuma deneyimi için açık ve kabul etmeye hazırsanız bu kitap tam size göre.
1970’ler İrlanda’sının, tacize uğrayan on sekiz yaşında bir kız çocuğunun gözünden anlatımı Sütçü. Birleşik Krallık’a bağlı, kendini Britanyalı olarak gören, Protestan devlet savunucuları ile Birleşik Krallık’tan tamamen ayrılmak isteyen, İrlandalı, Katolik devlet retçileri arasındaki gerilimin doruk noktasında olduğu dönemler. Günlük