"Milkman" orjinal adıyla bilinen, 2018 Man Booker Ödülü, 2019 Ulusal Kitap Eleştirmenleri Ödülü ve Orwell Politik Kurgu Ödülü’ne layık görülen bir eser vardı elimde. Eseri Türkçe'ye İthaki kazandırdı ve bence çok da iyi yaptı. Duygu Akın'ın çevirisi neredeyse kusursuzdu.
Öncelikle kitap kapağından bahsetmek istiyorum. Ki ben kapağı gördüğüm an büyülenip kitapı edinenlerden biriyim. Duyduğum birçok kişi de Hamdi Akçay'ın kapak tasarımından etkilenerek okumuş kitabı. Hatta bence orjinal kapaktan bile daha iyiydi, dikkat çekiciliği 10 üstünden 8-9 olmuş bu sayede.
Gelelim konuya;
Kuzey İrlanda'da geçiyor romanımız. Ana karakter ise kendisini "ortanca kız kardeş" olarak tanımlıyor. 18 yaşındaki ortanca kız kardeş; spor yapmayı, koşmayı ve yürüyerek kitap okumayı çok seviyor. Yani yaşam tarzı basit ve kimilerine göre sıradan. Ancak ortanca kız kardeşin hayatına bakınca bir eksiklik var gibi görünüyor. Bu eksiği de semtin dedikoducuları bir 'söylenti' ile tamamlıyor. "Retçi" bir sütçü ile sevgili olduğunu yayıyorlar semtte. Peki bu doğru mu? Siyasetin gölgesinde yaşayan kutuplaşmış bir toplumda "diğer taraftan" bir sütçü ile sevgili olabilir mi ortanca kız kardeş?
Ortanca kız kardeşin aklını çelen, onu etkileyen kişi başka biri aslında. Biz onu kitapta "belki-erkek arkadaş" olarak okuyoruz. Belki erkek arkadaş... Resmi bir ilişki yaşanmayan ama birlikte de güzel vakit geçirilen kişi. Toplumsal yozlaşmalar arasında 'dikkat çekmeden' ve 'adı çıkmadan' gizlice görüşülen erkek arkadaş ile onun siyasi görüşü hakkında uzun uzun anlatıyor ana karakterimiz. (Bence okuması en keyifli kısımlar buralardı.)
Işte konu kısaca böyle Sütçü'de. Kutuplaşan bir toplum, siyasetle perçinlenen hayatlar, günümüz kavgaları ve kaygıları... Yakından bildiğimiz şeyler yani. Yaşanılan coğrafyadaki baskıları ve gizli saklı hayatları çok etkileyici anlatıyor Anna Burns.
Bekâr genç kadınların yaşadığı korkuları, adlarının bir dedikoduda anıldığı erkeklerle olan ilişkilerini, dikkat çekmemek için perdelenmiş gizlenmeye çalışılan hayatlarını hiç yadırgamadan okuyoruz. Çünkü bunları bizler de yaşıyoruz. Bu nedenle daha çok dikkat çekiyor roman. Seni hep takip eden ve yaftalayan gözler, hakkında hiçbir şey bilmese de konuşma cesaretini gösteren diller, gündelik terör ve siyasetin yaşamımıza kattıkları en ince detaylarına kadar işlenmiş Sütçü'de...
Aldığı ödülleri sonuna kadar hak ediyor bu güzel roman. Siyaseti de anlatıyor kutuplaşmayı da. Kadınların yaşadığı baskıyı da aktarıyor, sokaktaki tehlikelere rağmen yaşamaya çalışmayı da. Her yerde karşımıza çıkan siyaseti, yediklerimizle gezdiğimiz yerlerle damgalandığımız siyasi fikirlerimizi okuyoruz.
Ithaki Modern'in 24. kitabı Sütçü ve bence en iyisi. Kesinlikle tavsiyedir...