Vokallerin aynı cinsten olarak değişmesinden ve birbirlerinin
aynı olan konsonların birbirleri yerine geçmelerinden başka sözlerin yapılışlarında hiçbir fark yoktur: ğ = v; k = ğ.
Hatıra: - Türk sözlerinin kuruluşunda gayet kesin bir tabiğilik
ve lojik(mantık) vardır.
Türk, gördüğünü ve düşündüğünü anlatmaya kafi gelecek surette
sözleri yaratmıştır. Esas anlamı gösteren köke lüzumundan fazla ek getirmez. Sözü natamam da bırakmaz. Bozuk ve kırık...
Dikkat nazarına alınmak lazımdır ki, bu türk kelimelerinin her biri, gayet orijinal manalı Türk köklerinden ve onlara lojik bir surette yapışmış eklerden doğmuştur; yoksa, herhangi bir sözün uydurma kalıplara vurulmasından değil. Belki Türk sözlerinin esaleti unutularak iş kalıpçılığa dökülmüştür
Not: Türk dilinde, kelime içinde uzatıcı unsur bulunduğu zaman, onun yerine, fonetik icabı olarak, bu unsurun evvelinde veya ondan sonra bulunan konson(sessiz,ünsüz) geçer. Yoksa sözlerin etimolojik ve orijinal kurumlarında bir cinsten iki konson yan yana gelmemiştir. Mesela..
Dua:
(1) (2) (3)
( , d+ uğ + ağ)
Toyuk: ( , t + oy + uk)
Bu iki kelimenin bütün parçalan aynı olduğu göz önündedir. (Toyuk) sözünün anlamı "Şaman ilahisi"dir. Bu anlam, (Dua) sözünün orijin anlamını kuvvetle göstermektedir.
Kelime "ilahi ve afsun "...
ilahi
Not: 6 - Yukarıda (5) inci notta geçen (il<ihi) sözünü de izah edelim. Bu söz, bilindiği gibi, eski mahalle mektebi çocuklarına okutulan "dini şarkı" anlamınadır. Tabii kelime Türkçedir
Bu analizden anlaşılmak lazımdır ki (ilahiğ) kelimesinin "Allah" ve "ilah" kelimeleri ile orijinde hiçbir münasebeti yoktur. "
İlahiğ" demek burada "Allaha, ilaha ait, mensup" demek değildir. Ancak
dine ve Allaha ait teganniler de yapıldığından dolayıdır ki (ırla) ve
(cırla) sözünün meflıumu Allah'la alakalandırılmıştır. Bu meflıum
çok eski bir dini merasimin hatırasıdır.
Kelimenin Yakut Dili Lügatindeki şekli: (ıllağ) dır. Manaları:
"Irla, cırla; türkü söyleme, teganni etme; bir musiki heyeti içinde (koroda) birinci muganninin türkü söylemesi; türküye iştirak etme;
ölü üzerinde teganni etme"dir.
Birkaç on yıl önce, Victor Hess adındaki bir bilim insanı, evrenin gün içerisinde birçok kere göklerden aşağıya doğru Uzanip Dünya'mıza dokunmaya çaliştığını keştetmişti. Yüklü parçacıklar şeklindeki radyasyon 1şınları Dünya'ya çarpıyordu. Tek bir proton, saatte 100 km hızla hareket eden bir beyzbol topunun enerisini barındırıyordu. Bunlara "kozmik işınlar adı verilmişti.