Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Kendisini tanımıyan varsa tanıtalım: Falih Rıfkı, yirmi yedi sene, yani İstiklâl Harbi'nin hakiki kahramanları milletin meclisinden sürüldükten sonra 1950'de demokrasinin hâkimiyetine kadar, Türkün mukadderatını yumruklayanların ön safında duran adamdır. Yeni Ankara'da cami yapılmaması prensip mi olmuştur? Hemen Falih Rıfkı Ulus'da “Mabetsiz şehir” diye bir makale yazar; o zaman on dört milyon Türkün yüreğini parça parça etmek için millet vicdanının cellâdı gibi öğünen bu adam, arz üzerinde ilk defa mabetsiz şehir kurduk diye öğünür ve terli ayaklarıyla tarlasında seccadesiz secdeye kapanan Türkün yüzüne tükürür. Bunlar Türkün vicdanına kıymakla doymaz, zulümden zulme koşarlar. O devrin mahkemesine Kâzım Karabekir ve Kara Vasıf gibi vatan kahramanları teslim edilir. Falih Rıfkı yine zafere ulaşmak hırsiyle harekettedir: bunlara, Kara Kemal'in adıyla da birleştirerek “üç kara” diye hitap eder ve yine Türklüğün kalbini hançerlemek hırsiyle milletin velisi olan mübarek alınlarına tükürür gibi “yüzünüz kara olsun!” diye, Gazi Osman Paşa'yı karşılayan Rus generalinin bile düşmediği alçaklıklardan haykırır. Belki de o bütün bunlardan habersiz bir Türk gençliği var zannediyor. Belki de bütün bir nesli perişan eden cinayetlerin hesabı sorulmaz sanıyor. Belki de yeryüzünde mahşer gününün mutlaka geleceğini bilmiyor. Onun bu gafleti, bizim en büyük azabımızı doğurmayacak.
·
65 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.