Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

637 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
"Ben bir kürek mahkûmuyum, bir orospuyum, sizse bir beyefendisiniz, prenssiniz, benimle elini kirletmeye ne gerek var. Sen prenseslerine git, benim fiyatıma gelince benim fiyatım sadece bir yüzlüktür." . . . İnsana çarpıp geçen kitaplar vardır:
Suç ve Ceza
Suç ve Ceza
ya da
Sefiller (2 Cilt Takım)
Sefiller (2 Cilt Takım)
gibi. Artık benim için yarattığı etki bakımından büyük benzerlik gösteren üçüncü bir kitap var:
Diriliş
Diriliş
. Bireysel eleştiri yönü bulunsa da, daha çok büyük bir toplum eleştirisi olarak öne çıkıyor. Toprak köleliği, ülke yönetimi ve yöneticiler, resmi kurumlar ve çalışanları, aristokrasi ve yaşayış biçimleri, sıradan halkın yaşam zorlukları, siyasi hükümlüler, sürgünler, kürek mahkumları, kadınlar ve çocuklar... Bu eseri okumaya başladığınız andan itibaren bir şeylere öfkelenmeden, harekete geçme isteğiyle dolup taşmadan ve "ne yapılabilir?" diye düşünmeden durabilmeniz imkânsız hale geliyor. Eserin birkaç önemli noktasına geçmeden önce konusuna değinelim. Aristokrasinin saygın kişilerinden olan Prens Dimitriy İvanoviç Nehlüdov (ki kendisi
Lev Tolstoy
Lev Tolstoy
'un birkaç kitabında yer alıyor) topraklarından elde ettiği gelirle yaşayan, hiçbir işini uzun süre devam ettiremeyen, bir zamanlar sahip olduğu idealleri terk ederek toplumsal çürümüşlüğe ayak uydurmuş bir adam. Evli bir kadınla ilişkisi var, bekâr sosyetik başka bir kadınla da evlenmek istiyor. Diğer yandan toplumsal görevini yerine getirmek için mahkemelerde jüri üyeliği yapıyor. Bir gün yer aldığı davada sanık olarak yargılanan geçmişine ait bir kadın Nehlüdov'un hayatını kökten değiştirip, onun yeniden dirilişini başlatıyor. Gelelim önemli noktalara: 1) Bu hikâyenin bir kahramanı yok, ancak birçok mağduru var: Köle gibi çalışan ama toplumda hiçbir saygınlığı olmayan işçiler; direkt olarak "toprak kölesi" olarak adlandırılan sefalet içinde yaşayan topraksız köylü; toplumun bir kenara ittiği, hem kullandığı hem de hakaret ettiği, insan yerine dahi konmayan seks işçileri, mahkûm çocuklar, daha iyi bir yaşam için  savaşan siyasi mahkûmlar, haksız ve suçsuz yere hapis yatan diğer insanlar... Onlar varlar, ancak bir de onlara bunu yapan kaymak tabaka var: Yasa yapanlar, yargılayanlar ve bu sözde saygın kişileri koruyan kolluk kuvvetleri ile sözde tehlikeli insanları tıktıkları yerde zapt ederek yaşamını sürdüren, zapt işini yaparken de insanlık suçu işleyen görevliler... Kısacası toplumun kanayan yaralarını ve karanlık yüzünü gözler önüne seriyor. Bizlere bu noktada iki şeyi hatırlatıyor: İlki haksız yargı, itham ve suçlamaları önlemek için liyakatin önemini; diğeri haksızlığa uğramamak, hak edilen yaşam standartlarında hayatı devam ettirebilmek için yapılan kötülüklere karşı çıkma ve bu kötülükleri asla kabullenmeme gerekliliğini. Çaresiz, her şey bitmiş gibi hissetmemeli, en önemlisi de kendimize inanmayı bırakmamalıyız. 2)Eser Nehlüdov'un uyanış yolculuğu şeklinde ilerlese de, bana göre asıl gelişim Katherina Maslova'nındır. Yaşamı zorlukla başlayan bir kadının aşkla mahvolması ve akabinde berbat bir yaşama sürüklenmesi, üstelik bir de yaşadığı haksız mahkûmiyete rağmen özünde sahip olduğu erdemi asla yitirmemesi ve daha da büyük bir erdemle yoluna devam etmesi az buz şey değil... Diğer yandan Tolstoy'un "İlkgençlik" ve "Gençlik" eserleriyle detaylı tanıyabileceğiniz, yine "Tipi" eserinde de kendisine kısmen hayranlık duyabileceğiniz Dmitriy İvanoviç Nehlüdov yaşadığı sosyal çevreden çok da farklı değil. Erdemli olmaya çalışmış olsa da başkalarının sırtından yaşayan, aşık olduğu kadını statüsü nedeniyle ortada bırakan, üstelik para verip başından savar şeklinde bırakan biri. İnsanların fikirlerine kafayı takmış Tolstoy'un kendi yansıması olan yarı otobiyografik üçlemesindeki Nikolay İrtenev'in en yakın arkadaşı. Tıpkı Nikolenka gibi erdemli olmaya çalışan, başkalarının fikirlerinden bağımsız yaşayamayan, takdir almayı kendine görev bilen, ancak yine de bir şeylerin eksikliğini ve özlemini çeken biri. Kısacası samimiyetsiz. Ancak bu karakter değil, daha çok bulunduğu toplumun ve ortamın özelliği. Birçok faktörü bir araya getirince de okuyucu olarak benim için Nehlüdov bir kahraman değil, kefaletini ödemeye çalışan bir insan. Ne yazık ki bana göre hak ettiği cezayı da bulamayan bir insan. 3) Hikâyenin ana karakterleri Nehlüdov ve Maslova (tipik Tolstoy yine kadın daha çok fedakârlık yapar ama yine de daha çok suçludur!) olsa da, aslında çok fazla insan portresiyle karşılaşıyoruz ve bence eserin en takdir edilecek yönü de bu. Sürgünlerin, kürek mahkûmlarının, normal cezalıların insani olmayan koşullarda nakledilmesi ve bu nakil sırasında yaşananlar, okuyucuyu bu konuda düşünmeye, farkındalık yaşatmaya ve harekete geçmeye çağırıyor. Yöntemi doğru ya da yanlış uzun uzun tartışılır, ancak bu çağrıya kayıtsız kalmak imkânsız. Öyle ki bu eseri nedeniyle Tolstoy aforoz edilmiş. Yani gerçekler bugün olduğu gibi birilerini o dönemde de rahatsız etmiş. Hakkında daha birçok değerli şey konuşulabilecek bir eser. Kadınlar, din, tinsel düşünceler gibi konularda kendisine katılmasam da, insanlık, sevgi ve toplum eleştirisi hakkındaki fikirlerine katılmamak elde değil. Her kütüphanede olması gereken bir eser. Okuyun ve okutturun efendim.
Diriliş
DirilişLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202117,3bin okunma
·
1 artı 1'leme
·
57 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.