Anlamıştı insanlara ''gönül'' verildiğini ve ezelden aşkın yaratıldığını. Anlamıştı güzeli ve güzelliği. Anlamıştı İlahi sırrı, insanın bir ayna olduğunu ve Yaradan'ın onda Kendisi' ni temaşa ettiğini. Eksikliğini anlamıştı. Aynaya aksetmeyen görüntüyü arıyordu. Öteki yarısı yok gibiydi. Kendisini tamamlayacak güzeli arıyordu ve öteki yarısını aramanın niceliğini anlamıştı. Anlardı bütün bunları elbet. O bir çoçuk değildi. O, alelade bir çoçuk değildi. O bir sevda çekirdeğiydi. Onda kainatin en büyük aşklarından biri yüklüydü. Anladığı da oydu zaten. Bu sebeple ağlıyordu. Onun için ağlıyordu. O'nu arayıp bulmaya vasıta olacak öteki yarısı için ağlıyordu.