Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Gülmekten Gözümden Yaş Aktı
Bak, bu unutmak neler açtı başıma. Okul Aile Birliğinin ilk toplantısı için küçük bir musamere verecektik. Ben de o müsamerede kendi yazdığım bir şiiri okuyacaktım. Eski öğretmenimiz bize bir derste koyunun çok yararlı bir hayvan olduğunu anlatmıştı: "Sütü sağılır, kuyruğundan yağ yapılır, eti yenir, tüylerinden iplik yapılır, derisi çok işe yarar, kemikleri kullanılır, dışkısı bile gübre olur..." demişti. Ben de bu dersten sonra işte şu şiiri yazmıştım: KOYUN Kuyruğundan yağ çıkar, Memesinden süt verir, Yumuşak tüyleri var, Kumaş olur giydirir. Boynuzundan sap olur, Eti insana besi, Derisinden kap olur, Dışkısı da gübresi. Her mayıs kuzusu var, Kemiği işe yarar, ... Bu şiirimi, eski öğretmenimize vermiştim. Beğenmişti. Sen bu şiiri Okul Aile Birliğine verilecek müsamerede okursun demişti. Ben de çok sevinmiştim. "Koyun" adlı şiirimi günlerce ezberledim. Müsamerede okurken, hiç bir aksaklık olmasını istiyordum. Ama işte o günlerde eski öğretmenimiz başka yere atanmıştı. Yeni öğretmenimiz, müsamerede benim de şiir okuyacağımı öğrenince, bana bu şiiri okuttu. -Bu şiir olmaz, ben size kaçtır söylemiyor muyum, eski öğrendiklerinizi unutacaksınız diye? Benim söyleyeceğim şiiri ezberler, müsamerede okursun... dedi. Okuma kitabımızdaki "Memleketim" şiirini ezberle de oku! dedi. Ama bu şiiri ezberlemek için zaman kalmamıştı. Müsamere ertesi gündü. Sen o şiiri bilirsin. Şu şiir işte; Ey topraklı mintanlar, ey yaldızlı fistanlar, Ey bire kırk başaklar, otlar, bağlar, bostanlar, Ve daha sık boy atan destanlar diyarı hey! Ey o büyük insanı yetiştiren ananın, Ey çilenin, sefanın, güvenişin, inanın, Narin minarelerde Sinan'ın diyarı hey! "Ey" le başlayıp, hep böyle "hey, hey"le biten bir şiir işte! Ben bu şiiri ezberlemeye çok çabaladım ama zaman çok az olduğundan iyice ezberleyemedim. Ertesi sabah okula gelince öğretmenim, "Sahneye çıkmadan önce burada prova yapalım. Oku şiiri!" dedi. Okudum. "Olmuyor, şiir öyle okunmaz!" dedi. Bir daha okudum, yine beğenmedi. -Oğlum, dedi. Şiir yoldan geçen herhangi birisine bir adres sorulur gibi okunmaz. Sesini yer yer titreteceksin, alçalıp yükselteceksin. Heyecanlı yerlerde haykıracaksın. Kimi yerlerde tatlı bir fısıltıyla, kimi yerlerde aslanlar gibi kükreyerek kokuyacaksın. Mısraların sonunda "hey"ler var ya, işte orada "hey" derken, hızla ayağını yere vuracaksın. Ben bir kez okuyayım, şiir nasıl okunurmuş anla, ona göre oku sen de. Öğretmenim tıpkı bana anlattığı gibi okudu şiiri. "Hey" derken sağ ayağını sıçrar gibi iyice yukarı kaldırıp, sonra topuğunu hızla yere vuruyordu. Ben de onun gibi okudum. Ama bir elim belimde, bir yumruğuma havada, "hey hey" diye diye yere vururken şiiri şaşırıyordum. Oysa ben, kendi bildiğim gibi okusam, hiç şaşırmıyordum. Müsamereye iki saat vardı. Ben kendi yazdığım "Koyun" şiirini bir ay boyunca ezberlemiştim. Ne kadar unutmaya çalışsam, bir türlü unutamıyorum. Hep aklıma takılıyor. Unutmak elimde değil. "Memleketim" şiirini okurken "Koyun" şiirinin kelimeleri dilime takılıyordu. "Memleketim" şiirini az çok ezberlemiştim ama ayağımı yere vurmaktan, ezberlediklerim de aklımdan çıkmıştı. Beynim sarsılmış topuk vurmaktan. Arkadaşlar, "Sıran geldi. Haydi sahneye!" diye beni arkamdan ittiler. Salon tıklım tıklım dolu. Öğretmenimiz kuliste bekliyor, şiir okuyanlar şaşırırsa oradan fısıldıyor. Sahneye çıkınca, salondakileri başımla selamladım. Ama selamlamak için başımı eğer eğmez, birden okuyacağım şiirin adını unutuverdim. Tersliğe bak birden bire "Koyun" şiiri aklıma gelmez mi! Eskiden öğrendiğimi unutacağıma, yeni ezberlediğimi unuttuverdim işte... Ben sahnede durmuş salondakilere bakıyorum, salondakiler bana bakıyor; bakışıp duruyoruz. İyi ki, öğretmenimiz kulisten "Memleketim" diye fısıldadı da, ben var sesimle "Memleketiiiiim!" diye haykırdım. Haykırdım ama, bir türlü arkası gelmiyor. Şiir tümüyle aklımdan çıkmış. Öyle de sus pus durulmaz. Hiç olmazsa vakit kazanırım da o zamana kadar aklıma gelir diye bir daha "Memleketiiiiim" diye bağırdım. Bağırdım ve sustum. Salondakiler coşkun bir alkış tutturmazlar mı? Büsbütün şaşırdım. "Memleketim" diye bağırınca neden alkışladıklarını anlayamadım. Öğretmenimizin fısıltısını duymuştum. Hemen, "Ey..." Diye şiire başladım. Bir alkış daha koptu. İşte o alkıştan sonra büsbütün şaşırdım. Şiirdeki kelimelerin yerlerini değiştirerek şiiri okumuşum. Sonradan arkadaşlara söylediğine göre, o güzelim şiiri bak nasıl okumuşum: "Memleketim!" Ey mintanlı topraklar, ey yaldızlı fistanlar, Ey kırka bir başaklar, otlar, atlar, destanlar, Ve daha sık boyatan bostanlar diyarı heeey! Deyip de ayağımı yere vurunca, birden havaya sıçradım. Neden biliyor musun? Öğretmenin karşısındaki provada, topuğumu boyuna yere vurmaktan, ayakkabımın bir çivisi gevşeyip ucu dışarı çıkmış. Ben, "Hey!" Deyip de olanca hızımla ayağımı yere vurunca, o çivinin sivri ucu hart diye topuğuma girdi. Sanki bir kılıç tabanımdan girip, ucu ciğerime değdi. İşte o acıyla, şiirin ezberlediğim kadarını da unuttum. Dinleyiciler kahkahadan kırılıyor. Ben neredeyse ağlayacağım. Bir yandan kulise bakıyorum ki, öğretmenin fısıltısını duyabileyim. Öğretmen, benim fısıltıyı duymayacağımı anlayınca bağırdı: -"Ey o büyük insanı yetiştiren ananın..." Ben hemen söze aldım, başladım okumaya: -Ey o büyük insanı yetiştiren ananın... ananın, ananın... Yine arkası gelmiyor. Belki aklıma gelir diye, o mısrayı bir daha, bir daha baştan alıyorum. Ama tam "ananın" kelimesine gelince, iğnesi takılmış plak gibi tekliyorum. Titrek, ağlamaklı sesle "ananın... ananın..." deyip dururken, birden o benim "Koyun" şiiri aklıma gelip de gürül gürül okumaz mıyım! Ananın... ananın... ananın... Kuyruğundan yağ çıkar, Memesinden süt verir, Yumuşak tüyleri var... Kuliste öğretmen "Ey sebiller... Kervansaraylar..." diye ter ter tepiniyor. Ben öğretmenden duyduğum kadarını söylüyorum, arkadan da "Koyun" şiirini okuyorum: Kervansaraylar heyy! Boynuzundan sap olur, Eti de bize besi, Derisinden kap olur, Dışkısı da gübresi heeey!.. Kendimi sahneden attım. Alkıştan okul yıkılacak sanki... Öğretmen büyük bir üzüntüyle, "Ne yaptın Ahmet?" dedi. -Ne yapayım efendim, dedim, insan ne yapsa eski öğrendiğini birden unutamıyor.
··
517 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.