Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

İnsanın öldükten sonra çürümesi hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Benim uzmanlığım başkaydı. Çürümenin başka bir türüyle ilgiliydi. Bir bakışta tanıdığım çürüme, toprağın üstünde olandı. İnsan hâlâ nefes alıp verirken, kalbinde ya da beyninde küflenmeyle başlayan o çürümeyi biliyordum ben. Hayat tarafından ensemden tutulup sokulup çıkarıldığım derslerde, ancak o konuya kadar gelebilmiştik. Daha fazlasını bilmiyordum. Üstelik işlediğimiz son ders, ölü gömmekti. Ben de oraya kadar biliyordum. Gömmeyi ve hayata devam etmeyi. Sonrası yoktu. Sonrası koca bir sırdı. Ama herkes için öyle değil miydi? Kimin umurundaydı, annesinin, babasının, sevgilisinin, kardeşinin, gömüldükten sonra başına neler geldiği? Kimin umurundaydı, yaşarken âşık olunmuş hatta tapılmış bütün o bedenlerin, toprağın altında nelere dönüştüğü? Ben ve dünyanın bütün sıradan insanları, biz sadece, gömmeye kadar olan bölümü biliyorduk. Belki biraz da, “Sonra da böcekler gelip yiyor” diyorduk. Herkes yakılmalıydı aslında! Olması gereken buydu! En azından, o zaman bilirdik, öldükten sonra ne olduğunu. “Kül olup savruluyor insan” derdik ve kimse aksini iddia etmezdi. Ama toprağın altı, en az üstü kadar karmaşıktı. En az üstü kadar dev bir sırdı.
Sayfa 115Kitabı okudu
·
331 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.