Üçüncü devrim, sakin bir bekleyiş döneminin ardından geldi, fa kat 1859 yılında Darwin Türlerin Kökeni'ni yazdığı zaman ortalık tam anlamıyla kaynamaya başladı. Kitap daha sekizinci baskısını yaparken Galileo, Copernicus, Newton ve Einstein' ın çalışmalarıyla karşılaştırılarak tüm zamanların en büyük bilimsel çalışmaları arasında sayılmaya başlandı. Türlerin Kökeni' nde Darwin yaşamın çeşitliliğinin kaynağı olacak yeni bir görüşü ileri sürüyordu. Onun zamanında, sıradan insanlar kadar bilim insanları arasında da yaygın olan inanç, türlerin Tanrı tarafından bireyler olarak tüm kainatın yaratma işinin bir parçası olarak yaratıldığı yolundaydı. Herkes oldukları gibi yaratılmıştı. Bu görüşte, türlerin zaman içinde değişmeleri gibi bir olgu yoktu: bir koyun eskiden neyse şimdi de oydu ve hep öyle kalacaktı; bir köpek hep köpekti ve hep köpek olacaktı. Hayvanlar daha uyumlu olabilmek için değişemezlerdi: onlar, bir plana göre hareket eden biri tarafından büyük bir özenle öyle seçilmiş olmalılardı. Fakat Darwin, kaynaklara yönelik rekabet üzerinden doğanın tek başına değişiklikler yapabileceğini fark etmişti. Zor zamanlarda, hayvanlar içinde en uzun süre yaşayanlar en iyi olanlar oluyordu ve onların gelecek kuşakları da bu en iyiler üzerinden çoğalıyorlardı; böylece yeni kuşaklar çevrelerine hafıf bir şekilde daha iyi uyum sağlayanlardan oluşuyordu.