Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Dna nın yapısı
1950'li yıllarda Francis Crick ve James Watson, nerdeyse ev­rensel olarak tüm canlı varlıklarda karmaşık moleküler yapıların olduğunu düşünmeye başlamışlardı. Bunlar evrensel olarak baş harfleriyle DNA olarak bilinen dezoksiribonükleik asitlerdi. Britanya vatandaşı olan Crick, fizik eğitimi almıştı, fakat sonradan yüksek ısılarda suyun akışkanlığı üzerine bir doktora tezi yazarken bu alandan sıkılmış ve 1947'de biyokimyaya geçmişti. Amerikalı olan Watson'un ilk diploması zooloji üzerineydi ve bakterileri etkileyen bakteriyofanj (bakteri yiyen) denilen bir tür virüsle ilgile­ meye başlamıştı. Ama onun büyük projesi genin fiziksel doğasnı, yani moleküler yapısını anlamaktı. O zaman, genlerin hücrelerin kromozomlar diye anılan bölge­sinde olduğu ve proteinler ile DNA 'dan oluştuğu düşünülüyordu. Biyologlar arasındaki geleneksel anlayışa göre organizmalar prot­inden oluştuğundan bu sayede yeniden üreyebiliyor ve kendilerini kopyalayabiliyorlardı. ***** Aniden, biyolojinin dikkati temel maddelerin moleküler ya­pılarına yönelmişti: dNA, proteinler ve ilişkili moleküller. Üni­versitelerin biyoloji departmanları ellerinin altındaki biyologları, zoologları ve taksonomistleri ya kovdular ya da emekli ettiler; o za mana kadar hayvanlar dünyasıyla çalışan bütün herkes tamamen kullanım dışı kalmıştı. Gelecek moleküllerdeydi. Ve onlar gerçek­ten de öyleydi ve öyle de oldu. Ve biyoloji bir daha asla eskisi gibi olmadı. Crick ve Watson, doğru yapıyı bulmadan bir­kaç gün önce gittiği Eagle'da (Cambridge Senet Caddesi'ndeki bir pub) gururla ifade ettiği gibi 'yaşamın gizemini' çözmüşlerdi.
·
17 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.