Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

- İnsanın adı Ömer olunca, Kâşan taraflarına gelmek pek akıl kârı değildir. Hayyam çok şaşırmış gibi yaptı. Halbuki imayı gayet iyi anlamıştı. Peygamber'in ikinci halifesi olan Hz. Ömer'in adını taşıyordu; Şiiler Hz. Ali'nin bu inatçı rakibinden tiksinirlerdi. O sırada İran nüfusunun büyük çoğunluğu Sünni'ydi gerçi, yine de birkaç Şii bölgesi belirmeye başlamıştı. Tuhaf geleneklerin sürüp gittiği vaha kentleri, Kum ve Kâşan bunlardandı. Halife Ömer'in ölüm yıldönümü her yıl gülünç bir karnavalla kutlanırdı. O gün kadınlar allanıp pullanır, tatlılar pişirir, şam fistığı kavurur, çocuklar taraçalara yerleşir ve yoldan geçenlerin üzerine kova kova su boşaltıp neşeyle haykırırlardı: "Allah Ömer'in belasını versin!" Halife'nin temsili bir kuklası yapılır, kuklanın eline ipe dizili tezeklerden yapılma bir tespih tutuşturulur, şarkılar eşliğinde mahalle mahalle dolaştırılır- di: "Mademki adın Ömer'dir, mekânın cehennemdir, seni şerir başı seni, seni alçak gasıp seni!" Kum ve Kaşan kunduracıları ürettikleri kunduraların köselelerine "Ömer" yazmayı âdet edinmişlerdi; katırcılar bu adı hayvanlarına koyuyor, ne zaman değneği indirecek olsalar onlara "Ömer" diye seslenmekten ayrı bir zevk alıyorlardı ve avcılar tek bir okları kaldığında "Bu da Ömer'in kalbine!" diye mırıldanarak takıyorlardı onu yaya.
·
19 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.