Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

İşgal kuvvetleri hükümete: - Samsun ve havalisinde Türkler Rumlar'a taarruz ediyorlar. Bunu önleyin, yoksa oralarını işgal ederiz, demişlerdi. Anlaşıldığına göre sadrazam, şu tavsiyeler veya bu tereddütlerden sonra, fakat elbette ki padişahın da rızasını alarak, Mustafa Kemal'i oralara göndermeye karar vermişti. Ama geçkin, tükenmiş ve kendi halinde bir eski paşa olan Harbiye Nazırı ile konuşurken, daha ilk cümlelerde anlamıştı ki, bu zatın, ne kendisinden beklenen işler, ne oralardaki olaylar, ne de kendisine verilecek vazifenin adı hakkında belirli bir fikri yoktur. Harbiye Nazırına göre iş, "oralarda bir şeyler oluyormuş, birisi şöyle bir gidip tetkik etsin"den ibaret gibidir. Gidecek olanın, taşıyacağı sıfatı, görevinin adını ise düşünmemiştir bile. Ama Mustafa Kemal için asıl olan, kendisini İstanbul'dan Samsun'a çıkaracak köprüyü kurmaktır. Ondan sonrası kendi bileceği iş. O günü anlatırken şöyle der: "Ben zaten, şu veya bu suretle Anadolu'ya geçmek fırsatı arıyordum. Mademki onlar teklif ettiler; fırsattan mümkün olduğu kadar istifade etmeliydim". İstifade eder de. İşin şeklini ve teferruatını Genelkurmay İkinci Başkanı Kâzım Paşa (Kâzım İnanç) ile düzenler. Kâzım Paşa ona, ordu müfettişlikleri kurulmak üzere olduğunu söyler. Tamam. Görevin adı ordu müfettişliği olacaktır. Bir de vazife ve salâhiyet emri hazırlanır. Kâzım Paşa Nazırla bir şeyler tespit etmiştir. Mustafa Kemal ameli hareket eder. Onun ilgilendiği sadece salâhiyet meselesidir: "- Sen, onlar ne istiyorlarsa hepsini yaz. Ama şu iki noktayı mutlaka ekle. Onlar bana yeter. İstediğim birinci madde, Samsun'dan başlayarak, bütün şark vilâyetlerindeki kuvvetlerin kumandanı olmaklığım ve bu kuvvetlerin bulunduğu vilâyetler valilerine doğrudan doğruya emir verebilmekliğimdir. İkincisi, bu mıntıka ile herhangi bir temasta bulunan askeri ve idari makamlara iş'arlarda (bildiri) bulunabilmeliyim". Kâzım Paşanın Nazırla karşılaştıkları talimatta bunlar yoktur. Ama Kâzım Paşa, Mustafa Kemal'i tanır. Onun dostudur. Nazırın da hali malum. Alt tarafa iyi kötü bu maddeler de eklenir. Talimatname Nazırın imzasına gider ve hoş bir şey olur: Nazır talimatnameye imza koymaya cesaret edemez. Ama mührünü basabilirmiş: "Evlât, ne yaparsanız yapın, ama ben bu işlerden anlamam, ben bu işte yokum. Nedir bu başıma sarılanlar!" der gibi mührünü Kâzım Paşanın eline sıkıştırır. Yazılanları ise okumaz bile… Kâzım Paşa odasına döner. Talimatın altına Nazırın mührü basılır: Mehmet Şakir Bin Numan Tahir, 1316. Mustafa Kemal, emrin bir suretini cebine yerleştirirken. Kâzım Paşanın kulağına eğilir: - Kâzım şu kapıları biraz kapatsana… Kapılar kapanır. Bir süre sonra Mustafa Kemal, Kâzım Paşanın elini sıkıp çıkarken Kâzım Paşanın son cümlesi şudur: - Vazifemiz. Çalışacağız…
Sayfa 366 - Remzi KitabeviKitabı okudu
·
44 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.