Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

300 kişinin heyecanlı bekleyişi içinde kuraları bekliyordu. Şöyle bir topluluğa baktı içinden: "Kim bilir hangimiz gittiğimiz yerden bir daha geri gelemeyeceğiz?!" dedi. Herkes hararetli bir şekilde olayları anlatıyordu. Yaptığı torpilin büyüklüğünü tartışıyordu. Adamı olan güvenli yere gidecekti. Adamı olmayan gariban ise ücra yerlere atanacaktı. Ya gider ya da yıllarca boş kalarak zorla sahip olduğu işini kaybetmeyi göze alır, memleketine dönerdi. Önceleri herkes kendi kurasını kendi çekecek demişlerdi. Doğrusu bu çok adil olurdu; fakat hatırlıların kartları boş çıkmasın diye atamaların bilgisayarla yapılacağı ilan edildi. Yani ayrım yaparak işlenecek günahı yüklenecek bir keçi bulmuşlardı. O da zavallı bilgisayardı! Çok geçmeden insan elinin ayar verdiği atama listeleri zavallı bilgisayarın mahsulüymüş gibi dışarıya asıldı. Listeler bakanlardan üzülenler de sevinenler de yavaş yavaş bahçeyi terk etmeye başlamışlardı. Hatırlar sevinmiş, hatırsızlar üzülmüştü. Kulp'un bir köyüne ataması yapılan Ankaralı Hüseyin sitem ediyordu: "Bu nasıl adalet arkadaş, torpilli olanlar güvenli merkezlere atandı, biz Allah'ın ulaşılmaz dağına atandık. Böyle kurum mu olur? Biz çocukları adaleti öğretiyoruz fakat kendi içimizde adalet yok ki!" diyordu. Diyordu ama kime?...
·
58 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.