Kılıçlar, bıçaklar, sopalar, tüfekler ve baltalarla silahlanmış, kana susamış ve yobaz bir kalabalık bekliyordu. Bu adamların şeytani yüz ifadeleri yaygara ve bağırtılarından daha utanç verici bir durumu simgeliyor gibiydi. Şehitlerin üzerlerinde iç çamaşırları bırakılarak, elbiseleri çıkarıldı. Birinci Haçin (Hadjin) Kilisesi papazı, onlarla konuşup adalet ve acıma duygularını canlandırmak için fırsat kolluyordu… ama öne çıkan bir Türk, papazı sakalından çekip öldürdü. Haçin’in (Hadjin) yaşlı diyakonuna sıra gelmişti. Karısı onu korumak için öne fırladıysa da ikisi birden vuruldu; üst üste yere yığıldılar. Bazıları sopalarla dövüle dövüle, bazıları kurşunlanarak, bazıları kılıçla, bazıları baltalarla öldürüldü. Ancak, her zamanki gibi sona bırakılan gruptaki kadınlar, tarif edilemez biçimlerde aşağılanıp namusları kirletildikten sonra öldürüldüler. Birisi kapıda durdu ve bu gruptan arka arkasına on altı kişiyi öldürdü. Nihayet, artık takati kalmadığını söyleyerek yerini bir başkasının alması gerektiğini söyledi