Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Sevgi Eşiği
İnsanların zamanla sevgi eşiği düşmüyor mu sizce de? Anlatmak istediğim aynı kişiyi sevmek bahsi değil efendim. Şöyle ki; birilerini yirmili yaşlarda sevmekle otuzlu yaşlarda sevmek nüansı. Yirmili yaşlarda daha az yaşanmışlık, daha az kirlenmiş kalp ve saf sevgi vardır. Otuzlu yaşlar ise acının çeşitli tatlarıyla zaman zaman yanmış, zaman zaman kavrulmuş bir dil deneyimi gibidir. Bana kalırsa dostlar mutluluğun bilindik bir sınırı vardır. Oysa yaşam boyu acının pek farklı tecrübeleri olacaktır. Mutluluğun da el değmemişlik hissi verdiği anlar olacaktır. Ancak şöyle bir düşünür ve genelleme yaparsak, neredeyse her mutluluk benzer izler taşır. Her farklı olduğunu düşündüğünüz mutluluk, sizi nirvanaya çıkarıp üzerine düşünmenize izin vermeyecektir. Ama her farklı acı tecrübe, sizi uzun zaman o konu üzerine düşündürüp zamanınızı çalacaktır. “Daha kötü ne olabilir ki?” diye her sorduğunuzda hep daha kötü şeyler olmuştur. Ancak: “Daha ne kadar mutlu olabilirim ki?” diye kimse sormaz. Çünkü kimse mutluluğu çok uçlarda yaşadığını hissedemez. Onun ölçüsü bilindik gibidir, çok da farklı gelmez kimseye. Bu biraz da insanların sonsuz istençleriyle alakalı bir durumdur pek tabii. İnsanlar hep daha fazlasını, daha iyisini ister ve asla tatmin olmaz. Ne kadar da aç gözlü yaratıklarınız öyle değil mi? Hiç kimse daha iyisine hayır demez, belki ahlaki sınırlamalardan dolayı oluşacak durumlarda. Onda bile istediğinde ulaşabileceği hayalini kafasında belki defalarca tekrarlar ve belli bir tatmin sağlar. Neden sorduğum soru üzerine yazmak yerine acı ve mutluluk ölçütlerinden dem vurduğumu sorarsanız ki haklısınız, insan ne kadar acı tecrübe ederse o kadar sevgi bencili olur. Ne kadar temizsen o kadar çok seversin. Ne kadar az bilirsen o kadar çok seversin. Yaşanmışlıklar ister istemez bulandırır insanın düşüncelerini. Belki bir alim olamasan da en azından bilinçli olursun. Bir insanı hiçbir kötü tecrübe yaşamadan sonsuz güven ve teslimiyetle sevmekle, kötü tecrübelere rağmen sevmeye yeniden başlamak arasında koca bir fark var. İnsan aslında ilk aşkını yaşadığı zât olarak unutamıyor falan değil. Onda yaşadığını düşündüğü ilk temiz deneyimleri, sonsuz güveni ve sevgiyi arıyor. Herkes kendine dürüst olsa bir anlığına, ilk aşkını şimdiki aklıyla sevemeyeceğini bilir. Önemli olan genellikle şahıslar değildir. O an ki farkındalığın ve isteklerin koşuluna uyduğunu düşündüğün kendi düşüncelerindir. O yüzden çoğu ilişki sonsuza dek aynı istek ve arzuyla devam edemez. Çünkü her şeyin fiziksel olarak bile evrildiği ve değiştiği bu hayatta en çok değişen şey bizim istek ve arzularımızdır. Sevmek pek tabii sadece ilişki yaşayacağımız insanlara karşı duyulmaz. Daha somutlaştırarak anlatmak isterim size konuyu. Neden ilk göz ağrısı diye bir kavram var hiç düşündünüz mü? İki veya daha fazla çocuktan bahsederken: “Ama o ilk göz ağrısı!” derler. Bu konunun da özü ilk sevgili durumuyla hemen hemen aynıdır. İlk yeğen ve ikinci yeğen mesela. Siz hep ilk yeğeninizi daha çok sevdiğinizi düşünürsünüz. Sizce konu hala şahıslar mı? Yoksa ilerleyen zamanda tecrübelerle değişen sevme eşiğiniz mi? Soruyla başlayıp sorularla bitiriyoruz... Bir soru başka pek çok sorulara gebe...
Niçeda
Niçeda
··
6 artı 1'leme
·
10,8bin görüntüleme
Gamax okurunun profil resmi
👏🏻👏🏻👏🏻
Ramazan Kudat okurunun profil resmi
Aslında mutlulukla kavgalı, sevgiye de cahil bir milletiz çoğunlukla. Arabeske meftun kafalarımız geleceğin hep dünden beter olacağını sürekli çile çekeceğimizi düşündürüyor. Evliliklerin yüzde sekseninden fazlası aşk ve sevgi yerine gelenekten ve olması gerektiğinden gerçekleşmiş evlilikler ve toplumun yüzde sekseni sevgiyle kurulmamış aileler oluyor haliyle. Sevmeyi bilmeyen ailelerden sevmeyi öğrenememiş çocuklar olarak topluma savrulup somurtkan ve gergin suratlarla dolduruyoruz sokakları sonra. Aslında mutluluğa karşı tokuz. En kötü günümüz böyle olsun diyerek bundan fazla mutlulukta gözüm yok yeter ki bela başımdan eksik olsun diye yine hep dertli belalı yaşıyor olduğumuzdan sitemliyiz. Yani biz daha yaşadığımız hayatı çileden ibaret görüp kendi hayatımızı sevememişiz ki karşımıza bir insanı alıp sevebilelim. Tüm bu süreçleri sağlıklı geçiren bir insanın bile yıllar içinde sevgi eşiği değişir kaldı ki. Biriyle tanışır insanlara inancı artar sevgi eşiği düşer. Ya da tam tersi keşke seni hiç tanımasaydım der sevgi eşiği yükselir bir daha kimseyi sevemez. Yıllar nasıl ağaçları daha da kütükleştiriyorsa zaman içimizdeki sevgiyi öldürür, sevemez oluruz ya da sona yaklaşmak kalbi yumuşatır sevdaya vururuz kendimizi. Her insan farklı bir vaka her vaka farklı bir reçete. Eşikleri zaman değil yaşanmışlıklar belirliyor gibi duruyor bana kalırsa.
Niçeda okurunun profil resmi
Ne güzel özetlemiş ve beni anlamışsın :) çileci bir toplumuz, acıdan zevk alıyoruz. Çünkü öteden beridir bize bu öğretildi. Mutluluk verici her şeyden uzak dur, itaat et, azla yetin vs. Buda bizi acıdan zevk alır hale getirdi aslında. Biz topluca travmatik çocukluk geçirmişiz, korkulu rüyamızda mutluluk. Bilemiyoruz, yasak.
2 sonraki yanıtı göster
Emre okurunun profil resmi
Ben konuşursam uzun yazarım. Bırakayım bıyıklı hem de posbıyıklı konuşsun :D #33299527
Niçeda okurunun profil resmi
O olmasaydı şimdi bu kadar güçlü birisi olamazdım, derinlerdeki duygumu kontrol altına almamı sağlayan adam gibi adam 😅
2 sonraki yanıtı göster
Yürüyen Kelimeler okurunun profil resmi
Söyleşi tarzında, örnekleme lerle sevginin dönüşüm aşamalarında uğradığı durumlar ve bizdeki yanılsamalarını ve sonuçlarını neticeden de esasında sevginin farklı yaşlarda farklı duygularla insana egemen olduğu, 'bilmek' kavramının öneminden bahsederek soru cümlesiyle kapanan akıcı ve duygusal bir tespit. Bana göre ama; yazıda sevme sanatı da eleştirel boyutta hafif tariz yapılarak gerçeğin ne olduğu okuyuculara bırakılıyor. Bu yazı Erich Fromm'un sevgiye sanatsal bakış açısıyla örtüşüyor. "Birini sevmek sadece güçlü bir duygu değildir; bu bir karardır, bir yargıdır, bir sözdür. Eğer aşk sadece bir duygu olsaydı, birbirini sonsuza kadar sevme sözünün hiçbir temeli olmazdı. Bir duygu gelir ve gidebilir." yorumunu çıkarttım. Kalbinize sağlık Eda hanım.
Niçeda okurunun profil resmi
Sizin yazılarıma olan yorumlarınızı çok beğeniyorum, beni benden daha iyi ifade ediyorsunuz :) bu kadar anlaşılır yazmak beni çok sevindiriyor. Ayrıca Fromm alıntınızı da çok beğendim, düşüncelerimi yansıtıyor cidden. Okuduğunuz ve derinlemesine yorumladığınız için çok teşekkür ederim. 😊 🌸
1 sonraki yanıtı göster
enderyum okurunun profil resmi
Satırlar tamamen size aitse çok başarılı...
Niçeda okurunun profil resmi
Evet, teşekkürler :)
Türkay ULUSU okurunun profil resmi
Yaşın İlerledikçe Sadece İyi İnsanlarla Çevrili Olmak İstersin Senin için iyi olan sana iyi gelen ve ruhuna iyi gelen insanlar. Sn Üstadım
Niçeda okurunun profil resmi
Kesinlikle öyle ☺️
Türkay ULUSU okurunun profil resmi
:-) bu tiplemeye uygun insanlarla olmanız dileğiyle:-)
Niçeda okurunun profil resmi
Teşekkürler iyi dilekleriniz için, bilmukabele :)
Hüsnü bala okurunun profil resmi
İlkler önemli tabi... Bir yemek yerken bile tadına bakar misali bir ilke başvurur insan... İşte o ilk unutulmaz taddir.
Emre Gündaş okurunun profil resmi
Bende bu konuya kendi yorumumu sunmak isterim @niçeda hanım genelde aşk ve ilişki formatında bu konuyu ele alacağım uzun ilişkiler konusunda 4 kız arkadaşım oldu ve 16 yıl birlikte yaşadım. (Bu ilişkilerimdeki yaş ortalamaları 18-20 arasındaydı ve genelde hep aile baba tarafından sorunlu ya da çarpık ilişkilerin meyvesiydi bende onlardan yaşça büyüktüm genç oldukları İçin genelde sevgi eşikleri değişti ki bu çok normal davranışlarının o yaşlarda farkına varamama rağmen vazgeçmedim çünkü bende sorunlu büyümüştüm. Sonunda baktım ki hikayelerinde ve Saygı Eşiğinde değişmeler oldu vazgeçtim. Mesajla ya da farklı birçok sebeple sonunda konunun nereye gittiğini göre göre aldatıldım. İlişkide bir yerde satranç gibi Şah Saygı ,sevgi vezir, mutluluk kale ise piyon ise minik yalanlardır. kadın erkek olarak değil beşeri olarak konuya yaklaşacağım baktın piyonlar eksiliyor. Bilin ki o artık yolun eşiğidir. Aile dost cemiyetlerinde ise anane yani geleneksel bir anlayış söz konusu dur. İlk göz ağrı örneği duyulan ilk his durumundan kaynaklı olsada başka bir hipotez sunabilirim erkek çocuğun genellikle daha çok sevilmesi, evden uzakta olanın daha çok sevilmesi istisnalarda kaideyi bozmaz ne ailelerde var. Önce saygı sonra sevgi ve en önemliside şeffaflık.
14 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.