Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

“Burada “biliniyordum” hiç değilse. Konuşmuyorlarsa da gülümsüyorlardı burada bana. Öte yandan, bunalım gittikçe ağır basmaya başlıyordu. Beynimdeki bu ince batma fazla çekiyordu dikkatimi. Günlerimi düzenlemeye, içlerine dayanak noktaları serpiştirmeye karar verdim. Elden geldiğince uzun zaman yatakta kalıyordum, günlerim de o derecede kısalmış oluyordu. Yıkanıp tıraş oluyor, kenti yöntemli olarak inceliyordum. Bir yurt bulmaya çalışarak görkemli barok kiliselerde dalıp gidiyordum, ama kendi kendimle bu aldatıcı baş başalıktan daha umutsuz, daha boş çıkıyordum. Kaynayarak dalgalanan barajlarla kesilmiş Vltava boyunca dolaşıyordum. Issız, sessiz, uçsuz bucaksız Hradschin mahallesinde sonu gelmez saatler geçiriyordum. Katedralinin ve saraylarının gölgesinde, güneşin batmaya yüz tuttuğu saatte, sokakları yalnız adımlarım çınlatıyordu. Bunu fark ettim mi korku gene yakama yapışıyordu. Akşam yemeğini erkenden yiyor, sekiz buçukta yatıyordum. Güneş beni benden koparıyordu. Kiliselerde, saraylarda, müzelerde, tüm sanat yapıtlarında bunalımımı yumuşatmaya çalışıyordum. Beylik numara: başkaldırımı hüzne indirgemek istiyordum.”
·
145 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.